O kadar da değil traduction Portugais
4,404 traduction parallèle
Aşağılık biriyim biliyorum ama o kadar da değil.
Eu sei que sou um canalha, mas não desço a tanto.
O kadar da seksi değil.
Ele não é assim tão giraço.
Tadı o kadar da iyi değil.
Não é assim tão bom.
Anaparamı bana iade et fon sıçrama yaptığında da, yükseleceğini söylemiştin zaten tüm hissem senin olsun. Ne kadar kazandırdığı umurumda değil.
Tu devolves-me o meu investimento inicial e quando o fundo aumentar, foi o que disseste, podes ficar com tudo, mesmo que atinja um valor recorde.
Bunu halledebiliriz ama durum o kadar da basit değil.
Podemos trabalhar com isto.
Aster Şirketi ya da Calvin Norburg ne kadar güçlü umurumda değil. Polis gücü de ellerinde değil ya.
Não me interessa o tamanho da Aster Corps, ou o Calvin Norburg, eles não mandam na polícia.
O kadar da kötü bir şey değil.
Não é assim tão mau.
Volker o kadar da iyi değil.
O Volker não é tão eficaz.
"Aşk incitir" vecizesi ne kadar da doğru, değil mi?
Como é verdadeiro o adágio "O Amor Dói"!
O kadar da kötü değildi, değil mi?
Não foi assim tão mau, pois não?
Bence o kadar da kötü değil.
Não é um mau acordo, se me perguntarem.
O kadar da kötü değil ya.
Não é assim tão mau.
- Bu o kadar da kolay değil.
- Não é assim tão fácil.
O kadar da soğuk değil.
Não está assim tanto frio.
Hayatın o kadar da kötü değil.
A tua vida não é tão má.
O kadar da kötü değil.
Não parece sério.
Gerçekten vurulmak kadar kötü değil ama merdivenlerden aşağı atılıp duvara toslamayı yeğlerim ki,.. ... merak eden varsa söyleyeyim, bugün o da başıma geldi.
Não é assim tão mau como ser atingido de verdade, mas preferia ser atirado pelas escadas e contra uma parede, o que também aconteceu comigo hoje.
O kadar da kötü değil yahu.
Não é tão mau.
- O kadar da önemli değil.
- Não é nada de especial.
Er Holland da dövülmüş ama Onbaşı Crowe kadar çok değil.
O Soldado Holland também foi espancado, mas não tanto como o Aspirante Crowe.
Delirdin iyice. Durum o kadar da kötü değil.
- Ficaste maluca, não foi?
Babam o kadar da kötü bir adam değil.
O meu pai até não é assim tão mau.
- Bu senin adına o kadar da yeni değil.
Isso não é tão novo para ti. Meu Deus.
- Amerika o kadar da kötü değil.
- A América não é assim tão má.
O kadar değil ama.
Mas não é o fim da história.
- Yapma be, o kadar da kötü değil.
Vá lá, não é assim tão mau.
Kararma hakkındaki hikayen her ne kadar dokunaklı olsa da Bayan Carlisle babasının mirasını devam ettirmek istiyor, mahvetmek değil.
Bem, por mais comovente que a sua história do apagão seja, a menina Carlisle deseja manter o bom nome do pai, não destrui-lo.
O kadar da uzun süreliğine değil, ben ve diğerleri seni devirip mağarada mühürlemeyi planlıyorduk.
Bem, não por muito tempo. Eu e os outros planeávamos derrubar-te e trancar-te numa caverna.
O kadar da kötü değil...
Oh, não é assim tão mau... O meu ombro, não se curou.
O kadar da kötü değil.
Não é assim tão mau.
Araba o kadar da kötü değil.
Este carro não é assim tão mau.
Frenlere nasıl basılacağını bir kere öğrendiğinde durdurması o kadar da zor değil.
E assim que descobres como controlar os travões, nem é assim tão difícil parar.
Ben... O kadar da kolay değil.
Eu... eu... eu, não... isto não é fácil.
Bunu şu an göremiyorsunuz fakat Y.K'nın ölmesi o kadar da kötü bir durum değil.
Embora não o possam ver neste momento... a morte da I.A. não é um evento totalmente negativo.
O kadar da kötü değil.
Não são assim tão más.
Howard Ennis, her ne kadar kusurlu birisi olsa da tamamen aptal bir adam değil.
O Howard Ennis, apesar de todas as suas falhas, não é um completo idiota.
2 milyon? o kadar da kötü değil.
Dois milhões de dólares não se ignoram facilmente.
Neyi ne kadar doğru yaptığımız önemli değil o zaman. Rüyalarını yaşayan insanların hepsi Charlie gibi zavallılar. Arkada kalanlar da benim gibi hayatı düzende olanlar insanlar.
E isto prova-me que não importa se agimos bem, porque quem acaba a viver os sonhos é gente perturbada como o Charlie e quem fica para trás é gente como eu, que têm a cabeça no sítio.
Yani Jedi artık o kadar da kutsal değil.
Então os Jedi não são tão sagrados apesar de tudo.
O kadar da canavar değilmişim değil mi?
Agora, não sou tão monstro, pois não?
Haydi ama, o kadar da kötü değil.
Vá lá, não é assim tão mau.
O kadar da değil.
- Facilmente.
İnsanların bir anda minnettarlıklarını kaybetmesi ne kadar inanılmaz. Değil mi?
É incrível como as pessoas perdem o dom da gratidão rapidamente, não é?
Klasik hareketleriniz o kadar da zor değil.
Os movimentos não são assim tão difíceis.
Çok alengirli bir şey değil spot ışıklarını üstüme çekecek kadar ki bu da beni üçüncü seviyeye çıkaracaktı.
Nada demasiado complicado, mas o suficiente para ficar na ribalta, o que me levaria para o nível três.
- O kadar da basit değil. Kurban ortaya çıkmadan hemen önce, 1.6 km gerideki dur işaretine çarpmış arabasıyla.
Antes da vítima aparecer, ele passou um sinal a cerca de 1 km de distância.
Bu o kadar da kötü değil.
Não é muito mau.
Los Angeles o kadar da güzel değil.
Los Angeles não é assim tão fixe, meu.
O kadar da kötü değil.
Não foi nada mal.
"O kadar da kötü değil" den kastın dişlerimin bir oraya bir buraya uzamasıysa öyle cidden.
Se'não estão assim tão maus'é um a ir para um lado, e outro para outro lado. Então sim.
O kadar da uzak değil.
- Não é muito longe.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar güzel ki 39