Içimden bir ses traduction Portugais
1,087 traduction parallèle
- Ne? içimden bir ses, çok ilginç bir yolculuğa çıkacağımızı söylüyor.
Tenho a sensação de que vamos dar inicio a uma expedição sem precedentes.
Ne zaman saatime baksam, içimden bir ses "Rolex'miş, hadi oradan." diyor.
Todo dia atrasa 40 minutos. Toda vez que olho para ele uma voz lá de dentro diz :
içimden bir ses ona güvenmemem gerektigini söylüyordu ama yine de güvendim.
Entre mais os conheço, mais me intrigam. - Como?
Kell, anneme söyle ben bir kaç güne dönerim. Bir de söyle yiyecek alsın çünkü içimden bir ses açıkmış olabileceğimi söylüyor.
Diz á mãe que estarei em casa daqui a dois dias e para comprar comida, porque vou estar com fome.
Seni hiç tanımıyorum Nigel. Ama nedense içimden bir ses aradığım dinleyicinin sen olduğunu söylüyor.
Não sei nada sobre ti, mas tenho a sensação de que podes ser o ouvinte que tenho procurado.
Böylece ikimizde de bayagi para kalmis olur ve içimden bir ses senin bu paraya ihtiyacin olacagini söylüyor.
Irá poupar-nos um bom dinheiro e tenho impressão que vais precisar.
İçgüdülerimi dinlemem lazım. Mesela içimden bir ses şu suratın o üniformaya yakışmadığını söylüyor.
Tenho de seguir os meus instintos, como o que me diz que aquela cara não condiz com o uniforme.
Ama içimden bir ses pek hoş olmayacak diyor.
Mas tenho a impressão de que vai ficar feio.
Ama içimden bir ses, bu yaratıklarla karşılaştığımızda her şeyi öğreneceğimizi söylüyor.
Mas tenho a impressão que vamos descobrir assim que encontrarmos essas criaturas cara a cara.
Çünkü içimden bir ses o meşhur iyi huyumu kaybetmek üzere olduğumu söylüyor.
Porque algo me diz que estou prestes a perder a minha famosa bondade...
Fakat içimden bir ses, bu kâğıtlarla Marek'in oynayacağını söylüyor.
Mas faço uma aposta que o Marek vai jogar ao berlinde com eles.
Yarbay, içimden bir ses yüklü bir zam alacağımı söylüyor.
Comandante, eu pressinto um grande aumento de ordenado para mim.
O'Doyle, içimden bir ses, bütün ailenin başı dertte diyor.
O'Doyle, está-me a parecer que a tua família vai morrer toda.
Ama içimden bir ses, kötü bir karar vermek üzere olduğumu söylüyordu.
Contudo, tinha o pressentimento de que ia tomar uma decisão errada.
- Hayır diyorum. Ama içimden bir ses evet diyor.
Que não, mas estou inclinado para o sim.
Sana ne olduğunu anlatacağım, çünkü içimden bir ses sana güvenebileceğimi söylüyor, pek de konuşmuyorsun falan diye.
Vou contar-lho, pois tenho confiança em si, uma vez que não fala muito nem nada.
Chloe ve Susie'yi ziyaret için gittiğimde... ... içimden bir ses, şu anda orada olmam gerektiğini söyledi.
Quando estive lá, a visitar a Chloe e a Susie, senti que era lá que eu devia estar neste momento.
İçimden bir ses çoktan öğrendiğini söylüyor.
- Algo me diz que já sabe.
İçimden bir ses bunun çok özel birşey olduğunu söyledi... büyülü bir ağaç dalı, sanki benim ondan bir beyzbol sopası yapmam için.
Algo me disse que aquilo era um pedaço de madeira muito especial e muito mágico e que poderia fazer dele um bastão.
- İçimden bir ses büyük bir sohbet olsaydı onun şu anda ölmüş olacağını söylüyor.
Se fosse grande estaria morto.
İçimden bir ses ortalığın karışacağını söylüyor.
Não, mestre, claro que não.
Birini daha ikna etmemiz gerekiyor. İçimden bir ses bunun kolay olmayacağını söylüyor.
Até dar-me de volta.
İçimden bir ses diyor ki, sen ve ben... ikimiz de başka bir yerde olmak istiyoruz.
Sinto que eu e você... somos uns insatisfeitos.
İçimden bir ses müthiş biri olduğunu söylüyor!
Algo me diz que ela é de cair para o lado.
"İçimden bir ses onun..."
"Pois é! Tenho a sensação de que ele é meio..."
İçimden bir ses diyor ki... fiyatı düşüreceksiniz.
Algo me diz que vai... "deixar cair" a queixa.
İçimden gelen bir ses ilerlememem için bağırıyordu.
Tudo dentro de mim me gritava, para não ir mais longe.
İçimden bir ses bu kez bu yaşlı çocuğa ciddi bir şans ver diyor.
Há algo em mim a dizer que lhe devo dar uma verdadeira hipótese. Elécas!
İçimden bir şes her şeyi anlatmadıklarını söylüyor.
Porque tenho a impressão que não estão contando tudo?
İçimden bir ses riske girecek kadar güçlü olduğunu söylüyor.
Mas algo me diz que é forte para correr o risco.
İçimden bir ses artık Fantasia'da olmadığımı söylüyor.
Uau! Alguma coisa me diz que já não estou em Fantasia!
İçimden bir ses doğru yolda olduğumuzu söylüyor.
Algo me diz que estamos no caminho certo.
İçimden bir ses, buradan çıksak iyi olur diyor.
Algo me diz que é melhor sairmos daqui.
İçimden bir ses, papazın vaaz vermeyi bırakamayacağını söylüyor.
Tenho um pressentimento que o reverendo não vai ser capaz de desistir do púlpito.
Hayır tatlım. İçimden bir ses konunun işle ilgili olmadığını söylüyor.
Não, algo me diz que não tem nada a ver com o trabalho.
İçimden bir ses bana öyle diyor...
Eu ouvi um sussuro...
İçimden bir ses Willie'nin herhangi bir zamanda tahmin bile edemeyeceğimiz bir şekilde geri gelip bizi öldüreceğini söylüyor.
Algo me diz que o Willie ainda anda por aí e que pode voltar em qualquer altura, sob qualquer forma, e matar-nos de formas que nem imaginamos.
İçimden bir ses General Martokun şu Klingon görev gücü hakkında tüm gerçekleri açıklamadığını söylüyor.
Não consigo deixar de pensar que o general Martok nos está a mentir sobre a força de intervenção klingon.
İçimden bir ses onun daha az acı hissettiğini söylüyor.
Legendas : João Ahrens Teixeira
İçimden bir ses önümüzdeki günler senin için olağanüstü geçecek diyor.
Tenho a sensação de que estes próximos dias vão ser extraordinários para ti.
- İçimden bir ses böyle söyleyecek diyordu.
Parecia-me que ia dizer isso.
İçimden bir ses hayır dememi söylüyor ama demeyeceğimi biliyorsun.
Algo me diz que devia recusar, mas sabes que não o farei.
İçimden bir ses bana Kaptanın katılmak zorunda kalmamak için bu görüşmeleri bu güne ayarladığını söylüyor.
Algo me diz que o Capitão agendou estas negociações para não ter de ir.
İçimden bir ses sandığınızdan daha yakında olduklarını söylüyor.
Algo me diz que podem estar mais perto do que pensa.
İçimden bir ses diğerleriyle böyle değil diyor Dax ve sen veya sen ve Şef O'Brien arasında ama öte yandan onların dininde saygı duyulan biri değilsin.
Dá-me a sensação de que não é assim entre si e a Dax, ou... Entre si e o Chefe O'Brien, mas não é uma figura reverenciada nas religiões deles.
İçimden bir ses bunun planının bir parçası olmadığını söylüyor.
Algo me diz que aquilo não faz parte do vosso plano.
İtiraf etmeliyim ki, içimden gelen küçük bir ses yüzünden, seninle konuştuğumdan beri ödüm kopuyor... bu küçük sesin şiddeti giderek artıyor.
Não deveríamos. Está tudo bem. Ele sabe que está tudo acabado.
İçimden gelen bir ses, Chakotay'ın arkasından gitmeliyiz diyor... ama mantığımda, onun bu isteğine uymamız gerektiğini, söylüyor.
Meu instinto me diz que deveríamos ir atrás de Chakotay... mas meu melhor julgamento, me diz que deveríamos atender o pedido dele.
- İçimden bir ses... anlatabileceği her şeyi anlatmadı diyor.
Pressinto que não tanto como poderia ter contado.
İçimden bir ses bilmek bile istemeyeceğimi söylüyor. Ama bir şekilde aynı işi yaptığımızı hissediyorum.
Mas tenho o pressentimento que estamos no mesmo ramo de serviços.
Selam, Homer. İçimden bir ses diyor ki o nükleer Jeneratörü yarına kadar çalıştırmış olacaksın. - Evet, efendim.
Estou a rezar para que tenhas... o gerador nuclear pronto, amanhã.
bir ses 23
bir ses duydum 43
sessiz 419
sessizlik 961
sessiz ol 1365
sesini 16
sesi 44
sesini kes 30
sessiz olun 889
sesini aç 27
bir ses duydum 43
sessiz 419
sessizlik 961
sessiz ol 1365
sesini 16
sesi 44
sesini kes 30
sessiz olun 889
sesini aç 27
sessizce 88
sessiz olur musunuz 16
sesini duydum 25
sesin 22
sessiz gece 17
ses ver 16
sessiz olun lütfen 35
seska 47
sessiz olur musun 37
ses yok 33
sessiz olur musunuz 16
sesini duydum 25
sesin 22
sessiz gece 17
ses ver 16
sessiz olun lütfen 35
seska 47
sessiz olur musun 37
ses yok 33