Her şeyi biliyorum traduction Français
1,363 traduction parallèle
Dean hakkında söylediğin her şeyi biliyorum.
Je sais tout ça sur Dean.
- Her şeyi biliyorum. - Hayır bilmiyorsun.
- Non, vous ne l'êtes pas.
Hastalık hakkındaki her şeyi biliyorum. Trombotik... trombo cyto... cytop top top... toppy... toppy.
Je vous en prie, je sais tout sur le purpura... thrombo... cyto... top... topy...
Lionel Luthor hakkındaki her şeyi biliyorum, ama bu para işimize yarar.
Je sais tout de Lionel Luthor, mais cet argent pourrait être utile.
Motivasyon Şirketi hakkında her şeyi biliyorum! Tek istediğim bana yalan söylediğinizi kabul ettirmekti!
Je voulais juste que vous admettiez m'avoir menti.
Aniden başkasının yaşamı hakkında her şeyi biliyorum.
Subitement, je sais tout de la vie d'une autre personne.
Her şeyi biliyorum.
Je sais tout!
Gerçekte sizin hakkınızda her şeyi biliyorum.
Je sais pratiquement tout de vous.
Her şeyi biliyorum!
Je sais tout.
- Her şeyi biliyorum.
- je sais tout.
- Ne? - Her şeyi biliyorum.
Quoi?
Evet, hakkında her şeyi biliyorum.
Oui, je sais tout de vous.
Her şeyi biliyorum
Je sais tout.
Hakkında her şeyi biliyorum, sırf geçen gece yüzünden değil...
Je sais tout de vous, maintenant, et pas à cause de cette nuit!
Her şeyi biliyorum.
Je sais tout.
O kız hakkındaki her şeyi biliyorum.
Cette chose... je sais tout d'elle.
- Her şeyi biliyorum, seni adi- -
- Quoi? - On sait tout, enfoiré.
Yaptığın her şeyi biliyorum.
Je sais tout ce que tu as fait.
Hakkındaki her şeyi biliyorum. Teğmen Horatio Caine. Cinayet Masası.
Je sais tout de vous, lieutenant Horatio Caine, de la Crime, du déminage.
Oh, ve romantizm hakkında her şeyi biliyorum, mi?
Et l'amour n'a pas de secret pour vous?
Getirmem gereken giysilerden tut da, cumartesi değişiklik olsun diye takacağım Spice Girls kolyesine kadar her şeyi biliyorum.
que je devais emporter, jusqu'au collier Spice Girl que j'ai prévu de mettre samedi matin pour le petit dèj parce qu'on s'est mis d'accord pour garder un côté fantasque
Marcus hakkında her şeyi biliyorum ve o da benimkileri biliyor.
Je sais tout sur Marcus et Marcus sait tout sur moi.
Her şeyi biliyorum.
Mme Goldenblatt, j'ai ces informations.
Senin hakkında her şeyi biliyorum!
Je sais tout sur vous.
Onun hakkındaki her şeyi biliyorum.
- Oui. Je sais tout.
Hakim bey aslında onunla tanışmadık ama ben onun hakkındaki her şeyi biliyorum.
Je ne l'ai jamais rencontré en personne, mais je sais tout de lui, votre honneur.
Senin hakkındaki her şeyi biliyorum.
Je sais tout sur vous.
Hakkında her şeyi biliyorum.
- prennent la mauvaise voiture... - Je sais tout de vous.
Onunla alakalı her şeyi biliyorum.
Je la connais.
Yaptığınız her şeyi biliyorum ve buna saygım sonsuz.
Je sais tout ce que vous faites. C'est admirable.
Baban benim 25 yıllık dostumdu, her şeyi biliyorum.
Ton père et moi nous Étions des amis pour 25 ans. Je sais toutes les choses.
Her şeyi biliyorum.
Je suis très bien renseigné.
Senin hakkında her şeyi biliyorum Chris.
Je sais tout sur toi.
Bana yardım edebilmek için her şeyi yaptığını biliyorum.
Je sais que vous avez tout fait pour m'aider.
- Ama nerdeyse mahvediyordun her şeyi. - Biliyorum.
C'était quand même moins une cette fois, mon fils.
Her şeyi kaçırdığımı biliyorum ama en azından gelinliğime sığabileceğim. Yüksek sesle konuşuyorsun.
J'ai tout raté, mais au moins, je pourrais ajuster ma robe de mariée.
Her şeyi mahvettiğimi biliyorum. Ama bunu yapamazsın.
Je sais que j'ai merdé, mais tu peux pas me...
Biliyorum. Üzgünüm. Her şeyi berbat ettim.
Désolé, J'ai pas assuré.
Dedektif Suby'ye her şeyi anlattığını biliyorum. Ama bana da neler olduğunu anlatabilir misin?
Je sais que vous avez déjà parlé de tout ça avec l'inspecteur Suby mais pouvez-vous me raconter ce qui s'est passé?
Biliyorum... Kuran'ımda yazan her şeyi.
Je sais ce qu'il y a dans mon Coran.
Bana söyleyebileceğin bir şey yok, her şeyi kalbimde zaten biliyorum.
Il n'y a rien que tu puisses me dire qui ne parcours mon coeur
Bir tek şeyi biliyorum. Her sabah saat 8'de çocuklarını okula bırakıyorsun.
Je sais seulement que vous sortez tous les matins pour accompagner les enfants à l'école.
HER ŞEYİ BİLİYORUM.
JE SAIS TOUT.
Sanırım ben de senin hakkındaki her şeyi biliyorum, değil mi?
Je sais tout de vous aussi.
Biliyorum, elimde olsaydı her şeyi söylerdim.
Je te mettrais au courant si je pouvais.
HKA'nın her şeyi nereye götürdüğünü biliyorum.
Je sais où le Centre a tout mis. - J'y vais.
Dr Jackson'ı kurtarmak için her şeyi yapacağınızı biliyorum, ama son ihtiyacımız olan şey bunun size de olması.
Vous êtes prêts à tout pour sauver Daniel, mais c'est inutile que ça vous arrive aussi.
Her şeyi bildiğini biliyorum ve onun olağanüstü hafızası rahmetli babanın finansal anlaşmalarıyla ve onun EUGENICS'in çok ciddi sorunlarına sebep olan yabancı toplumlar üzerindeki yasadışı deneyleri ile dolu.
Je sais bien qu'il est au courant de tout. Je sais que sa mémoire phénoménale est truffée de suffisamment de preuves sur les tripatouillages financiers de votre père et sur toutes les expériences pratiquées sur les non-humains. Il pourrait mettre Eugenics dans une situation très embarrassante.
- Her şeyi biliyorum.
J'ai lu le journal.
Gittiğimi biliyorum ama bunu telafi etmek için her şeyi yaparım.
J'ai déconné, je ferais tout pour me rattraper.
Biliyorum, her şeyi berbat ettim, tamam mı? Berbat ettim.
Je sais que j'ai merdé.
her şeyin bir zamanı var 23
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyini 16
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyini 16