English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ B ] / Bir işim var

Bir işim var traduction Portugais

2,418 traduction parallèle
Ona da bir işim var.
Tenho um trabalho para ele.
Şimdi müsaadenle bir işim var.
Agora, se me dás licença, tenho algo a fazer. Se não te importas...
Bir işim var artık.
- Tenho um emprego.
Yarım kalmış bir işim var.
Tinha umas coisas por acabar.
Şimdi... senin için çok özel bir işim var.
Agora.. Eu tenho um trabalho muito especial para você.
Hâlâ bir işim var mı yok mu onu bilmek istedim.
Eu só... eu só queria saber se ainda tinha emprego ou não.
Ama yapacak önemli bir işim var.
Mas tenho algo importante para fazer.
Güzel bir karım ve tatmin edici bir işim var ve daha az önce sümük çiçeklerinden nasıl kurtulabileceğimi öğrendim.
- Não. Tenho uma linda esposa, um emprego que me satisfaz, e acabei de descobrir como remover flores de muco.
Ufak bir işim var.
Tenho um trabalho.
Biliyor musun Kenneth, takdire layık olmayan bir işim var.
Sabes, Kenneth, tenho um trabalho ingrato.
Düzgün bir işim var.
É um trabalho decente.
İngiliz hükümetinde küçük bir işim var.
- Por amor de Deus. Tenho uma pequena posição no governo britânico.
Aslında, bir işim var- -
- Tenho uma coisa a...
Sen, Billy ve Cruz için bir işim var.
Acho que tenho um trabalho para ti, o Billy e o Cruz.
Bak. Bir işim var, tamam mı?
Olha... eu tenho emprego, está bem?
Bir işim var.
Tenho um trabalho a fazer.
- Zaten bir işim var.
Já tenho emprego. Não.
Kırık bir plak gibi olmak istemem ama zaten bir işim var.
Detesto parecer um disco riscado, mas já tenho um emprego.
Teth'de önemli bir işim var.
Tenho alguns importantes negócios em Teth.
Bir işim var.
Tenho um emprego.
Sakıncası yoksa, yapmam gereken bir işim var.
E se não se importa, tenho muito trabalho a fazer.
Bitirecek önemli bir işim var.
Tenho que fazer.
Müthiş! Ne bir işim var, ne param, ne sevgilim ne yaşayacak bir yerim, ne becerim ne de niteliğim var.
E eu não tenho nenhum trabalho, dinheiro ou namorada, nenhum sitio onde morar, nenhumas qualificações.
Halletmem gereken özel bir işim var.
Não posso. Tenho um compromisso pessoal.
Çok isterdim ama acil bir işim var.
Quem me dera poder, mas há uma situação no trabalho.
Yapacak bir işim var.
Tenho de fazer uma coisa.
Şimdi bir işim var. Bir kız arkadaşım var.
Tenho um trabalho, uma namorada...
Ama onarılması gereken bir evim bana taşınmak istemeleri muhtemel çocuklarım ve sonsuza kadar süreceğini sandığım ama bahar sonu bitecek bir de işim var.
Mas eu tinha uma casa para arranjar, filhos que talvez quisessem morar comigo. Um emprego que pensei que teria para sempre, mas só iria durar até o final da Primavera.
Parmak izleri ve bir isim var.
Você tem as digitais e um nome.
Teğmen Flynn, bu günkü kayıt defterinde bir isim var.
Tenente Flynn, um nome na lista de entradas de hoje. John Park.
herhangi bir isim ve adres var m ı?
Há algum nome e morada?
Bir çocuğum var. Ve tam zamanlı bir işim.
Tenho um filho e um trabalho a tempo inteiro.
- Belli bir isim var mı?
- É difícil de acreditar.
Buna dair bir delil yoktu. Ama dosyaları tekrar gözden geçirip onunla bağlantılı bir isim var mı diye bakarım.
Não há provas de um parceiro, mas vou ver nos arquivos e vejo se algum nome aparece ligado ao dele.
Harika bir işim, harika bir nişanlım var.
Tenho um óptimo emprego, uma noiva bestial...
İlanda bir isim var mıydı?
O anúncio tinha algum nome ou informação de contactos?
Elinde bir isim ya da yüz var mı?
- Conseguiste um nome ou um rosto?
Öyle mi? Ama benim gidip alacağım bir isim var burada.
Tem aqui um nome que eu vou apanhar.
İki listede de olan bir isim var, Wesley Blankfein.
Agora, só resta um nome em ambas as listas. Wesley Blankfein.
Bir işim var.
Tenho uma... coisa.
Bir işim, bazı sorumluluklarım var.
Tenho um trabalho, tenho responsabilidades.
Sizin için bir işim var.
Tenho um serviço.
Kimsenin söylemediği bir isim var.
Há um nome, que ninguém pronuncia.
- Küçük bir işim var.
- Quando é que voltas?
Bizi ilgilendiren tek bir isim var.
Apenas um nos preocupa.
Dışarıda bir yerde kendisi için bir isim yapmaya çalışan bir korsan var.
Anda por aí um hacker à procura de reputação.
Ufak bir işim var.
Tenho de fazer alguma coisa.
Bir işim var zaten.
- E tenho.
Dergide yapmam gereken bir işim daha var ve Jack, Raitt'in karısı ile konuşacak. - Ben mi?
Já tenho um trabalho confirmado na revista, e o Jack vai falar com a mulher do Raitt.
Aklınıza gelen bir isim var mı?
Algum inimigo que ele tenha?
Ama elimizde bir isim ve yer var.
Mas temos um nome e morada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]