English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ O ] / Onun yerine

Onun yerine traduction Français

4,849 traduction parallèle
Hep beni diploma falan alıp gururlandıracağını düşünmüştüm. ama onun yerine beş buçuk yıI yedi ve hemofilisi var ve tek düşündüğü şey beni üzmemek. ve bence bu çok...
J'ai toujours pensé qu'il me rendrait fière en ayant un diplôme mais il fait cinq ans et demi et il est hémophile son seul souci était de me rassurer et je trouve que c'est... merde, c'est tellement courageux.
Yani, onun yerine birisini koyacaksınız.
Je veux dire, vous devez le remplacer.
Onun yerine düğünlerden ölümüne korkuyorum.
Au lieu de ça, je suis Effrayé par les mariages.
Onun yerine, seçimi ortamın kendisi yaptı.
C'est l'environnement qui les a sélectionné.
Onu o tahtından devirecek ve onun yerine biz hükmedeceğiz.
Le renverser de son trône sanglant. et régner à sa place.
Aslında bunu yapması da gerekmez. Biz onun yerine yaparız.
Il se trouve qu'il n'en a pas besoin.
Dr. Fell'in başına nasıl bir şey düştü ki onun yerine sizi burada gördüm, merak ediyorum.
Je suis curieux de voir quel destin vous réserve le Dr Fell en vous voyant sur son terrain.
Onun yerine size getirdim.
Mais je vous l'ai apporté à vous.
Onun yerine evlilik terapisti Dr. Rosen'i görmeye gidiyordu. Eğer bunu size söylemiş olsaydı belki de bu sorunu kendiniz çözmeyecektiniz.
Elle consultait Dr Rosen, le thérapeute de couple à la place, et si seulement elle vous avait dit cela, peut être que vous n'auriez pas pris les choses en main.
- Böylece onun yerine geçebilirsin.
- Pour prendre sa place.
Onun yerine evlendiğinde aldıkları piyanolarını bize satmaya razı oldu.
Elle nous a juste vendu le piano qu'elle avait eu à son mariage.
Ki bu yüzden Ewing Global'ı halka açmak için onun yerine oy kullanacağım.
C'est pourquoi je voterai en son nom pour rendre Ewing Global publique.
Ama onun yerine Playboy getirdim!
Playboy.
İşe gidip döndüğünde hemen hemen her gün ek kazanç için onun yerine gider güzellik salonunu temizlerim.
Je sais à quelle heure elle rentre, où elle va... Et je nettoie son salon de coiffure presque tous les jours pour arrondir les fins de mois.
Bence sen anlayamamışsın Lois onun yerine bulaşıkları karısı yıkamış.
Ah, tu ne comprends simplement pas, Lois. Tu vois, sa femme lui lave la vaisselle.
Onun yerine beni al.
Prends-moi à sa place.
Onun yerine lahana köftesi çıkarmaya başladılar.
Ils ont commencé à servir du chou farci.
Wegener'in kanıtını örtbas etmek için onun yerine hayali, doğal yer köprüleri olduğunu öne sürdüler.
Ils préféraient leurs imaginaires passerelles naturelles comme explication contre la preuve de Weneger.
Hala yemek pişirmek istiyor musun yoksa onun yerine dışarda mı yiyelim?
Tu veux toujours cuisiner ou tu préfères sortir?
Onun yerine seni alacağım.
Je te prendrai à la place.
Onu gormeye gittim ama onun yerine acik bir hava kanali gordum.
Je suis venue le voir. Au lieu de ça, j'ai vu un conduit ouvert.
Evet ama, onun yerine Hume'u hakladın. O ibne, bunu hak etmişti!
- Tu étais carrément partant pour Hume.
Aynı spor gibi, fakat onun yerine sadece burada gerçekten güçlü olan insanlar için.
Comme le sport, mais pour les gens qui sont très forts là.
Onun yerine beni becermek ister misin?
Tu veux me baiser à la place?
Ama onun yerine senin gibi başka kadınları öldürünce daha iyi hissettim.
Et au lieu d'elle, quand je tue des femmes comme vous je me sens beaucoup mieux.
Onun yerine bizim için özel olan bir şeyde karar kılmıştık.
On a choisi quelque chose de spécial pour nous à la place.
Kötü sexten uzak durması gereken azgın gençler var, ama onun yerine birileri onlara bir kaçınma anlaşması imzalatmış, ya da öyle görünüyor.
Des ados en chaleur qui devraient avoir du mauvais sexe dehors, mais à la place, quelqu'un leur à fait faire une promesse d'abstinence, d'après ce que je vois.
Tabii, onun yerine burada oturup ufak arkadaşının arkasından yas tut zaten.
Tu préfères t'apitoyer sur le sort de ta protégée.
Onun yerine ayaklardan baslayalim.
Occupons-nous plutôt de ses pieds.
Ama onun yerine başımıza yeni bir Romalı vali geldi.
Mais plutôt... nous avons eu un nouveau gouverneur romain.
- Hayır. Bana Amber'i getireceklerini söylediler ama onun yerine bu fotoğrafı bıraktılar.
Ils m'ont dit que je verrais Amber et ils ont laissé cette photo à la place.
Onun yerine bunu seçtik.
Nous avons choisi ça à la place.
Bütün bunları kendime sakladım. Kemirgenlerle, küçük hayvanlarla sohbet ederdim onun yerine.
Je le gardais pour moi, communiant avec les rongeurs et les petits animaux.
Ben onun yerine Billinis üstünde servis edilen Hazar Denizi'nden çıkarılmış havyarı tercih ettim.
J'ai choisi du caviar de la mer Caspienne. Servi sur des blinis.
Hayır, hayır, onun yerine beni al.
Prenez-moi à sa place.
Hayır, onun yerine beni al!
Non, prenez-moi à sa place! Prenez-moi!
Onun yerine bilimsel merakımı gidermeniz için yeterli bir süre hayatta kalırsınız.
Ils auront ordre de ne tuer aucun de vous. Au lieu de ça, vous resterez bien en vie pour que je satisfasse ma curiosité scientifique.
Yani, ben gidip üzerine onun yerine, polisler her yerde var.
Donc, je suis allé chez lui, il y avait des policiers partout.
Oh, tamam, ama sonra, onun yerine Kutunun içinde bir kedi var.
Oh, OK, mais à la place, il y a un chat dans la boîte.
Onun yerine otel odası tutalım.
Allons à l'hôtel.
Damon, arkadaşın kalmadı biliyorum ama onun yerine bu elemanın uyacağını pek sanmıyorum.
Damon, je sais que tu n'as pas d'amis, mais, je ne suis pas sûr que ce gars soit le bon remplaçant
Onun yerine yeni arkadaşlıklar kurmaya kendini kapatıyorsun, değil mi?
Mais maintenant, tu veux te faire de nouvelles amies, c'est ça?
Bu yüzden onun yerine ben geldim.
C'est pour çà que je suis là à sa place.
Eylem günlüğündeki diğer 30 dakikalık bir olay onun yerine kullanılmış.
Un autre journal d'événement... correspondait au délai de 30 minutes.
Kendinizi onun yerine koyun.
Mets toi en position.
Ama onun yerine bir taksi çağıracağım kendime.
Au lieu de ça, je vais prendre un taxi toute seule.
Camımı kaldıracağım ve yoluma devam edeceğim sen de evine, kızının yanına gideceksin ve birkaç yıl sonra, onun yüzüne bakıp bir gece, bir yola girmemeyi seçtiğin için yaşadığını karanlık yerine aydınlığa doğru yürüdüğünü hatırlayacaksın.
Je vais remonter ma vitre, puis je conduirai loin, et vous rentrerez chez vous voir votre fille, et toutes les quelques années, vous regarderez son visage et saurez que vous êtes en vie parce que vous avez choisi de ne pas prendre une certaine voie, une certaine nuit, où vous avez choisi d'avancer vers la lumière plutôt que l'obscurité.
Onu geri kazanmak için, okulun her yerine onun özel fotoğraflarını astı.
Pour retourner avec lui, elle a mit des photos de ses parties intimes à l'école.
Onun gibi bir şey. Eski yerine nasıl geçtiğinden haberim var.
J'ai appris comment tu as été réintégré.
Ve Sam yerine koymak optik musluğa sayesinde, ben hemen onun arkasında... duyuyorum.
Et grâce à la caméra que Sam a installée, Je suis... juste derrière lui.
Sana güvenmeyi seçiyorum. Sen de bu güvenin gereğini yerine getireceksin çünkü onun zalimlik konusunda bilmediği şey şu :
J'ai choisi de vous faire confiance, et vous respecterez cette confiance, car voici ce qu'elle ignore à propos de la cruauté :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]