English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ H ] / Her şeyi

Her şeyi traduction Français

70,586 traduction parallèle
Bunca zaman yaptığım her şeyi ailem için yaptığıma inandım.
Je me suis toujours dit que tout ce que j'ai fait je l'ai fait pour ma famille.
Chase yaptığımız her şeyi temelden yıkmak istiyor.
Chase veut détruire le fondement de pourquoi nous faisons tout cela.
Merak etme, her şeyi açıklayacağım.
Ne t'en fais pas, je vais tout t'expliquer.
Sana her şeyi gösterecek.
Tout te montrer...
Onu güvende tutmak için elinden gelen her şeyi yaparsın.
Tu ferais tout, absolument tout, pour le garder en sécurité.
Malcolm, Thea'yı geri almak için her şeyi yapacağını söylemiştin.
Malcolm, tu disais que tu ferais n'importe quoi pour récupérer Thea.
Muhtemelen Chase'e her şeyi anlattı.
Elle a probablement tout dit à Chase.
Eğer Portland'ı terk edersem, Renard her şeyi kontrol eder.
Si je quitte Portland, Renard contrôlera tout.
Gemiyi ve içindeki her şeyi atom bombasıyla tahrip ettik.
On a fait exploser le vaisseau.
Sanırım bildiğimiz her şeyi yayınlayabilir ve Dünya, Mars ve DGİ'nın bir araya gelerek Kumbaya'yı söylemeye başlayıp doğru şeyi yapmasını da bekleyebiliriz.
J'ai pensé que nous pourrions simplement diffuser tout ce que l'on sait, et attendre que la Terre, Mars et l'OPA se rassemblent pour chanter le Kumbaya et faire le bon choix.
Birkaç saat içinde her şeyi onarıp eski hâline getireceklerine eminim.
Je suis sûr qu'ils vont réparer tout ça dans les prochaine heures.
ve her şeyi değiştirdim.
Et j'ai tout changé.
Eros her şeyi değiştirdi.
Éros a tout changé.
Teknolojinin en harika ve en korkunç kısmı her şeyi değiştirmesidir.
C'est ce qui est merveilleux et terrible à propos de la technologie. Elle change tout.
Yardımsever bir ekiptir ve ihtiyacınız olan her şeyi tedarik edeceklerdir.
Ils sont amicaux, ils auront tout ce que vous désirez.
Hayır, bu başarmaya çalıştığımız her şeyi mahveder.
Non. Ça va à l'encontre de tout ce que nous voulons accomplir.
Her şeyi.
Tout.
Her şeyi klozete atmak istedim.
J'ai tout jeté dans les toilettes.
Her şeyi açıklayabilirim...
Je t'expliquerai...
Bana her şeyi anlatabilirsin Sam.
Vous pouvez tout me dire.
Benim için önemli olan her şeyi riske atıp feda ettim.
J'ai risqué, puis tout sacrifié ce qui comptait dans ma vie.
Bir eBay sayfasına yönlendirildim ve her şeyi sattığını gördüm.
J'ai été redirigée vers une page eBay, et elle revendait toutes ses affaires.
Her şeyi tek açıdan gördüğü bir döngüde.
Elle est dans un engrenage où elle n'a qu'un seul point de vue.
Benim hikâyelerimi bilmiyorsunuz siz. Geçmişimi. Olup biten her şeyi.
Vous ne connaissez pas mon histoire, mon passé, ma vie.
Stevie'yi çaldığında bana ne söylemiştin? Beni Sidney'ye bağlayan her şeyi bırakma vakti geldiğini.
Quand elle a volé Stevie, vous m'avez dit de laisser derrière moi tout ce qui me liait à Sidney.
Yardımı olacak her şeyi yaparım.
Je ferai tout pour vous aider.
İnternette her şeyi bulabilirsin.
On trouve tout sur Internet.
Her şeyi benim uydurduğumu, profesyonel olduğunu ve benim güvenilmez olduğumu söylediler.
Ils ont dit que j'affabulais, que tu étais une professionnelle et que je n'étais pas fiable.
Elinde sınırsız zaman ve kaynak var. Sıkıştırma meselesiyle alakalı ne istersen yapabilirsin. Her şeyi ama, ne olurdu bu?
Avec un temps et des ressources infinis, tu peux créer ce que tu veux avec ton compresseur.
Sıkıştırma algoritmamı, her şeyi küçük ve verimli hale getirmek için kullanıyoruz.
On utilise mon algorithme pour tout réduire et pour que ça circule.
Senin terfi almaman için herhangi bir sebep var mı sence? - Her şeyi düşününce.
Existe-il une raison de vous priver une promotion?
Kendi sırtımı sıvazlarken kolumu incitmek istemem ama... her şeyi oturup düşününce...
Je ne veux pas me caresser dans le sens du poil, mais là, à brûle-pourpoint...
Yani, her şeyi öğrenmek mi istiyorsun yoksa ana hatları mı öğrenmek istiyorsun tabiri caizse?
Tu veux les détails, ou seulement les grandes lignes?
İnsanları bilirim, onlarla ilgili her şeyi bilirim.
Je connais les gens. Je sais tout, sur chacun d'entre eux.
Eskiden her şeyi elle yapardın.
Tu faisais tout à la main.
Benimle ilgil her şeyi unutacaksın.
Tu m'oublieras complètement.
Her şeyi aldılar.
Ils ont tout pris.
Hüküm süren her şeyi yok ettikten sonra krallığı babamıza yani Tanrı'ya teslim ettiğinde sonumuz gelecek.
"Et la fin viendra quand il livrera " le royaume à Dieu, le Père, " après avoir détruit toute domination.
Her şeyi hem de.
En plein dans l'hameçon.
Bak işte bu her şeyi değiştirir.
Eh bien, ça change tout.
Onu ziyaret edeyim ben en iyisi, hakkında bildiğim her şeyi anlatayım.
Je lui rendrai visite, et tout lui dire sur toi.
Indian Hill'i kapattıktan sonra hükümet oradaki her şeyi kargolayıp buraya yollamış.
Il semble qu'après avoir fermé Indian Hill, le gouvernement a juste tout emballé et envoyé çà là.
Söylememi istediğiniz her şeyi söyledim.
J'ai dit tout ce que tu m'as dit.
Zavallı Ozzie inşa ettiği her şeyi yıkıyor.
Le pauvre Ozzie est en train de détruire tout ce qu'il a construit.
Bugün Gotham her şeyi hatırlayacak.
Aujourd'hui Gotham va se souvenir.
Neredeyse her şeyi.
Enfin, presque tout.
Onlar da Eros'ta gördükleri her şeyi yayabilirler.
S'ils mettent l'astéroïde entre nos vaisseaux, on perd notre signal de brouillage et ils pourront diffuser tout ce qu'ils ont vu dans Éros.
O şeyi Eros'ta salan her kimse, daha hızlı yaymak için herkesi radyasyona maruz bıraktı.
Celui qui l'a lâchée sur Eros a irradié tout le monde pour la diffuser plus vite.
Sana oradaki her bir şeyi o binadaki herkesin ne yapacağını ve ne zaman yapacağını söyleyebilirim.
Je sais exactement ce que tous les employés vont faire, à quel moment.
Bense şu an her şeyi sorguluyorum.
Je remets tout en doute, là.
Isabella'nın ölümü her şeyi değiştirdi.
La mort d'Isabella a tout changé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]