English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ A ] / Are those

Are those tradutor Turco

34,980 parallel translation
Are those for me?
Benim için mi?
I'm just warning you, there are those who want to blame you for the first homicide in our history.
Sadece uyarıyorum, tarihimizdeki ilk cinayetten seni sorumlu tutanlar var.
There are those who rule and those who obey!
Yönetenler ve yönetilenler var!
Geez! Those jerks are aiming at us.
- Bu hıyarlar bizi hedef alıyor.
Those kids are awful.
Bu çocuklar çok fena.
And if those are risks I'm willing to take?
- Peki bunlar alacağım risklerse?
Here, those are for you and your sister.
Burada, Bunlar sen ve kızkardeşin için.
Those are the hard ones.
Onlar daha zor.
Those soldiers are looking for us, they could show up at any moment.
O askerler hala bizi arıyorlar ve her an ortaya çıkabilirler.
All three of those conditions are recessive hereditary traits.
Bu koşulların üçü de Resesif kalıtsal özellikler.
Those are HK416s.
Bunlar HK416.
Man, those are some good seats.
Dostum, bunlar gerçekten iyi yerdeymiş.
Those are the sweetest words I've ever heard.
Bunlar şimdiye kadar duyduğum en hoş sözler.
You know, you should be careful,'cause some of those relatives are gonna have to carry you one day. Nope.
Hayır.
Those are freedom bubbles.
Bunlar özgürlük baloncukları.
Well, if those pictures in his FlicPhoto account are any indication, I think he can afford it.
Bence sosyal medya hesabındaki şu fotoğraflar o meblağı ödeyebileceğini gösteriyor.
I'm-I'm glad that those people are armed.
Adamların silahlı olmasına sevindim.
Those doors are barricaded.
Kapılar kilitlenmiş.
Those are the Russian pilots.
Bunlar Rus pilotları. LONDRA, İNGİLTERE
Those pigs are one step ahead of us.
O domuzlar bizden bir adım önde.
Those are not crimes, Aline.
Bunlar suç değil Aline.
Those levers are heavy.
Kollar çok ağırdı.
Obviously, there are hundreds of millions of those.
Görünen o ki, onlardan yüzlerce milyon var.
These are the 5,000 or so that NASA has deemed potentially hazardous, those whose orbits intersect with the Earth's and therefore pose a threat of cataclysmic collision.
Bunlardan beş bin kadarı NASA tarafından tehlikeli sayılıyor. Yörüngeleri dünyanınki ile kesişenler dehşet verici bir çarpışma tehdidi oluşturuyorlar.
Combined, those four companies are investing billions towards the long-term prospects for asteroid mining.
O dört şirket birlikte asteroit madenciliği için uzun vadeli araştırmalara milyarlarca dolar yatırım yapıyor.
The world's governments are also investing in missions to asteroids, which greatly reduces the cost to those companies.
Dünya hükümetleri de asteroit görevlerine yatırım yapıyor. Bu da o şirketlerin masraflarını büyük ölçüde düşürüyor.
Never have those wildernesses been as fragile and as precious as they are today.
O vahşi doğa, hiç bugün olduğu kadar kırılgan ve değerli değil.
Even those that do find these are tough places to survive.
Adaya ulaşanlar ise hayatta kalmanın ne kadar zor olduğunu görür.
Those guys are masters at this stuff.
Adamlar bu işin uzmanı.
That's all those toppings are good for.
O kadar baharat iyi bir işe yaradı bari.
Any idea what those are?
Onların ne olduğu hakkında bir fikrin var mı?
" No chance those paintings are genuine.
O tabloların gerçek olması mümkün değil.
Wherever those paintings are, we're gonna have to find them ourselves.
Tablolar her neredeyse onları kendimiz bulmak zorundayız.
In my experience, those two traits are often a package deal.
Tecrübelerime göre, o iki özelliği birbirinden ayıramazsın.
Those remote control kill machines are incredibly high-tech, but what he's using to send them commands is basically just a souped-up radio transmitter.
Bu uzaktan kumandalı öldürücü robotlar, son teknoloji ürünüdür, ama onlara komut yollamasını sağlayan sadece geliştirilmiş telsiz vericileridir.
This is a war, and you just picked a side and a chance those two vatos are gonna kill the both of us!
Bu bir savaş ve sen tarafını seçtin ve bu iki aygırın ikimizi birden gebertmesi için bir şansın oldu.
I need an assurance that those hostages are okay.
Rehinelerin iyi olduğunu bilmem gerek.
those are enough moves.
Tamam mı?
Those Ex-Stem Cells are mine.
Kök hücreler benim.
Ugh. Yeah, those parents are the worst.
Evet, bazı veliler berbat.
Those are his terrorist buddies searching cars.
Gelenler bizi arayan terörist arkadaşlar.
Oh, those Marines are in for one hell of a walk-in!
Bu piyadeler bizi içeri bir adım bile attırmaz!
Hey, uh, not to rain on your parade, but those guys out there are shooting AK-47s.
Keyfini bozmak gibi olmasın ama bu elemanlar bize AK-47'lerle ateş ediyor.
Hey, those skills are what got you a position in our lab.
Bu yetenekler sana laboratuvarda bir iş imkanı sağladı.
Those are hamachi fish and uni.
Bunlar Hamachi balığı ve Uni.
Those tables are reserved.
Bu masada rezerve.
No, those are...
Hayır, bunlar...
Oh, you are gonna eat those words.
Ah, bu sözlerini yiyeceksin.
Those two are our best shot at finding Weller and Jane.
Weller ve Jane'i bulmadaki en iyi şansımız bunlar.
Those are some trigger-happy sons o'bitches.
Piçin evlatları silahları seviyor.
Those little papers are important.
Küçük kağıtlar önemli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]