English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Ö ] / Öyle mi yaptı

Öyle mi yaptı traduction Espagnol

1,147 traduction parallèle
Öyle mi yaptım?
¿ Lo he hecho?
Öyle mi yaptım?
¿ Lo hice?
Öyle mi yaptı?
¿ Es eso cierto?
- Siz öyle mi yaptınız?
- Eso es lo que usted hara con esto?
Öyle mi yaptım?
¿ Ah, sí?
Öyle mi yaptım?
¿ De veras lo hice?
Öyle mi yaptım?
¿ En serio?
Öyle mi yaptın?
¿ Y Ud.?
- Öyle mi yaptı?
- ¿ Eso hizo?
Sana öyle bir sandviç mi yaptı?
¿ Te ha hecho un emparedado?
Hademe kılığına girmiş bir adam acil bir tıbbi işlem yapıyor... ve sizin tek yaptığınız adamın kimliğini almak, öyle mi?
Así que un tipo disfrazado de conserje ordena una operación urgente... y usted se limita a quitarle la identificación.
Dürüstçe değil, ama öyle gizli kapaklı yapacağım ki kimse yaptığım ahlaksızlığı fark etmeyecek.
No de modo honrado, señor. Pero tan ocultamente, que nadie verá mi jugada. ¡ Dilo en dos palabras!
Yani herşeyi yapmadık çünkü bence benim dengim değil ama öyle şeyler yaptı ki...
Quiero decir que no hice todo con él porque no creo que sea lo suficientemente bueno para mi pero oh bueno, él hizo algunas cosas que fueron simplemente...
Öyle yaptım, değil mi?
- Si, lo hice, ¿ verdad?
- Öyle mi yaptım?
- Ah, sí.
Öyle mi? Sen ne yaptın?
¡ No me diga!
Öyle mi yaptım?
- Sí.
- Öyle mi? - Yanlış mı yaptım?
- ¿ Hice mal?
Bayan Ranford, şaka yaptığımı biliyorsunuz öyle değil mi?
Sra. Renford, ¿ usted sabe que estoy bromeando, verdad?
Marsellus'un Tony Rocky Horror'u sırf bana ayak masajı yaptığı için dört köşe bir pencereden attığını duydun ve sen de buna inandın, öyle mi?
¿ Te dijeron que Marsellus... tiró a Tony de un 4to. Piso por darme un masaje de pies? ¿ Y tú te lo creíste?
Ben de öyle yaptım, iyi bir yuvarlak meblağ belirttim ve o da hemen kabul etti. Bakın eğer yapabilirsem hep bir dünya turu yapmak istemişimdir. Bu bana sevgili Mortimer'ımdan miras kaldı.
Así lo hice, una buena suma de dinero, y accedió de inmediato vea usted, yo siempre quise viajar alrededor del mundo, si podía hacerlo es un legado dejado a mí, por mi querido Mortimer sin embargo, nunca pudimos realizarla.
Ya arkadaşları ortaya çıkıp o iki federal orman yetkilisine yaptıklarını size de yaparsa? Öyle değil mi Larry?
¿ Y si aparecen sus compañeros y les hacen lo que probablemente hicieron... a esos dos agentes del Servicio Forestal?
- Öyle mi? - Yaptıysam ne olmuş?
¡ Sí, sí!
Demek bunu sen yaptın, öyle mi?
Conque tú hiciste todo esto, ¿ no?
Birazcık öyle yaptım sanırım, değil mi?
Mas o menos balbucee recién, no?
Fermat'ın son teoremine ilişkin yaptığın ispatın incelemesini bitirmeye çalışıyordum. Öyle mi?
Estoy revisando tu experimento del último teorema de Fermat.
O malzemeler ile yaptığımız çorbayı geminin birinci subayına getirdik, öyle değil mi?
Le he traído la sopa al primer oficial.
Öyle mi yaptım?
¿ De verdad?
Ama öyle büyük hatalar yaptım ki sizi hak ettiğimden emin değilim.
Pero siento que fue un error, un error en mi maquillaje que no se merece.
Yaptığın çalışmaya tamamen katılamayacağım Lou. Öyle mi?
No estoy del todo de acuerdo con tu trabajo policial ahí.
Yıkıp yok ederek öyle mi? Tek yaptığınız bu zaten.
¡ Ya sé, robando y destruyendo, es todo lo que saben hacer!
Zaten bütün bunları yaptın, ama işe yaramadı, öyle değil mi?
Ya lo ha intentado todo y no ha funcionado, ¿ verdad?
Öyle mi? Ne yaptın?
¿ Y qué hiciste?
Bu çok zor bir şey, ama sizi bu yüzden Kaptan yaptılar, öyle değil mi? Gerçekten, zor bir şeyle başa çıkmak.
La nombraron capitán para tomar decisiones difíciles.
Oh evet. Asla neler yaptığını bilmedin, öyle değil mi?
- No lo sabías, ¿ verdad?
Şimdi, hile yaptınız öyle değil mi?
¿ Ahora, fue idea de ella, no es asi?
Peki, bunu sen kendin yaptın öyle değil mi Robert?
Se te ve muy bien. Eso lo has creado tu mismo, ¿ no es cierto?
O pis işini yaptırmak için bu adamı buldun ve şimdi parayı alıp beni terk edeceksin, öyle mi?
Lo usaste para hacer el trabajo y coger el dinero y dejarme a mí.
Bence öyle. Sence Danny mi yaptı?
¿ Crees que Danny lo haría?
Anlaşmazlıklarımız oldu, hatta savaştık ama görüşünü dürüstçe ifade eden doğru olduğuna inandığı şeyi yaptığı için bana karşı çıkan birini körü körüne, öyle gerektiği için yanımda yer alan birine yeğlerim.
Hemos diferido, y hasta reñido, pero prefiero a un opositor con una causa genuina que a alguien siempre de mi lado, porque se le ordena.
Adli Tıp Kurumunda Willow'un yaptığı ihlal tamamen kanuni, öyle değil mi?
¿ Meterse en el ordenador de la oficina del juez es legal?
Korkunç bir şey yaptı, öyle değil mi?
Ha hecho algo horrible, ¿ verdad?
Ve bu gece hepinizi burada görüyorum çok güzel, çok zarif çok zengin... Anladım ki tüm rüyalarım gerçek olmuş ve hepinize siz de öyle yaptığınız için tüm kalbimle teşekkür ederim
tan elegantes tan ricos veo que mi sueño se realizó.
John Bontecou ile birlikte üçkağıt yaptınız. öyle ki, benim şirketimi kendi avuçlarına almak için parçalayabilirsin.
Te aliaste con Bontecou para dividir mi compañía y forrarte en plata.
Babam bana, her konuda çok çalışmayı öğretti. Ben de öyle yaptım.
Mi padre me enseñó a esforzarme en todo Io que hiciera.
doğru şeyi yaptım, öyle değil mi? - evet.
- Hice lo correcto, ¿ no?
Ne yaptığını bilmiyorsun, öyle değil mi?
No sabe lo que está haciendo, ¿ verdad?
Yani sen ve ben o kadar süre deliliğin avukatlığını yaptık öyle mi?
Así que, ¿ Tu y yo hemos sido abogados de la insanidad todo este tiempo?
Evet, beraber yaptık öyle değil mi?
Sí, estamos juntos en esto, ¿ no?
Yaptığın en iyi şey evlenmekti öyle mi?
¿ Lo mejor que ha hecho?
Sen mi yaptın öyle?
¿ Tú lo modificaste?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]