English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ Y ] / Yemekleri

Yemekleri traduction Français

2,200 traduction parallèle
O zaman gel de yemekleri koymama yardım et.
Et si t'aidais pour les plateaux?
- Program ve menü. Filipin yemekleri sunacağız.
Notre cuisine sera "philippine fusion".
Oldu, yemekleri nereden alalım?
D'accord. D'où fait-on venir le repas?
- Koduğumun İtalyan yemekleri.
- Un resto italien.
Kızların yemekleri var orada.
Y a le déjeuner des filles.
Leah sana söyledi mi bilmiyorum ama, devlet okullarında ağır yemek çiğ yemek ve canlı yemekleri savunuyorum.
Leah a dû vous le dire, j'ai milité pour la slow food et le crudivorisme à l'école publique.
Evet, neden buzdolabındaki yemekleri de alıp çocuklara vermiyorsun?
Il ne te reste plus qu'à leur donner ce qu'il nous reste de nourriture.
Ama sonra o öldü ve geriye sen, ben, babam, futbol maçları ve TV karşısında aluminyum kaplarda yenilen akşam yemekleri kaldı.
Puis, elle est morte. Et il ne restait que toi, moi, papa, le football et les plateaux télé.
Duydum ki buranın yemekleri harikaymış.
Tant mieux. Il paraît que c'est très bon.
İkinci porsiyonumuzu yiyoruz ; Bunlar Mississippi'nin bu yakasının en iyi yemekleri - -
On s'est resservi deux fois, de ce délicieux dîner avec des spécialités sudistes.
- Haftaya öğle yemekleri benden.
- Un déjeuner.
Sorun değil. Sanırım annem iştahım açılsın diye çocukken tüm sevdiğim yemekleri yapmış.
Maman essaie de stimuler mon appétit en ressortant mes plats préférés quand j'étais gamine.
Tüm yemekleri kendi başına yapmak zorunda değilsin.
Tu n'as pas besoin de faire tout ce déjeuner toute seule.
Çocuklar, büyükannem yemekleri azıcık acılı yapar.
Ma grand-mère a la main lourde sur les épices. - Allez-y doucement.
Bak, kurbanların son yemekleri hakkında benimle konuşmak istemiyorsan sorun değil.
Ecoutez, si vous ne voulez pas me parler du dernier repas de notre victime, parfait.
Yani, bu öğlen yemekleri sen mi ısmarlıyorsun?
Tu nous offres à manger aujourd'hui?
İyi ama dünkü yemekleri yiyorsun.
Très bien. Mais tu manges les restes.
Öğle yemekleri.
Repas!
Kızların yediği kazanın yemekleri bunlar.
C'est ce qu'elles ont mangé!
Elektronik haberleşmeyi sağlar, cep telefonlarımızın pillerini şarj eder, yemekleri taze tutar, ameliyatheneleri çalıştırır, vesaire...
de charger nos téléphones portables, de préserver les aliments, de faire fonctionner des salles d'opérations, etc...
Hayır, hayır. Prova yemekleri aileler içindir.
Les répétitions se font en famille.
Yemekleri kontrol ediyoruz, Çiçekleri kontrol ediyoruz, oh, ve kesinlikle makyajını da kontrol ediyoruz. Kitty, bence biraz abartmışlar.
Ce soir, il faudra parler du repas, des fleurs et de ton maquillage.
Yemekleri çok iyi.
Ils font de la bonne cuisine.
En sevdiği yemekleri yapmıştım.
Je lui avais fait son diner préféré.
Bu günlerde beynimi enfes Fransız yemekleri hazırlamakta kullanıyorum.
Mon expertise du cerveau ces jours-ci se limite à préparer... un superbe cerveau au beurre noir sauté, je crains.
Ben ordudayken müfrezemdeki çılgın bir çavuş hayatımda tattığım.. ... en güzel yemekleri yapardı.
Quand j'étais dans l'armée, ce sergent-chef fou dans mon détachement faisait la meilleure cuisine que j'ai pu goûter.
Rahibi aramalıyım, ayrıca yemekleri iptal etmeliyim smokinini iade etmeliyim ve bu çiçekleri Affinity'ye geri götürmeliyim.
Remettre tout en ordre. Je sais que ça fait mal, je suis navrée.
Yemekleri yerden kaldırın ve paketleyin.
Inutile de nourrir les animaux.
Silahları, yemekleri kalacak yerleri var.
Il peut nous aider. Il a des armes, de la nourriture, des planques sûres, tu vois?
Küba yemekleri hakkında öyle hissediyorum.
C'est ce que je ressens pour la cuisine cubaine.
Tamam yemekleri ben yapmadım dışarıdan getirdim ama olsun. Hadi gelin.
Bon, ce n'est pas moi qui ai cuisiné, je les ai commandé, mais ca ne fait rien.
Onun yemekleri seçmesinden, benim donmuş balıklarımı yemesinden, benim oturduğum yere oturmasından, ve sanki ev onunmuş gibi etrafta dolaşmasından sıkıldım.
J'en ai assez qu'il choisisse le menu, mange mes bâtonnets de poisson, s'asseye à ma place et se pavane comme s'il était chez lui.
Umarım üstüme olur. Hapishane yemekleri etkisini göstermeye başladı.
J'espère que ça me va, la prison prend son dû.
Birkaç günde bir yenen, senin aşmak için üç votka tonik benimse gece unutmak için yarım şişe şarap içtiğim tuhaf öğle yemekleri.
On déjeune ensemble, puis tu descends trois vodkas pour t'en remettre, et moi, une demi-bouteille de vin?
Sizleri, gelecek hafta maçları benim evimde izlemeye ve sevgili karım tarafından hazırlanan yemekleri yemeye davet etmek istiyorum.
La semaine prochaine, je voudrais vous inviter à regarder les matches chez moi et savourer un repas préparé par ma femme.
- Tabağa mı alacağız yemekleri yoksa...
- On prend une assiette et...
İranlı kadın, İran yemekleri.
Une Persane, un resto persan.
Bunlar akşam yemekleri için dans ediyor.
Elles dansent, pour attirer des proies potentielles.
Ve şimdi onun bedeni evi terk etmelerinden önceki son yemekleri oluyor.
Son corps fournit un dernier repas avant qu'ils quittent le nid pour de bon.
Şarkılar söyleyip oyunlar oynarız. Anne de hep en sevdiğin yemekleri yapar.
On chantera, on fera des jeux, et Maman fera nos plats préférés.
Çin yemekleri gibi hem tatlı hem ekşi. Evet.
- Aigre-doux, comme les mets chinois.
Buranın yemekleri çok güzeldir.
La cuisine est étonnamment délicieuse ici.
Çin yemekleri, Çin daması.
La bouffe chinoise, le jeu de dames chinois.
Eğer benim yaptığım yemekleri yeseydiniz sabah karnınız bu kadar acıkmazdı.
Si vous mangiez les repas que je prépare, vous n'auriez pas si faim le matin.
Aile hayatını sevdiğini sanıyordum. Yani, akşam yemekleri...
Je croyais que tu... te plaisais, en famille.
Kitaplı öğle yemekleri falan. Herkesin evine girip insanı yargılaması için yeşil ışık yakmak gibi bir şey.
Quand on sort un livre, c'est comme si on invitait des gens à venir vous juger.
İsmi böyle çünkü yenmemiş yemekleri gözümüzün önünden fırlatıp atıyor bu yüzden, boş verin gitsin.
Il catapulte les restes loin des yeux. Donc, loin du coeur.
Flint Lockwood'un yemekleri yaptığını biliyorum. Ama bu ona emredilmişti.
Certes, Flint a fabriqué la nourriture, mais sur commande.
Yemekleri de en küçük porsiyondan...
- Hayashi-san... - Hm? parfois?
- Yemekleri kaldırıyorlar. Ayıları uzakta tutmak için.
Pour ne pas attirer les ours.
- Hapishane yemekleri mi?
Celle de la prison?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]