English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Espagnol / [ Ö ] / Öyle mi yaptım

Öyle mi yaptım traduction Espagnol

431 traduction parallèle
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Hice eso?
Belki, ama şöyle yapmadım... ve sonsuzdan sonra da - Ben öyle mi yaptım?
- ¿ Yo he hecho eso?
Öyle mi yaptım?
¿ Ah, sí?
- Öyle mi yaptım? - Evet.
Sí.
Öyle mi yaptım?
¿ He hecho eso?
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Eso hice?
Öyle mi yaptım?
¿ Eso hice?
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Tengo que hacerlo?
Öyle mi yaptım.
Es cierto.
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Tú crees?
Yani, öyle mi yaptım?
Quiero decir, ¿ sí?
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Yo?
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Por qué? Se ha rebajado...
Öyle mi yaptım.
¿ Lo hice?
Öyle mi yaptım?
¿ Yo?
- Bu bu zamana kadar yaptığımız en orijinal işlerden biri. - Öyle mi? Herşey senin Connecticut'daki yerinde çektiğimiz fotoğraflardan çıktı.
Es una de las mejores reproducciones que he hecho... y la saqué de las fotografías que tomamos en Connecticut.
- Öyle mi yaptım?
- ¿ Sí?
Kendim yaptım. Öyle mi?
Está hecho totalmente por mí misma.
- Eee, İspanyolca konuştum ya! - Yaptım oldu, öyle mi?
- Les hablé en español.
O kapıdan içeri girerken düşündüğün şey, seni erkeklerin evlendikleri gece yaptıkları gibi iğrenç bir biçimde mıncıklamamdı. öyle değil mi?
Pensaste, Willa, que en el momento en que entraras por esa puerta... empezaría a manosearte abominablemente... como se supone que hacen los hombres en su noche de bodas.
Eve Black halin mi? Sanırım geçen ay ben oradayken, o çıkageldi ve Bonnie ile karşılaştı onu tokatladı ya da öyle bir şey yaptı.
Supongo que, cuando fui el mes pasado, saldría ella y se enfadaría con Bonnie, le daría una torta o algo.
Diğer bütün maymunlardan daha akıllıyım. Hayatım boyunca bu işi yaptım. Öyle değil mi, Kraliçem?
Desde que escapé de aquel orfanato.
- İstediğini yaptım, öyle değil mi?
- He hecho todo lo que querías, ¿ no?
Yaşamımın büyük kısmında şoförlük yaptım, ve karım, ev işlerine gider, annem de öyle.
Trabajé la mayor parte de mi vida como chofer y mi esposa trabaja como sirvienta, igual que mi madre.
- Tüm alışverişi yaptın mı? - Öyle sanıyorum. Paran her şeye yetti mi?
Bueno, es solo que yo y Holly... pensamos que usted no puede manejar a un hombre... tan grande y potente como el supervisor de carretera.
Öyle mi? Tek yaptığımız konuşmak oldu.
Todo lo que hemos hecho es hablar.
Öyle mi yaptım.
Sí, yo también.
- Sen de, duş perdesini mi verdin? - Evet, öyle yaptım.
- ¿ De abrigo, y le diste la cortina de la ducha?
Neden mi öyle yaptım?
¿ Por qué andaba así?
Eğer bu yaptığımın kötü bir şey olduğunu düşünmeseydim berbat bir polis olurdum, öyle değil mi?
Si yo no supiese que eso estaba mal... menuda birria de policía sería, ¿ no?
- Yani herşeyi boşuna mı yaptım? - Öyle görünüyor, değil mi?
- ¿ Lo que he hecho ha sido inútil?
Aptal olabilirler ama senin gibi salak değiller. Beni çocuk yaptırayım diye buraya getirip bu salak makinaya bağlamak çok zekice öyle mi? Hadi ya?
Quizá estúpidos, pero no son memos como tú.
Babam özel doktoruna görünmemi istedi benden, ben de öyle yaptım.
Así que sólo por complacer a mi padre he hecho que venga a verme su médico personal.
Yapmam gerekeni yaptım öyle değil mi?
Lo hice como debía, ¿ verdad?
- Geçen gün bir dövme yaptırdım. - Öyle mi?
- Me hice un tatuaje el otro día.
Şu günlerde kafama göre yaptığım iş sayısı oldukça fazla. Hepimizin de öyle değil mi?
Decidí muchas cosas en los últimos días. ¿ No lo hicimos todos?
Bahçemde uyuyordum, her akşamüstü yaptığım gibi. Bu tedbirsizliğimden yararlanan amcan, gizlice yanıma sokuldu ve cüzamlı zehri kulağımın içine akıttı. Öyle bir zehirdi ki bu, kana karıştığı an Cıva gibi bir anda bedeni dolaşır, doğal geçitlerinden, sokaklarından geçer ve sanki süte ekşi katmışsın gibi...
Durmiendo en mi jardín, como acostumbraba en las tardes, mi tío acechaba mi segura siesta con zumo de beleño maldecido en la entrada de mi oído vierte el tósigo leproso cuya eficacia enemistad tiene con la sangre humana que rapido como azogue se introduce
Sen gözlerini açıp kapayana kadar bişeyler yaptım, öyle mi?
Hice algo para abrirte los ojos ¿ verdad?
Senin üzerinde iyi iş yaptım, öyle değil mi? Doğru Frank.
Hice un buen trabajo contigo, ¿ no?
Yaptığında keşke yapmasaydım dersin. Öyle mi?
Si Io haces, luego Io Iamentas, ¿ no?
Sana kızdığımı düşünmeni istemem. Sen yapman gerekeni yaptın, öyle değil mi? Siz davet ettiniz, Madam.
No estoy molesta con usted, usted hizo lo que tenia que hacer, ¿ correcto?
Ve beni kısım şefi yaptılar, sizce öyle mi görünüyorum?
Y me hicieron líder del grupo. Parezco yo un líder?
- Öyle yaptım değil mi?
- Sí, ¿ verdad?
Benim yaptığım patates kızartmasını yemezsin ama Ruslarınkini yedin öyle mi?
No te comes mis patatas fritas, ¿ pero sí las de los comunistas?
Buradan taze balık alacağım, dostum! Onların yaptıklarını telafi edeceğim, öyle değil mi?
Yo tenía peces frescos aquí, tengo derecho a una compensación.
- Öyle yaptım, değil mi?
¿ Verdad que sí?
Doğum günümde cezaya kalamam, öyle değil mi? - Ben de numara yaptım.
No puede expulsarme en mi cumpleaños, así que fingí.
Bu davranış, ürüne ve sponsoruma karşı bağımı daha da kuvvetlendirdi ve bunu televizyonda yansıtabileceğimi düşündüm. Öyle de yaptım.
Eso fortaleció mi opinión de que era un gran auspiciante y producto que podía recomendar sin reservas en la televisión, y eso hice.
Kocamı terkediyorum, belki öyle yada böyle olacaktı, ama şimdi nedeni şu an yaptığım şey.
Voy a dejar a mi marido, y quizá lo hubiera hecho de todas formas, pero lo voy a hacer ahora.
Para için yaptığımı düşünüyorsun, öyle mi, Tommy?
¿ Creías que estaba en esto por el dinero, Tommy?
Öyle mi yaptım?
¿ Lo hice?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]