Bu kan traduction Français
11,863 traduction parallèle
Bu kanıt sayılmaz. Kanıta ihtiyacım yok.
OK, mais ça n'est pas une preuve.
O... bu kanıtla hala hayatta mı?
Elle a survécu à tout ça avec la preuve?
Bu sayfalar, Karanlıklar içinde lanetlenmiş olanların vücutlarından parçalar koparılarak yapılmış metinler insan kanıyla yazılmış.
Ces pages sur lesquelles les Grands Anciens écrivirent leurs passages en sang humain furent prises sur les corps des damnés.
Bu arada, eğer canını sıkan olursa, haberim olsun.
D'ailleurs... Si jamais tu as des problèmes n'hésite pas à m'en parler.
Tüm bu olayların başlamasının nedeni, arkanda olduğunu sana kanıtlamak istemişti. Çünkü bizi kıskandığını düşünüyordu.
Toute cette chose a commencé parce qu'il voulait te prouver qu'il assurait tes arrières, parce qu'il pensait que tu étais jaloux de nous.
Kanıtım olsaydı bu konuşmayı değil, çıkış görüşmeni yapıyor olurduk.
Et si j'avais une preuve on n'aurait pas cette conversation. On serait en train de te faire passer ton entretient de sortie.
Her halükarda bu şeyin hayvanların... garip davranışlarına sebep olduğunun... kanıtına ihtiyacımız var.
Nous devons prouver que c'est ce qui cause ce comportement chez les animaux.
- Evet... Eğer bu ayıların kanında... "Ana Hücre" den bir şey varsa...
- Ouais, eh bien... s'il y a la preuve que cette Cellule Mère se trouve dans le sang de cet ours, alors
Sadece onun kanıyla beslenmedim.
Je n'ai pas juste bu son sang.
Olan kapı sadece kan açabilirsiniz Bu oda, bizim kutsal olduğunu.
Cette pièce, dont les portes ne s'ouvrent qu'avec du sang, est notre sanctuaire.
İnsanların "kadın bilim adamı" lafını duyduklarında kıkır kıkır gülmemeleri için bu kadının deli olmadığını kanıtlamalıyım.
J'ai besoin de prouver que cette femme n'était pas folle. pour que les gens arrêtent de rigoler quand ils entendent les mots "femme scientifique".
Bu adamın her damarından Cornish kanı akıyor.
Oh, de ce garçon a du sang Cornish qui traverse chaque veine.
Bu hiçbir şeyi kanıtlamaz.
Eh bien, cela ne prouve rien.
Balistik Humberto Perez'in bu silahla öldürüldüğünü kanıtladı.
La balistique prouve que c'est ce pistolet qui a tué Humberto Perez...
Kanıt falan yok, yalnızca bu Sami'nin sözleri.
il-il n'y a pas de preuve, juste la parole de ce Sémite
Akciğerlerinde kan var. Bu yüzden göğüs tüpü takılması gerek.
Elle a aussi du sang dans les poumons, qui nà © cessite un drain thoracique.
Kurşun deliklerini ve kan lekelerini haritalandırdım ve bu sonuca ulaştım.
J'ai cartographié les impacts de balles et les éclaboussures de sang, et voilà ce que j'ai trouvé.
Hiç kan görmedim, bu iyiye işaret.
Y a pas de bobos.
- Dr. Vincent, kanınızdaysa bu da demektir ki virüs...
" Dr Vincent, s'il est dans votre sang, cela veut dire que le virus...
Bu akşam, pis bir ihtişam yağmuruyla ile baştan aşağı yıkanıyor.
Ce soir, il se baigne dans sa grossière gloire.
Bu da olduğunun kanıtı.
Ça m'embrouille
Eğer bunun kazayla değil onunla ilgisi olduğunu kanıtlarsak bu Kraliyeti aptal durumuna düşürür. Bu işten bu kadar kolay sıyırılamazlar.
Je ne sais pas si ça a quoi que ce soit à voir avec la cause de sa mort mais je suis certain que ces idiots de royaux ne veulent pas avouer.
Evet, bu yer kan organı ile bu kadar çok büyüdü.
On accorde tant d'importance à l'organe du sang.
Bu kadar kan dökülmez olmuştur.
Il y a eu tant d'effusion de sang.
Ne zaman bir sergiye gitsek hep şöyle demez misin : "Ben de bu kadar saçma bir şey çizebilirim." Kanıtla işte hadi.
Sauf que la seule chose qu'il aspire c'est 2 heures de ma vie.
Sanırım Tate Harrison'ın çocuğunuzun babası olduğunu kanıtlayan bu tıbbi raporu hatırlarsınız.
Je pense que vous reconnaissez ce relevé médical prouvant que Tate Harrison était le père de votre fils.
ve elinizde hiç kanıt yok. Size bu işi çözmeniz için 15 dakika falan vereceğim. ama müvekkilimi o süreden fazla tutarsanız.
Et je vais vous laisser les 15 prochaines minutes pour y réfléchir, mais si vous essayez de retenir ma cliente après ça, et bien...
Evet. Devamında genellikle bir sürü çığlık koşuşturmaca ve kan bulunan bir cümle bu.
Une phrase qui est d'habitude suivie de beaucoup de cris, de course et de sang.
Bu insanlar merhametsiz olduklarını kanıtladılar.
Ces gens ont fait leurs preuves face au sang.
Sabah kıçından bu şekilde kan aldım.
C'est comme ça que je t'ai botté les fesses.
Bu bölgeyi büyütme hırsını kendi halkının teri ve kanı ile bastırmaması gerektiğini kendisine söyleyin.
Faites lui savoir que sa volonté d'aggrandir son comté ne doit pas être souillée pas la sueur et le sang de son propre peuple.
Lord Ventris'in çocuğunu taşıdığınıza dair kanıtları elde ettiğinde çocuk erkek ise, bu bölgeye hükmetme hakkına sahip olacağını kral duyuracak.
Une fois qu'il aura acquis la preuve que vous portez l'enfant de lord Ventris, le roi déclarera, si c'est un enfant mâle, qu'il lui sera donné les droits de régner sur ce comté.
Ve elbette ki, kontun da söylediği gibi majesteleri kanıta kavuşmadan bu mutlu haberi veremedim.
Et bien sûr, comme le comte l'a dit, je ne pouvais pas annoncer la bonne nouvelle à moins que sa Majesté n'ait une preuve.
Siz ajanlar olarak, bu ve bunun gibi olaylara çalışmalı önemli kanıtları önemsiz olanlardan ayırmalısınız.
Vous devrez être capables d'étudier ces scènes en séparant les preuves importantes de celles qui sont insignifiantes.
Ancak FBI ifade ettiği şey bu videonun onun suçunu özellikle kanıtladığı.
Mais revendications FBI - cette vidéo prouve essentiellement sa culpabilité.
Kıçını içeri sok böylece bu işte ne kadar iyi olduğumu kanıtlayabilirim.
Rentre ici que je puisse prouver à quel point je suis doué à ça.
Bu akşam bir şeyi kanıtladık.
Nous avons prouvé quelque chose ce soir.
Canımı sıkan şey, bu yanılsamayı sürdürmek için her yola başvurmaya istekli olman.
Le chose qui me chiffonne c'est à quel point tu peux aller loin pour protéger ta mascarade.
Evet, biliyorum ama o dolandırıldığını düşünüyor ve peşinden gidecek, bu yüzden kanıt bulmak zorunda.
Il pense que tu te fais avoir, et il va te faire des histoires donc je dois trouver des preuves.
Bu sabah saha danışmanlarından biri derinde açığa çıkan yarayı görmüş.
Ce matin, un des agents de terrain l'a vue se décoller.
- Bu sağlam bir kanıt.
C'est une preuve solide.
- Millet, bu belki bir kanıttır.
- C'est peut-être une preuve.
İnsanları geri getirmek için yapabileceğimiz bir şey yoktu bu yüzden kanıtı ortadan kaldırdık.
Il n'y avait rien que nous puissions faire pour amener ces personnes de retour, - Si nous avons enterré la preuve. - [Soupire]
Bakın, eyalet ve bölge savcısı bu davadaki kanıtları gözden geçirdi ve Bay Kane'in hiçbir suçlamayla karşı karşıya olmadığı sonucuna vardı.
Vous voyez, l'État et le procureur ont déjà examiné toutes les preuves de cette affaire et ont approuvé l'abandon des charges contre M. Kane.
Maalesef, bu itiraf kanıtları kullanılamaz hale getirir ve Colby'yi aklar.
Malheureusement, ceci rend la preuve inacceptable, et Colby sera exhonéré.
Şimdi Mel, arada sırada kontrole gelir... ve kanı temiz olduğunda beyni de çalışır. Bu kadar basit.
Mel vient de temps en temps, il vérifie si son sang est pur, si son cerveau fonctionne, c'est tout.
Biraz da zencefil koydum. Bu da kan damarlarını temizliyor. Alkolü ve burnunu soktuğun her şeyi kanından atıyor.
J'ai mis du gingembre, qui purifie la circulation du sang, ça aide à se débarrasser de l'alcool, et des autres substances que tu aspirais par le nez.
- Bu başka bir şey adamım. Kanımda akıyor.
C'est autre chose, c'est dans mon sang.
Bu gece kan peşindeymişsin gibi geldi bana.
J'ai eu l'impression que tu étais là pour le sang ce soir.
Tamam. Mike. Bu. her bir damla kanı toplayıp kanın hepsinin buradaki Chandler Bey'e ait olduğuna emin olmamız gereken hallerden biri.
Ok, Mike C'est un de ces moments où nous devons recueillir toutes les gouttes de sang et nous assurer qu'elles appartiennent toutes à maître Chandler ici présent.
Çünkü bu ya çarpık bir yüzleşememe sorunu ya da kanıtların art niyetle gizlenmesi.
Parce que c'est soit une forme extrême de déni, ou une dissimulation de preuves.
kan sayımı 83
kandırdım seni 18
kanıtlayabilirim 43
kanun kanundur 19
kanıyor 77
kanıyorum 18
kanalı değiştir 19
kanımca 21
kanıt mı 35
kanaman var 23
kandırdım seni 18
kanıtlayabilirim 43
kanun kanundur 19
kanıyor 77
kanıyorum 18
kanalı değiştir 19
kanımca 21
kanıt mı 35
kanaman var 23