Tuttum onu traduction Français
411 traduction parallèle
Tuttum onu Ben
Attrape-le, Ben!
Kilitli tuttum onu sürekli.
Par sûreté... je l'ai mis sous clef.
Devam edin! Tuttum onu.
Allez-y, mettez en prise.
Tuttum onu.
Je le tiens.
- Tuttum onu?
- Je la prends. - Tu la prends?
- Tuttum onu.
- Je le tiens.
Tüm gece kollarımda tuttum onu sisli, sırılsıklam çiğden uzak tuttum onu.
Et toute la nuit, je la sers dans mes bras pour la protège de la rosée humide et brumeuse.
- Balık gibi tuttum onu.
- Ferré comme un gros poisson baveux.
Onu tuttum.
Je l'ai eu! Tiens bon, gauchito!
Küçük yaşta başladım. Onu hep kendimden önce tuttum.
J'ai commencé jeune, je me souviens de tout.
Onu tuttum, Bay Caldwell. Çarkçı başı!
Doucement, je le tiens!
Ben onu tuttum.
Je l'ai engagée.
O kiralık balık teknesinde... onu ne kadar tuttum bilemiyorum, fakat sonunda herşeyi yumurtladı.
Je dû le garder longtemps... dans ce bateau de pêche... Enfin, Oskar mangea le morceau.
Onu zor evde tuttum.
Il ne voulait pas rester.
- Alan, onu çocuklarım için tuttum.
Ecoute, je la prends pour mes enfants.
Onu tuttum, fakat kaydı ve küçük kızım sele kapıldı.
J'ai glissé... les flots me l'ont arrachée.
Onu tuttum.
Je vous tiens.
Onu a § a § ; I § ektim ve orada tuttum.
Je l'ai attrapé et maintenu au fond.
Gel buraya... Seni tuttum! Onu yarın güzel bir çorba yaparız.
Demain, tu passes à la casserole.
Kaçtı. Oh, Tuttum onu!
Je le tiens.
Onu istediğimi kafama koyar koymaz hamama gidip mis kokulu bir sabunla kendimi yıkadıktan sonra onun evinin yolunu tuttum.
Une fois que j'avais décidé que je le voulais, Je me suis lavée aux bains publics avec du savon parfumé et je suis allée chez lui.
Ve onu tut. Seni tuttum.
Lève ton verre.
Küveti soğuk suyla doldurdu ve beni kıyafetlerimle içine soktu. Durmaksızın ağlıyordum ama mektubunu elimden bırakamıyordum. Onu sıkıca tuttum, elimden bırakmadım.
Elle me plongea dans un bain froid toute habillée et je pleurai sans arrêt sans lâcher la lettre et je la tenais serrée, serrée... jusqu'à ce que le papier fût réduit en bouillie
Onu tuttum.
Je l'ai eu.
Sonra onu böyle tuttum!
Et je l'ai attrapée comme ça!
Zordu, ama onu orasından tuttum...
Crétin! Elle était coriace, mais je l'ai agrippée par son...
Sonra bebeğimi tuttu, ben de onu tuttum.
Ensuite, elle l'a saisi, et je me suis emparée d'elle.
Onu burada saklı tuttum.
Je la gardais cachée ici.
Onu bu şekilde canlı tuttum!
Comme ça, j'ai pu la garder vivante.
Ve ben onu tuttum ve karım da sıkıca bağladı.
Je l'ai tenu... et ma femme l'a ligoté.
Örneğin, bir kadını tuttum ama elleri... Elleri kaygan, çamurluydu. Onu çekmeye çalıştım ama sırt üstü çamurlu suyun içine düştüm.
Par exemple, quand j'ai voulu prendre une femme... sa main était glissante, gluante, et j'ai voulu la tirer mais je suis tombé en arrière, dans l'eau, dans la boue.
Onu kendi başıma tuttum, tamam mı?
Je l'ai attrapé toute seule, OK?
Elinden tuttum ve onu koronun bulunduğu barakaya götürdüm.
J'ai pris sa main et l'ai mené à la caserne du chœur.
Ona danışmadan hareket edemem ki. Onu bu yüzden tuttum.
Il faut que je la consulte avant de prendre une decision.
Onu tuttum.
Je le tiens.
Çünkü ben seni tuttum, sen en iyiyisin, ve onu yakalayacaksın.
Parce que je t'ai, que tu es le meilleur, et que tu vas le trouver.
- Onu tuttum.
- C'est bon, je le tiens.
Buradayım, buradayım. Tuttum, tuttum onu.
Je l'ai!
Onu burada tuttum, biliyorsun, tam burada, çok uzun süre.
Je la tiens à distance, loin de moi, depuis si longtemps
Onu avucumda tuttum.
Je le tenais.
Hayır, onu tuttum!
- Fais gaffe!
Tamam, onu tuttum!
Je l'ai! Arrêtez tout!
Onu tuttum!
Je l'ai!
Onu omzundan tuttum.Ve şöyle dedim :
Je l'ai pris par l'épaule. J'ai dit :
Onu defettim, kendimden uzak tuttum ve sonunda bırakıp gitti.
Je l'ai repoussé, je me suis montrée distante avec lui et je l'ai perdu.
Tut onu! Tut! Tuttum.
Tiens-le bien.
Babası Albay, onu bana getirdi. Onu bir ayı postuna sardım ve bütün gece kucağımda tuttum.
Son père, le Colonel, me l'a apporté, et je l'ai tenu toute la nuit enveloppé dans une peau d'ours.
- Onu tuttum.
- Je m'en occupe.
Onu tuttum.
Gardons-la.
Devam et. - Onu tuttum.
Vas-y.
Ama ben onu tuttum, ağlayışını dinledim kalan son hayat zerresinin de yok oluşunu.
Mais j'ai essayé de l'aider, Je l'ai écouté pleurer... j'ai cherché la moindre étincelle de vie qu'il pouvait avoir.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onu bul 30
onunla 141
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onu bul 30
onunla 141
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu buraya getir 82
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu ben buldum 23
onu buraya getir 82
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onu buldum 214
onun için 179
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
önüne bak 138
onu seviyor musun 173
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onun da 23
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
önüne bak 138
onu seviyor musun 173
onun yerine 89
onu geri ver 55
onu sevdim 104
onun da 23