Benden hoşlanıyorsun traduction Espagnol
307 traduction parallèle
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
Te gusto, ¿ verdad?
"Benden hoşlanıyorsun değil mi?"
"Yo le gusto, ¿ verdad?"
Eğer sen de... Benden hoşlanıyorsun.
Pero, claro, si me tienes el suficiente cariño.
- Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
- Te gusto, ¿ no?
Benden hoşlanıyorsun.
Yo le gusto.
Benden hoşlanıyorsun.
Yo te caigo bastante bien.
Benden hoşlanıyorsun ve bunu kabul etmekten korkuyorsun, değil mi?
Yo le gusto, pero tiene miedo de admitirlo.
Bu ne anlama geliyor biliyor musun? Bu az da olsa benden hoşlanıyorsun demek oluyor.
¿ Te das cuenta de que eso... significa que debo de gustarte, aunque sea un poco?
Demek hala benden hoşlanıyorsun.
Todavía te agrado, ¿ eh?
Evet, biliyorum. Benden hoşlanıyorsun.
Sí, lo sé, me quieres mucho.
Sen benden hoşlanıyorsun.
Te gusto.
- Benden hoşlanıyorsun değil mi?
- Te gusto,? no?
- Evet. - Ama benden hoşlanıyorsun.
Pero le gusto.
- Hadi bebeğim, benden hoşlanıyorsun.
- Vamos, nena, yo te gusto.
Benden hoşlanıyorsun.
Yo te gusto.
Benden hoşlanıyorsun bebeğim.
Yo te gusto. Pagué la cuenta de 5 personas tus amigos.
- Demek benden hoşlanıyorsun, ha?
- Le caigo bien, ¿ eh?
Bu da demek oluyor ki benden hoşlanıyorsun.
Si te agrado, eso es lo que importa.
Benden hoşlanıyorsun, biliyorum, hissediyorum.
Yo te gusto, lo sé, lo siento.
Benden hoşlanıyorsun.
Eres como yo.
- Bu yüzden benden hoşlanıyorsun.
- Por eso me gustas.
Sen benden hoşlanıyorsun, değil mi?
Te gusto, ¿ verdad?
Benden hoşlanıyorsun.
Le entretengo, le gusto.
Reuben, sanırım benden hoşlanıyorsun.
Reuben, creo que te gusto.
- Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
- Te gusto, ¿ eh?
Bazen benden hoşlanıyorsun.
No siempre te caigo tan mal.
Çünkü benden hoşlanıyorsun, beni hayal ediyorsun.
- Porque te gusto.
Yani benden hoşlanıyorsun, ha?
Entonces, te gusto, ¿ no?
Ve bana öfkeyle bakmadığına göre benden hoşlanıyorsun.
Y no deslumbramiento. por lo que me tiene que gustar.
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
Me quieres, ¿ cierto?
Ama benden hoşlanıyorsun.
Pero tú me gustas. Es mi destino.
Görünen o ki sende benden hoşlanıyorsun.
Parecía que yo te gustaba.
Şimdi benden hoşlanıyorsun, bu iyi.
Tu me gustas ahora, y eso está bien.
Benden hoşlanıyorsun, değil mi?
Tú eres como yo. ¿ No es así?
Benden hoşlanıyorsun.
Le gusto.
Benden bu kadar mı çok hoşlanıyorsun?
¿ Tanto te gusto?
Benden azıcık olsun hoşlanıyorsun, değil mi?
Te gusto un poco, ¿ verdad, querido?
- Benden hala azıcık mı hoşlanıyorsun?
¿ Aún me quieres un poco?
Ondan, benden hoşlandığından daha fazla hoşlanıyorsun.
Te gusta más que yo.
Benden biraz olsun hoşlanıyorsun, değil mi?
Un poco de bien lo quieres también tú.
- Benden ne kadar hoşlanıyorsun Vincent?
Cuanto te gusto, Vincent?
- Benden hoşlanıyorsun.
Te gusto.
- Tamam, benden hoşlanıyorsun.
- Te gusto.
Demek benden gerçekten hoşlanıyorsun.
Debo de gustarte mucho.
Çünkü senden hoşlanıyorum ve henüz yeni tanıştık. Ama benden kaçıyorsun.
Porque me gustas, acabo de conocerte y ya te alejas de mí.
Benden neden hoşlanıyorsun? Çünkü, bir ton şampanya alıyorsun.
Porque usted invita mucho a champán.
Benden ablam yüzünden hoşlanıyorsun.
- Amigo por mi hermana. - No.
Bak, biz... Benden çok hoşlanıyorsun. Ama hatırlayamıyorsun.
Te gusto, sólo no te recuerdas.
- Benden hâlen hoşlanıyorsun, değil mi?
- Correcto. - Aún te gusto, ¿ no?
Benden nasıl hoşlanıyorsun?
¿ Cómo me prefieres?
- Bütün bu bilim meseleleri ve biliyorum ki sana benden daha çok benzediği için ondan benden daha fazla hoşlanıyorsun.
- Tienes todo eso de la ciencia que yendo... y lo próximo que sé, te gusta más él que yo porque él es más parecido a vos que yo.
bender 52
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92
bende seni seviyorum 38
bende 490
benden 238
bende de var 25
benden bu kadar 130
benden uzak dur 398
bende seni 17
bende yok 35
bende var 92