Bir ihtimal traduction Portugais
2,056 traduction parallèle
Bence 1.Ligde ilk kaleci olabilmesi uzak bir ihtimal.
Acho que é um tiro no escuro ele poder vir a ser um primeiro-base de qualidade.
Küçük bir ihtimal de olsa Channing Tatum bile olabilir.
Com sorte até Channing Tatum.
Kendi adıma işlerin ters gitmesi gibi bir ihtimal var. Bilmeni isterim ki inanmam gereken her neyse ona inanmaya hazırım. Yeter ki bütün iyilerin gittiği yere kabul edileyim, anlıyor musun?
Na remota hipótese de isto não me correr bem, gostaria que constasse que estou totalmente preparado para acreditar no que for preciso, para poder entrar no tal sítio onde todos os bonzinhos entram.
Bir ihtimal, diyelim ki sen gerçekten buradasın ve ben tamamen delirmedim ve gerçekten sana çarptım ve sen de yaralandın...
Na improbabilidade de estares mesmo aqui e de eu não estar completamente louco, e visto que te atropelei e que estás magoado...
Herkese sorunlarından, sevgilinin seni nasıl terk ettiğinden ve evliliklerinin bir ihtimal yürüyeceğinden bahsedemezsin.
Não tens de contar a todos os teus problemas, que o teu namorado te deixou e que o casamento poderá resultar ou não.
Bu da bir ihtimal.
É uma distinta possibilidade.
Bana göre, intihardan daha iyi bir ihtimal.
É uma teoria melhor que o suicídio, na minha opinião.
Bu seçeneği elersek, tek bir ihtimal kalıyor.
Se eliminarem essa opção... Só há outra possibilidade.
- Öyle bir ihtimal var.
- É possível.
Benim aşkım eşcinseldi. En azından bir ihtimal olabilirdi.
Enfim, a minha paixão era gay, pelo menos tinha hipótese.
Bir ihtimal olabilirdi.
Podias ter hipótese.
Eğer çok küçük bir ihtimal bile varsa bu karanlık tarafa geçen bir Süpermen ile karşı karşıyayız demektir.
Se há uma ínfima probabilidade que seja... Significa que estamos perante um super-homem que mudou para o lado negro...
Cezanızın geri çevirilmesi için uzak bir ihtimal var.
Há uma possibilidade remota da sua acusação ser alterada.
Olabilitesi yüksek bir ihtimal ama.
Não fica fora das possibilidades.
Evet, ama ateş eden kişinin birini bıçaklaması çok zor bir ihtimal.
Disse, mas é muito raro um atirador especial esfaquear alguém.
Öyle bir ihtimal var tabii, ama aynı zamanda kafasına vurulmuş da olabilir.
É uma possibilidade, mas também pode ter sido golpeada na cabeça.
Biliyorum çok zor bir ihtimal, ama bu numaraların ne anlama geldiğini bulursak, kuponun gerçek sahibini bulabiliriz.
Sei que é complicado, mas se descobrir o significado - talvez achemos o dono.
Bir ihtimal.
Possivelmente.
Bir ihtimal. Kuantum dolanıklık alengirli konudur.
- Há uma possibilidade, mas o entrelaçamento quântico é algo complicado.
50 kalibrelik bir şey alsan belki bir ihtimal.
Vai buscar uma de calibre 50 e talvez tenhas uma hipótese.
50 kalibrelik bir şey alsan belki bir ihtimal.
Vai buscar uma de calibre 50 e talvez tenhas uma hipótese..
- Böyle bir ihtimal var ; ancak şimdilik dediklerini yapmalıyım.
É uma possibilidade, mas agora não tenho escolha.
Çok ufak bir ihtimal olduğunun farkındayım ; ancak ehliyetlere falan bir göz atmamıza izin verirsen bir şeyler çıkabilir.
Quero dizer, sei que é um num milhão, mas se puder deixar-nos olhar as cartas de condução, talvez ele apareça.
Çok küçük bir ihtimal, Ray.
Isso vai ser difícil, Ray. - Conheces o Willie Sutton?
Daha olası bir ihtimal seni burada ölü bulmam.
E o mais provável, encontrar-te aqui morto, com vermes sobre o olho, e vou dizer :
Küçük bir ihtimal, ama o bir bütünlük kontrolü olabilirdi.
Sei que é improvável, mas aquilo pode ter sido um teste de integridade.
Sence olayın arkasındaki kişileri hiç bulamamaları gibi bir ihtimal var mı?
É possível que nunca se venha a saber quem esteve por trás?
Bir ihtimal ne olduğunu söyledi mi?
E, por acaso, mencionou o quê?
Ya böyle bir ihtimal olmasa?
- E se não houvesse essa hipótese?
Peki ya seni takip etmiş olabilirler mi var mı öyle bir ihtimal?
Não podiam ter-te seguido até aqui, ou podiam?
Böyle bir ihtimal olduğunu biliyordum ama pek inanmıyordum.
Sabia que tinha uma hipótese, mas não contava com ela.
Bir ihtimal geçerse de hepsini denize dökeriz.
E se, por acaso, o fizer, lançamo-lo de volta ao mar.
Bana biraz küçük bir ihtimal gibi geldi bana.
Não sei, parece algo... fino.
Yalan yok, böyle bir ihtimal var.
Não vou mentir. - É uma possibilidade.
Gerçek şu ki ; buradaki hiç kimse bunu umursamıyor. Belki bir ihtimal Penelope.
A verdade é que ninguém aqui se interessa, excepto talvez a Penélope.
Gördüklerimi baz alırsak, kaynaklar % 2.8'lik bir ihtimal olduğunu söylüyor.
Baseado no que estou vendo, há possibilidade de 2,8 %.
Kabaca bu şekilde pozitif sonuç verenlerden 36'da bir ihtimal mevcut.
Um exame em 36 que se apresentam assim são positivos.
Bu, göz önünde bulundurmamız gereken bir ihtimal.
Eu tento não trabalhar com psicopatas. É uma coisa a ter em conta.
Eğer tekrar beraber olabilmemiz için en ufak bir ihtimal bile varsa denemeliyim.
Se há a mínima chance de nós voltarmos, tenho que tentar.
Sarhoş olup seks yapmayı denemeye değer mi? Bir ya da iki kere. Bir ihtimal.
Será melhor fazermos sexo bêbedos, tipo uma ou duas vezes, pelo sim pelo não?
Olası bir ihtimal.
- É possível.
Bir ihtimal var.
Há uma possibilidade.
Bir ihtimal.
Talvez.
- Yüzde kaç ihtimal veriyorlar? İnternette yüzde 50 gibi bir şeyler yazıyordu ama internet o sonuçta. Bilmiyorum.
- Quais são as tuas hipóteses?
Düşünüyorum da, büyük ihtimal ailesi ve arkadaşları ona veda edebilsin diye ya da başka bir sebepten, ama...
Eles mantiveram-no vivo durante uns dias. Penso que apenas para a família e amigos se poderem despedir, mas...
Eğer o dönem babam ile o kadar tartışmalı bir ilişkim olmasaydı büyük ihtimal Seattle'ı terk etmiştim.
Acho que se eu e o meu pai não tivéssemos uma relação tão atribulada naquela altura, provavelmente teria saído de Seattle.
Her şeyi doğru yapmaya, her şeyi düzeltebildiğin gerçeğine o kadar alışmışsın ki, düzeltemeyeceğin bir şey olduğuna ihtimal vermiyorsun.
É que ficaste tão habituado ao facto que pensas que serás capaz de corrigir tudo e fazer com que tudo fique bem e não acreditas na possibilidade de que há coisas que tu... Não consegues arranjar.
Bir sürü ihtimal söz konusu.
Existem inúmeras possibilidades.
Büyük ihtimal bozuk alarm falandır. Bir şey olmaz.
Deve ser um defeito no sensor, tudo bem.
Bir sürü ihtimal.
Muitas possibilidades.
Yani esas görevinin büyük ihtimal seninle ve oğlunla bir ilgisi yok.
Quer dizer que a missão original dela provavelmente não tinha nada a ver convosco.
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ingiliz 36
bir iş buldum 29
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ingiliz 36
bir iş buldum 29