And still tradutor Turco
37,723 parallel translation
It takes courage to see such terrible things happen and still get up every day... and be able to see what is still beautiful.
Boyle korkunc seylere tanik olup, yine de her gun uyanip, hâlâ guzellikleri gorebilmek buyuk cesaret ister.
He's still handsome... and still strange.
Hâlâ yakışıklı ve hâlâ bir tuhaf.
He's still very handsome and still very strange.
Hâlen yakışıklı ve hâlen bir tuhaf.
It takes courage to see such terrible things happen and still get up every day... and be able to see what is still beautiful.
Böyle korkunç şeylere tanık olup, yine de her gün uyanıp, hâIâ güzellikleri görebilmek büyük cesaret ister.
We're down to the last men of the right age, and still no one has pulled the sword.
- Uygun yaştaki son adamı da denedik. - Hâlâ hiç kimse kılıcı çıkartamadı.
Oh, yeah, I mean, your research is spectacular, and the presentation is unparalleled, but there are still risks.
Araştırmanızın dikkat çekici olduğunu kabul ediyorum. Üstelik eşsiz bir sunum hazırlamışsınız ama yine de bazı riskler var.
And while he's legally an adult, he still requires a great deal of care.
Ama oğlun. Ve yasal olarak bir yetişkinken, Hala çok dikkat gerektiriyor.
If she was caught, she would've gone to prison, but somewhere in there she was still a physician and you were her patient.
Eğer yakalanmış olsaydı, hapise girerdi. Fakat orada bir yerde hala bir doktordu. Ve onun hastasıydın.
You should hold still and not leave this house.
Olduğun yerde kal, bir yere gitme sakın.
And as far as time until caught... they started three years ago but have gone dark... so they are still on the loose.
Yakalanmadan geçen zamana bakarsak üç yıl önce başladılar ama karanlığa karıştılar. YAKALANMA SÜRESİ : HENÜZ YAKALANMADI
He's still at large, and gets a seven out of ten for degree of difficulty.
Hâlâ yakalanmadı ve zorluk derecesi için on üzerinden yedi alıyor.
They score high across all three criteria... and their identity is still unknown.
Üç kriterde de en yüksek skora ulaştılar ve kimlikleri hâlâ bilinmiyor.
- It seems so small... compared to the scale of what was wrong back then and what is still wrong. Hm. I've seen such... barbaric things... such cruelty, injustice, and then complete indifference to it all.
- Eskiden yanlis olan ve hâlâ suregelenlere kiyasla bu hayal oyle kucuk gozukuyor ki... oyle barbarca... vahset dolu, adaletsiz seyler gordum ki ve ardindan tum bunlara karsi kayitsizlik.
But when a visitor came and shared their experience of her... I found it comforting to remember that lives, even as short as hers, can still live on in unexpected ways.
Ama biri ziyarete gelip onunla olan deneyimini paylastiginda, onunki kadar kisa hayatlarin bile beklenmedik sekillerde devam ettigini fark ederek teselli buluyordum.
I'm still alive like this... and I haven't been able to rest in peace.
Ben hâlâ bu şekilde yaşıyor ve huzur bulamıyorum.
If you're still in bed, you are missing the most beautiful sunrise, clear skies, and a beautiful morning ahead.
Hâlâ yatağınızdaysanız muhteşem bir gün doğumunu açık bir hava ve güzel bir sabahı kaçırıyorsunuz!
And a part of me still wants to live a little longer.
Bir yanım hâlâ yaşamak istiyor.
Even still, I'm like water and fire, something that is and isn't.
Yine de ben su ve ateş gibiyim hem olan hem de olmayan bir şey.
And you're still alive.
Buna rağmen hayattasın!
I've listened to it a hundred times now, and I still don't know what to do.
Bunu yüz kez dinledim ve ne yapacağımı hâlâ bilmiyorum.
- I mean, it's been like a month, and she's still not talking to you about the whole hospital thing?
- Bir ay olacak hastane olayı yüzünden hâlâ konuşmuyor mu?
Ugh. Still not giving up, and your breath smells worse than your diaper.
Hâlâ pes etmiyorum, ayrıca nefesin bebek bezinden daha kötü kokuyor.
Do you think all these eyes and mouths will stay still?
Tüm bu gözler ve diller öylece duracak mı sanıyorsunuz?
And also, it's certain that you met Cheong in Spain, but you still can't remember it all this time.
Ayrıca onunla İspanya'da karşılaştığın gayet açık. Ama hala daha hiçbir şey hatırlamıyorsun.
Still, you know exactly what kind of relationship Joon Jae and I have.
Yine de Joon Jae ile ne tür bir ilişkimiz olduğunu biliyorsundur.
I'm dizzier and it's still blurry, I can't even see your face well.
Başım dönüyor ve bulanık görüyorum. Yüzünü net göremiyorum mesela.
- It seems so small... compared to the scale of what was wrong back then and what is still wrong.
- Eskiden yanlış olan ve hâIâ süregelenlere kıyasla bu hayal öyle küçük gözüküyor ki...
But when a visitor came and shared their experience of her... I found it comforting to remember that lives, even as short as hers, can still live on in unexpected ways.
Ama biri ziyarete gelip onunla olan deneyimini paylaştığında, onunki kadar kısa hayatların bile beklenmedik şekillerde devam ettiğini fark ederek teselli buluyordum.
And you still haven't told me how you knew my real name.
Gerçek ismimi nasıl biliyor olduğunuza da henüz bir cevap vermiş değilsiniz.
And if Boston is still burning or if what he's saying is true...
Ve eğer Boston hâlâ darmaduman hâldeyse ya da olay onun dediği gibiyse...
As to what they're doing at night as they lie there so still, open-eyed and listening to their music, we think they're rebooting.
Gece yaptıkları tek şey, ölü gibi hareketsiz şekilde ve gözleri açık hâlde müziklerini dinlemek. Biz onların yeniden yüklendiğini düşünüyoruz.
But despite extensive testing and a brain biopsy, we're still unable to find the source of the variance.
Ancak kapsamlı testler ve beyin biyopsisi rağmen, Biz hala varyans kaynağını bulmak edemiyoruz.
That one right there, he'd still be choked out redder than a cardinal's ass if it weren't for me. And that's...
Şuradaki kişi var ya ben olmasaydım hâlâ bir kardinalin kıçından daha kırmızı şekilde boğuluyor olurdu.
And pele still down holding on that right knee he recently injured.
Pele hâlâ yerde. Yeni iyileşen sağ dizini tutuyor.
The most powerful and expensive military in the world... and we still terrify the bombs in shoes at the airport.
Dünyanın en güçlü ve pahalı milisleri... Ve havalimanında hala ayakkabı bombaları kullanmaktan korkuyoruz.
Francie's still my friend, and I'm not gonna mess up her day by doing something to her dumb brother.
Francie hala arkadaşım. Bu özel gününü kardeşinden intikam alarak mahvetmeyeceğim.
And you still hope that you'll find someone who'll think that you're okay enough to be loved.
Yine de, sevilmeye layık olduğunu düşünen birilerini bulabilmeyi umut edersin.
And we still
Ve biz hala
- And yet he has still said nothing.
Ve şimdiye dek tek kelime etmedi.
I've worked here forever and I'm still not a partner.
Burada sonsuza kadar çalıştım ve hala ortak değilim.
Mark and Andrew would've become the owners of a firm that was still in the middle of perpetrating the biggest Ponzi scheme in history.
Mark ve Andrew sahipleri olurlardı Hala ortada olan bir firmanın Tarihteki en büyük Ponzi planını gerçekleştirmekten.
Bill can still see some shapes and light but he won't be able to discern any waving or pointing.
Bill halen bazı şekilleri ve ışığı seçebiliyor ama el sallama ya da parmakla göstermeni ayırt edemez.
He can still see shapes and light, but don't use any hand signals or gestures.
Kabaca şekilleri görebiliyor, ama el işareti ya da jest kullanmayın.
While I understand there's been a change in the leadership of this nation, I am confident that you will still honor the agreement made by your predecessor and my king.
Bu ulusun liderlik mertebesinde değişim olduğunu kabul ediyorum ama selefinizin kralımla yaptığı anlaşmayı onurlandıracağınıza eminim.
♪ A love that was so strong ♪ ♪ And as I still walk on ♪ ♪ I think of ♪
â ™ ª â ™ ª O tutkulu aşkımıza â ™ ª â ™ ª Ben yürümeye devam ediyorum â ™ ª â ™ ª Birlikte yaptığımız şeyleri düşünüyorum â ™ ª â ™ ª Kalplerimiz gençken â ™ ª
So the writer is driving home, still a little shaken and he sees this stranger walking along the road, so, naturally he pulls over and gives the guy a lift.
Sonra yazar evine gitmek üzere arabaya biniyor, hala eli ayağı titriyor yolda giderken bu yabancıyı görüyor doğal olarak sağa çekiyor ve adamı gideceği yere bırakıyor.
You're probably still sick, and all that Tequila, don't you think?
Büyük ihtimalle hâlâ rahatsızsın üstüne de o kadar tekila. Ne dersin?
I wake up and I feel like I'm still in a dream.
Uyanıyorum ve hâlâ bir rüyadaymış gibi hissediyorum.
But, still, the timing of the Stone's appearance and its power indicates that it's somehow involved with these crimes.
Yine de taşın görünüş zamanı ve gücü bir şekilde bu suçlarla bir ilgisi olduğunu gösteriyor.
The generosity you have shown my country has been overwhelming, and it will certainly help the healing process, but sadly, it's still not enough.
Sahip olduğun cömertlik Ülkemi gösterdim Ezici olmuştur, Ve kesinlikle iyileşme sürecine yardımcı olacaktır, fakat ne yazık ki, Hâlâ yeterli değil.
The sectarian songs have been banned, but they still gather and remain loyal to the victory of 1690, and to a simpler, less tolerant time.
Mezhepçi şarkılar yasaklanmış. Şimdi hala 1690 zaferinin, daha basit ve daha hoşgörüsüz devrin anısına bir araya gelirler.
still 4121
stiller 42
still got it 62
still friends 19
still in bed 17
still working 28
still nothing 186
still alive 122
still there 93
still here 218
stiller 42
still got it 62
still friends 19
still in bed 17
still working 28
still nothing 186
still alive 122
still there 93
still here 218
still me 27
still the same 29
still awake 22
still sleeping 19
still waiting 37
still missing 18
still breathing 27
still hot 20
still going 25
still no 38
still the same 29
still awake 22
still sleeping 19
still waiting 37
still missing 18
still breathing 27
still hot 20
still going 25
still no 38
still working on it 47
still looking 54
still does 23
still no pulse 27
still asleep 18
still am 36
still do 40
still warm 51
still are 18
still no answer 37
still looking 54
still does 23
still no pulse 27
still asleep 18
still am 36
still do 40
still warm 51
still are 18
still no answer 37