Böyle bir şey yok traduction Français
496 traduction parallèle
Bak, Marie, sen de biliyorsun ki böyle bir şey yok.
Marie, tu sais que ce n'est pas vrai.
Saçmalık. Böyle bir şey yok.
Absolument pas.
Tıpkı senin gibi. Sırf bana ahlaki üstünlük taslamaya devam etmek için. Ki aslında böyle bir şey yok.
Pour garder sur moi une fausse supériorité morale.
Kesinlikle böyle bir şey yok.
Certainement pas.
Böyle bir şey yok. Kahretsin!
Je vais te cogner à mort.
- Böyle bir şey yok.
- Ah, ça marche comment?
Sizi her gördüğümde, Teksas'ta hemen hemen herşeyimiz var ama böyle bir şey yok diye düşünüyorum.
Quand je vous vois, je me dis : Nous avons tant de choses au Texas, mais certainement pas cela!
Böyle bir şey yok. Dürüst olan ve olmayan kadınlar var.
Il n'y a que des femmes honnêtes et des femmes malhonnêtes.
Ama böyle bir şey yok!
Mais ce n'est pas vrai!
Her ikinizi de temin ederim ki ortada böyle bir şey yok.
Je vous assure que ce n'est pas le cas.
Böyle bir dünyanın varolmasını istiyorsun, ama maalesef böyle bir şey yok.
Vous voudriez qu'il existe, mais malheureusement ça n'existe pas.
Böyle bir şey yok.
Vous vous trompez.
Ama şunu da bil, Yucca'da böyle bir şey yok.
Je vous dis qu'il n'y a rien de tel à Yucca.
Hayır... böyle bir şey yok.
Il n'y en a jamais eu.
- Kadınsınız diye böyle bir şey yok.
- Je vous rassure, non.
- Onda böyle bir şey yok.
- Il ne l'a pas. - Il doit en avoir une.
Böyle bir şey yok farzedebilirsiniz.
Ne croyez rien de tel.
Böyle bir şey yok.
Ça'existe pas.
İtalya'da böyle bir şey yok.
En Italie, on n'a pas ça.
Bilmenizi isterim ki bu ülkede böyle bir şey yok.
Je tiens à vous assurer qu'il n'en est rien.
Hayatımda böyle bir şey duymadım. Söyleyecek başka bir şey yok.
Je n'ai jamais rien entendu de tel de ma vie!
Anlattıklarıma ekleyeceğim bir şey yok, Müfettiş. Hepsi bu kadar. Böyle konuşmanızın bir yararı olmayacak Bay Lawrence.
J'ignore si je peux vous aider, mais posez-moi vos questions.
Korkarım ki böyle erken saatte göstereceğimiz bir şey yok.
Il n'y a pas de séance à cette heure-ci.
Böyle bir şey ile alakam yok, yemin ederim!
Je n'y suis pour rien!
- Baba, endişelenecek bir şey yok. - Bark, böyle söylememelisin.
Tout se passera bien.
Böyle bir şey duymuş olmanıza imkan yok.
Vous n'en reviendrez pas.
Böyle bir durumda yapılabilecek fazla bir şey yok.
- Ils font leur maximum à la mairie.
Böyle düşünüyorsan seni her gece göz önünde tutmaktan başka yapacak bir şey yok.
Si c'est ce que tu crois, je vais devoir t'attacher toutes les nuits.
Böyle bir şey için olay çıkarmaya gerek yok.
Pas la peine de faire tant d'histoires pour si peu.
Böyle bir gemiyle, iyi şanslar dilemek dışında söylenecek çok şey yok.
Il n'y a pas grand-chose à dire, à part "bonne chance".
Yok böyle bir şey.
Pas du tout.
Güvenli değil, yılanlar soğukkanlı hayvanlardır ve uyuşturucu iğne böyle hayvanlarda hemen etki göstermez,... ama yapacak bir şey yok.
Pas sûr, le serpent est un animal à sang froid Un anesthésique n'est pas aussi efficace avec ces animaux mais il y a rien d'autre à faire.
Tanrı aşkına, böyle bir şey yapmasına gerek yok.
Elle ne m'a pas conquise.
Elimizdeki tek şey bu. Böyle bir kadının zaten kostüme ihtiyacı yok.
Roulée comme elle est, elle n'a pas besoin de costume!
Böyle kılıbık olmak istemem doğrusu. Yok böyle bir şey.
Je ne veux pas devenir ainsi.
Kesinlikle böyle bir şey yok.
Non, rien de tel.
Sayın yetkili, Britanya gençlerinin böyle cesaret ve azametle kendilerini yok etmesi harika bir şey.
des chanteurs américains de renom, des aristocrates, et autres chefs de bande. D'où les connaissait-il? De son travail humanitaire.
Sayın yetkili, Britanya gençlerinin böyle cesaret ve azametle kendilerini yok etmesi harika bir şey.
" Cher Monsieur, c'est un véritable bonheur d'observer la fine fleur des hommes britanniques s'étriper avec tant de courage et de ténacité.
Böyle bir şey yapma özgürlüğüm yok.
Vous ne m'avez pas laissé cette liberté.
Böyle davranarak, konuşmaya hiç hakları yok yapman gereken şey, bir kılıç edinmek..
Tu devrais porter un sabre comme ces brutes.
Bakın hanımefendi, trende veya gemide yapabileceğim bir şey yok ancak odama böyle daldığınızda...!
Dans le train, j'ai dû m'abstenir, mais là, dans ma chambre...
Bak abi bak, gel bak, bak. Şimdi ben bunu böyle tutunca, bak bir şey yok, görüyor musun?
Quand je fais ça, il n'y a rien.
Benim böyle bir şey için hayal gücüm yok.
Non, aucun. Par manque d'imagination. Tu en es si dépourvu.
Yok böyle bir şey.
Tu fais des miracles avec!
Bu çiftin normalde olması gerektiği gibi gün ışığında değil de böyle erken saatte evlenmesi hakkında konuşacak ya da merak edecek bir şey yok.
Il ne faut pas... vous étonner... si ce couple s'est marié si tôt... et non à la lumière du jour comme cela se fait d'habitude.
Eğer böyle dinamik bir evrende yaşıyorsak ve her şey Büyük Patlama sonucu oluşmadıysa evrenin son yok oluşu sonrasında yeni bir döngü sonucu yaratılmış olabiliriz.
Si nous vivons dans un tel univers... le big-bang n'est pas la création du cosmos... mais la fin du cycle précédent... la destruction de la dernière incarnation du cosmos.
- Yok bir şey. Bence de böyle olmalı.
c'est sûrement le cours des choses.
Bu problemi aritmetikle çözeceksin, şunu cebirle çözeceksin, yok böyle bir şey. Bu, cebir dersini alan tüm çocuklar geçsin diye uydurulmuş yanlış bir şey.
– il n'y a pas de choses dans le genre, vous savez, tu dois le faire avec l'algèbre, tu dois le faire avec l'arithmétique – c'était un faux truc qu'ils avaient inventé à l'école pour que les enfants qui étudient l'algèbre puisse passer les tests.
Bir daha böyle bir şey denemek yok.
Tu seras exempté de ce genre de démonstration à l'avenir.
Yeni kocanın yasını böyle bir şey için bölmeye hiç gerek yok... öyle değil mi?
Je ne vais pas m'acharner sur le pauvre veuf.
Böyle bir şey sirkte yok, salak.
Idiote! Ça n'existe pas au cirque.
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle konuşma 236
böyle şeyler söyleme 28
böylelikle 44
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle konuşma 236
böyle şeyler söyleme 28
böylelikle 44
böyle iyiyim 107
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle söyleme 179
böyle şeyler 30
böyle olsun istemedim 34
böyle gel 42
böyle olsun istememiştim 16
böyle gelin 49
böylesi 17
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle söyleme 179
böyle şeyler 30
böyle olsun istemedim 34
böyle gel 42