English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Belki daha fazla

Belki daha fazla traduction Portugais

976 traduction parallèle
- Belki daha fazla, onu da öğreniriz. Bak!
- Talvez mais, nós já tratamos disso.
Bu olanlar yaklaşık üç sene ya da belki daha fazla öncesindeydi.
Foi há três anos, ou mais.
Sen deli misin? Neden, 70 mill yolu geçmeye kalkıyoruz. Belki daha fazla.
Esta salina tem 110 quilómetros... de um lado ao outro, talvez mais.
Hatırlatıyorum, Schwiefka. 2-2,5 alırım, belki daha fazla.
Lembra-te Schwiefka, vou ganhar 250 ou talvez mais.
Belki daha fazla.
Provavelmente mais.
Belki üç, belki daha fazla.
Talvez três. Talvez mais. |
Sınıra ulaşmak için, üç saatimiz kaldığı kanısındayım, belki daha fazla.
Para chegarmos à fronteira precisamos de 3 horas.
Dört, günlük mesafede, belki daha fazla.
Está a quatro dias, talvez mais.
- Kırk adam, belki daha fazla.
40 homens, talvez mais. Não sei.
Belki daha fazla.
- 15. Talvez mais.
Belki daha fazla.
Talvez até mais.
5 milyon yıl kadar. Belki daha fazla da olabilir.
Cerca de 5 milhões de anos ou mais...
Belki daha fazla kaybımız olur, belki daha fazla ızdırap çekeriz ama, tanrının izniyle, Oregon'un vahşi doğasında yeni bir cennet yaratmayı başarırız.
Perderemos mais, sofreremos mais, mas Por Deus, fundaremos uma nova Jerusalém no selvagem Oregon.
Oh, bir hafta, belki daha fazla.
Uma semana, possívelmente mais.
Siz ilaç yutucular daha fazla uçsanïz, belki yardïm edersiniz.
Se os médicos pilotassem mais, talvez ajudassem.
Belki biraz fazla cömertsin. Madem güzel ve hoş bir bayansın bir dahaki sefere arkadaşını seçerken daha dikkatli ol, tamam mı?
Sendo simpática e bonita, para a próxima, tenha mais cuidado com a companhia que escolhe, sim?
Ortalama bir öküz 15 ya da 18 dolara satılıyor. Belki de daha fazla.
Isso significa que em média uma vaca deve valer $ 15, $ 18, talvez mais.
Belki biraz daha fazla.
Talvez um pouco mais.
Belki de bundan sonra liderimizi daha fazla sever, değil mi?
E talvez ele passe a gostar um pouco mais do Führer, certo?
Belki daha da fazla.
Até mais do que isso.
Belki sana benden daha fazla tahammül edebilirdi.
talvez ele aguentasse o tua tagareIice melhor do que eu.
Belki de düşüncelerimi biraz size anlatmış oldum ve - Siz burada durup sağlığınız hakkında daha fazla... endişelenmemeniz için olabilir.
Estive a pensar no nosso acordo... e calculo que por estar retido na cama, se sente preocupado.
- Belki, bir eyleme karar vermeden önce, buradaki insanlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve kendinizi tuhaf çevreye alıştırmak isterdiniz.
- Talvez antes de decidir alguma coisa, quisesses saber mais sobre as pessoas, para se orientar num ambiente estranho.
Belki de, onu, bizi korkutabileceğinden daha fazla korkutabiliriz.
Talvez o possamos assustar mais a ele do que ele a nós.
ªimdi benim yüzümden belki de daha fazla kan dökülecek.
E agora pode haver mais derramamento de sangue por minha causa.
Giysiler konusundaki görüşleri, çok daha fazla. - Belki 1000.
A opinião dela sobre roupas valeria muito mais, talvez mil.
Daha fazla kalamazdım, olanları merak ediyorum, telefon çalacak diye bekliyorum, belki bundan korktum.
Não aguentava muito mais. Pensava no que se estava a passar. Esperava que o telefone tocasse e tinha medo que pudesse...
Evet, orada bütün bir müfrezeyi devirirsin, ya da biri bir bomba icat eder ve şıp diye 100000 kişiyi öldürür ve belki de daha fazla madalya alır.
Já pensou por que querem que o faça? Com certeza, mas os estúpidos são eles, não eu. Eu sou quem o vai fazer.
- Belki sandığından daha fazla umursuyordur.
- Talvez goste mais do que imagina. - Ai sim?
belki de daha fazla.
Aqui existe pasto para sustentar mais de um milhão de cabeças.
Ben evimde her zaman mutlu oldum, belki buradaki herkesten bile daha fazla.
Apenas aspiro a governar a minha própria casa. É lá que está a verdadeira felicidade.
Belki beyaz adamın dünyasında yaşayabilseydik... Artık daha fazla ölümden söz edilmeyecekti.
Talvez se pudéssemos viver no mundo do homem branco... não se falaria mais sobre morte.
Eğer bu yeri daha fazla istemedilerse... belki Şayenler oraya gidip orada yaşayabilir.
Então se eles não quiserem esse lugar... talvez os Cheyenes pudessem ir viver lá.
Hiç durup düşündün mü bilmem, belki de sürekli kaçarak... kalıp onunla savaşmaktan daha fazla çaba harcıyorsundur.
Já parou para pensar que se calhar é mais cansativo... continuar a fugir do que parar e combatê-la?
Şey, belki ona daha fazla yük olmam.
Talvez não seja um fardo para ela durante muito mais tempo.
Sonraki bir dakikaya dikkatinizi iyice yöneltin, belki ondan daha fazla nevrotik olabilirsiniz.
Por isso, durante o próximo minuto, prestem muita atenção, para que não se tornem mais neuróticos do que ele.
Ben de yaklaşık 5 dolar var, belki biraz daha fazla
Bem, eu tenho cerca de cinco dólares, um pouco mais, talvez.
Tamam, belki onları kandırabilirsin ama beni değil, eğer bunlardan 10 daha fazla almazsam, Simon bazı deikodular duyacak.
Talvez possa enganar o Hamp e o Ivy mas a mim não. Se não receber mais 10 destas moedas... Simon vai-me ouvir.
Belki de daha fazla vakit kaybetmeden bunu sona erdirmek en iyisidir.
Talvez seja melhor acabar com isto. Faz-se tarde.
Balık aşkım seni şaşırtıyorsa,... daha fazla anlayışlı olursan belki bir gün anlarsın.
Então se ainda não percebeu porque vou pescar... não é tão inteligente como muita gente me disse que era.
2,000 belki biraz daha fazla.
Alguns 2 000 anos ou mais..
Belki sabahtan önce daha da fazla.
Quiçá mais antes de amanhecer.
- Belki daha da fazla.
Talvez mais
Bozuklukları buna harcadım,... belki de ilgini biraz daha fazla çekebilecek bir şeye.
Gastei-o nesta lembrança extra. Pensei que lhe podia agradar.
Belki daha da fazla.
Talvez mais.
Birkaç milyon yıl... belki de daha fazla.
Dois milhões de anos, ou talvez mais.
Bir ay belki de daha fazla yetecek kadar yiyecek.
Haverá comida suficiente para um mês ou quase.
Belki de daha fazla.
- 15.
Buraya dönmek için haftalarca koruma bulamayabilirsin, belki de daha fazla.
Você é capaz de levar semanas sem conseguir qualquer tipo de escolta para regressar.
Ama etrafımızda pintiliğin, öfkenin, gurur ve aptallığın... cömertlik, tevazu, adalet ve düşünceden çok daha fazla yarar sağladığını görüyorsak... belki biraz kendimizi zorlayıp dayanmalıyız. Hatta kahraman olmak pahasına.
Mas como vemos que a avareza, a ira, o orgulho e a estupidez... geralmente compensam muito mais que a caridade, a justiça e o pensamento... talvez devamos ser mais perseverantes, mesmo correndo o risco de nos tornarmos heróis.
Belki de benden daha fazla şansın vardır.
Talvez tenha mais sorte do que eu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]