English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ H ] / Hold on to him

Hold on to him tradutor Turco

283 parallel translation
I felt like I had to hold on to him.
Mutlaka elde etmem gerekiyordu.
Still, I haven't gotten off of him, and I still hold on to him tightly.
Yine de onu bırakmadım, sıkıca tutunuyorum.
Hold on to him.
Tutun onu.
I'm not attractive enough to hold on to him.
Kocamı elimde tutmak için yeterince alımlı değilim.
She didn't want to use the baby to hold on to him.
Kocasını elinde tutmak için bebeği koz olarak kullanmak istemedi.
- Now, hold on to him, boys.
- Şimdi, tutun onu, çocuklar.
Hold on to him! Make him watch.
Güçlü kimmiş görmeli ve öğrenmeli!
Oh, that. It's too bad I couldn't hold on to him.
Şu mesele mi, malum kişi çalmıştır herhalde.
- Thanks. We'll hold on to him.
Onu tutmaya çalışırız.
We're going to hold on to him by the nose and kick him in the ass.
Biz onları burunlarından yakalayacağız ve kıçlarını tekmeleyeceğiz.
Hold on to him!
Sıkı tut şunu!
I feel I can seduce any man I want to, and hold on to him.
İstediğim erkeği baştan çıkarıp elimde tutabileceğimi biliyorum.
- Hold on! - Hold on to him!
Hayatım, babana tutun!
Hold on to him.
Diğer kolunu tutun.
Take Randy's hand and hold on to him.
Randy'nin elini tut ve bırakma.
- Hold on to him.
- Onu orada tut.
Hold on to him, I'll call the police.
Tut onu, Ben polisi arıyorum.
Hold on. Hold on to him.
Onu sıkı tutun.
I didn't know how long I could hold on to him.
Onu daha ne kadar tutabilirdim, bilmiyordum.
Hold on to him.
Onu bırakma.
Hold on to him.
Ona göz kulak ol.
So you'd hold on to him until after the Celtics win the championship?
Celtics şampiyonluğu kazanana dek onu elinde tutar mıydın?
But if we hold on to him till after the game and the Celtics win, our lives will go down in flames, but we'll have contributed to the victory!
Ama onu maç sonrasına kadar elimizde tutar ve Celtics maçı kazanırsa, hayatlarımızı ateşe atacağız, ama Celtics'in zaferine katkıda bulunmuş olacağız!
- I told you to hold on to him.
- Ona bakmanı söyledim.
Hold on to him...
Onu bırakma...
Hold on to him!
Sakın bırakmayın!
Her steps led him down to evil. Her feet took hold on death.
Kadının her adımı adamı kötülüğe sürükledi ve ayakları ölüme takıldı.
- Tell him to hold a place on the leave train.
Trende bir yer tutmasını söyle.
Just the same, sir, I think we ought to keep a tight hold on him for a bit.
sadece aynen taktım, efendim, sıkıca bir yerlere tutunmalıyız.
That's why you want a child by Henrik, to have a hold on him or as a memento from a lost love.
Sen de bu yüzden Henrik'den çocuk istiyorsun. Tutunacak bir dalın olsun diye. Yitik bir aşkın hatırası gibi.
I don't think I ever saw him standing on his own two feet without something to hold him up.
Onun bir yere tutunmadan ayakta durduğunu... hiç görmemişimdir herhalde.
You had plenty to hold him on.
Onu alıkoymak için çok sebebin vardı.
Any tramp that sets foot on my train... I'd hold him out and shake him to death like a snake!
Trene ayak basan serseriyi... yakasından tutup yılan gibi sallayarak öldürürüm.
Hold on to him firmly!
Sıkıca tut onu!
I tried to get a hold of him, but he's still on that fishing charter and...
Ona ulaşmaya çalıştım, ama o hala teknede.
I told him to hold on.
Hatta kalmasını istedim.
I just came by to tell you... that you're not the first cop who had his friend hold out on him.
I just came by to tell you... that you're not the first cop who had his friend hold out on him.
And I turned on the light and I woke him up, and I asked him to hold me.
Işığı açtığımda kocam uyandı. Ve ondan bana sarılmasını istedim.
Hold on to him.
Tut onu.
Tell him to hold on... and tell him to be strong and don't leave me.
Ona dayanmasını söyle. Güçlü olmasını ve beni bırakmamasını da.
- You can't get anything past him. He knows everything. Vandalism fans, hold on to your hats.
kimse ondan bilgi alamaz o her şeyi biliyor vandalizm hayranları, şapkalarınıza hakim olun
Now this is your chance to hold on tight to save him.
İşte sana onu sıkıca tutup koruma şansı.
Hold a gun on a man to get him to fight.
Bir adamı savaştırmak için silah doğrult.
We could even ask him to recommend another doctor for you. Hold on.
Sana başka bir doktor tavsiye etmesini isteyebiliriz.
Going In To Relieve The Pressure On His Heart. It Took 2 Orderlies, 2 Nurses, And Myself To Hold Him Down.
Tutmak için 2 hademe ve 2 hemşire ile beraber uğraştık.
Based on your knowledge of its behaviour, can we set up a forcefield to hold him?
Şef, davranış biçimine bakarak onu güvenlik alanı ile yakalamamızın bir yolu var mı?
We'll get hold of a correspondent on his way there. We'll ask him to get the information you need.
Oraya giden bir muhabir bulup senin için araştırma yapmasını sağlayabiliriz.
I doubt he's going to hold out for 30 minutes. He'll just have to take him on the way he is.
30 dakika beklemeliyiz, elinden geleni yapacak.
Take them to NeeIix and tell him to hold off on the beetle stew, at Ieast for the time being.
Onları Neelix'e götürün. ve en azından şimdilik böcek menüsünü ertelemesini söyleyin.
They're not letting me talk to him. Hold on a second.
Onunla görüşmeme izin vermiyorlar.
All I meant to do, I swear, was just hold him by the wrist and just give him a little swat on the butt, that's all.
Yemin ederim ki, sadece onu bileğinden tutmak istemiştim... ... ve poposuna biraz vurmak, hepsi buydu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]