Be well tradutor Turco
49,450 parallel translation
Simply fawn on him and you'll be well-rewarded.
Üzerinde sadece hafiflik varmış gibi ve seni de ödüllendirecek.
Well, shit, Rick.
Vay anasını be Rick.
Well, I'm just a dumb-ass bug, but it's possible Rick knew he'd be interrogated at this facility, where we not only keep our most wanted, but our most sensitive data.
Ben salak bir böcegim sadece ama en çok aranan suçlularla birlikte en kritik bilgilerin saklandigi bu tesiste sorguya çekilecegini biliyordu belki de.
And, well... well, - he's not a villain, Summer, but he shouldn't be your hero.
O kötü biri degil Summer ama kahramanin da olmamali.
Yeah, well, I get the feeling... He kind of needs that to be the case.
Evet, eh, bana öyle geliyor ki öyle olmasına ihtiyacı var.
Well now, let's be, let's call a spade a spade.
Şimdi açık konuşayım.
That may very well be, but Captain Berringer is loyal.
Bu çok iyi olabilir.. .. ama Kaptan Berringer sadık biridir.
If we don't, knowing full well the cost, it will be the end of whatever trust exists between us and the slaves on the island, or anywhere, for that matter.
Eğer çekilmezsek sonucu çok iyi bilerek.. .. bu hususta bizimle adadaki ve ya.. .. herhangi bir yerdeki köleler arasındaki..
Well, it won't be a secret for much longer.
- Evet ama uzun süre gizli kalmayacak.
Well, we can't just be going through all of this for nothing, man.
Ortada bir şey yokken bunu tartışıyor olamayız dostum.
Well... Uh... Hate to be a stickler, ES, but, uh, without the key, well, we, uh...
Şey... Sorun çıkarmak istemiyorum ama anahtar olmadan... şey...
Well, to be fair, sir...
Evet, dürüst olmak gerekirse efendim...
Right. well, there'll be a record of that.
Tamam, ellerinde bunun kaydı olacaktır.
Well, you don't have to like the truth for it to be true.
Doğrunun doğru olması için onu beğenmene gerek yok.
And, well, how a handgun might be equipped with a fingerprint scanner.
Ve silahın kimin tarafından tutulduğunu belirleyen tarayıcı makineler.
Well, I know this can't be easy for you.
Bunun senin için kolay olmadığını biliyorum.
Well, photographs can be doctored.
Fotoğrafların üzerinde oynanabilir.
Well, you can't afford to be too careless with a lucky coin.
Şanslı parayla fazla dikkatsiz olmayı göze alamazsın.
- Well, we're gonna be asked why we're not bringing a civil suit, that's for sure, why we're not sending a clear message to law enforcement.
- Neden hukuk davası açmadığımız sorulacak, orası kesin. Kolluk kuvvetlerine net bir mesaj gönderelim işte.
Well, he may not be the only one.
Yalan söyleyen tek kişi o olmayabilir.
Well, that would be a mistake.
Bu bir hata olur.
Well, it could be nepotism, right?
Nepotizm ( "Yeğencilik" ) olabilir, değil mi?
Well, I don't want to brag, but Pablo only really invites the elite, usually from the Broadway sphere, so it'll be small, probably like 15.
Övünmek istemem ama Pablo sadece elitleri davet ediyor genellikle Broadway taraflarından minik olacak muhtemelen 15 kişi falan.
Well, fuck me.
Sikeyim be!
Well, was there something that you wanted to be when you grew up?
Büyüdüğünde yapmak istediğin şeyler miydi bunlar?
- I promise you. If things don't go well in that surgery, there will be time for that.
Ameliyat iyi geçmezse böyle şeyleri düşünmek için vaktiniz olacak.
Well, we have been up for 36 hours, so... that might be the only way we can stay awake.
36 saattir ayaktayız. Uyanık kalmamızın tek yolu bu olabilir.
- Tomorrow will be, well, freezing cold!
Hey! Çocuklar!
Well, I'm ashamed to say that I did, Pam, but at least I get to be having pancakes with you here this morning, right?
Yaptığım için utanç duyuyorum, Pam, ama en azından bu sabah seninle kek yemeyi tercih edebilirim, tamam mı?
Yeah, well, they kept it from you'cause they knew this would be your reaction.
Herhalde gizlerler böyle tepki vereceğini biliyorlar!
Well, we'll be at the bar.
Biz barda olacağız.
You know as well as I do, we'll never be safe.
Sen de benim kadar iyi biliyorsun asla güvende olamayız.
Well, I could be more sure if you told exactly what it is I'm looking for.
Daha emin olabilirim Tam olarak ne için olduğunu söylediğini söylersen.
Well, I realize it's not as fancy as the Baudelaire mansion, but perhaps, children, with a bit of your money, we'll be able to fix it up, make it nicer.
Baudelaire Malikânesi kadar şaşaalı olmadığının farkındayım. Ama belki paranızın bir kısmıyla restore edip daha güzel bir yere dönüştürebiliriz.
Well, I hope I can prove myself to be the father you never had.
O hâlde umarım hiç sahip olmadığınız babanız olmaya layığımdır.
Well, why else would you be here?
Ve neden burada olsun ki?
Aye, well, you do not need to be Sherlock Holmes.
Sherlock Holmes olmanın gereği yok.
If we'd been communicating that well before, we might still be together.
Zamanında bunu başarabilseydin belki hala birlikte olurduk.
Well, I wish I could say that's all you'll be fending off, but D. C. is all over this Dake investigation, and Dake has told the A. G. about some kind of balloon payment that has a certain stink to it.
Keşke uğraşacağın tek şeyin bu olduğunu söyleyebilseydim sana ama başkent, Dake'in soruşturmasına odaklanmış durumda Dake, başsavcıya kötü niyetli olabilecek şişkin bir ödemeden bahsetmiş.
Well, if you think about the last few days, what's in the air... It might not be such a bad idea for us to take it one handshake at a time.
Son birkaç gündeki atmosferi düşününce ağırdan almamız fena fikir olmayabilir.
Well, to be fair to the entire house, I think it should be included.
Adil olmak için Tüm eve, Sanırım dahil edilmelidir.
Well, now that we've got a home, I'll be able to cook you genuine, home cooked meals.
Artık bir evimiz var. Ben seni pişireceğim Gerçek, evde pişirilen yemekler. Mm.
And I think I might be able to help you, as well.
Ve sanırım mümkün olabilirim Ayrıca, size yardımcı olmak için.
- Really? - Yeah. Well, not fuck you, as the case may be.
Seninle dalga geçme, dava da olduğu gibi.
- You'll be off, then. - Well, no.
- Hayır tam olarak değil.
- Well, that'll be nice.
- Bu akşamdan mı bahsediyorsun?
Well, if that's the case, his next victim could be anyone in Oxford.
Bu vakanın kurbanı Oxford'da yaşayan herhangi biri olabilir.
Well, if you're gonna keep the house, then you're gonna be responsible for the payments.
Evi elinde tutmak istiyorsan ödemeler konusunda sorumluluk almalısın.
Well, come be the wet blanket wrapped around my body.
Sen de vücuduma sardığım ıslak battaniye ol o zaman.
It has already gone well beyond what any living organism should be able to survive.
Halihazırda hiçbir canlı organizmanın hayatta kalamayacağı şartların ötesine geçti.
And I want you to be well.
İyi olmanı istiyorum.
well 438053
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well hello 20
well thank you 29
well spotted 23
wells 385
weller 130
wellington 57
welles 22
wellesley 18
well done 4465
well hello 20
well thank you 29
well spotted 23
well played 346
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well then 1046
well i don't know 35
well said 253
well you know 47
well come on 26
well that's good 18
well i'm sorry 20
well no 77
well spoken 20
well now 184
well in that case 21
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well yes 116
well i never 20
well uh 21
well enough 63
well put 59
well in that case 21
well yeah 97
well i 89
well it's 16
well yes 116
well i never 20
well uh 21
well enough 63
well put 59