In his bedroom tradutor Turco
336 parallel translation
The Colonel, being in a very agitated state, shut himself up in his bedroom alone.
Albay, üzüntülü bir durumda. Ve kendini yatak odasına kapatıp yalnız kalıyor.
Now, Lakin, you've said that after you served dinner to Colonel Paradine in his bedroom, he asked you to place a glass of burgundy by his bedside. ls that correct?
Leakin, Albay Paradine'e akşam yemeğini yatak odasında servis yaptınız ve yatağının yanına koymak için sizden bir kadeh şarap istedi. Doğru mu?
George is in his bedroom.
George yatak odasında.
He's locked in his bedroom with his bible and some bread and cheese he'll not be let out until tomorrow morning.
İncil, biraz ekmek ve peynirle yatak odasına kilitledim. Yarın sabaha kadar da çıkmayacak.
What would my colonel say if you knew that my second in command had been locked in his bedroom by his mother?
Komutan yardımcısının, annesi tarafından odasına kilitlendiğini duysa albay ne der acaba?
See if the king is in his bedroom and lock him in.
Kral odasında mı, bakın ve kilitleyin.
In his bedroom, with only his valets to see it.
Odasındaydık. Sadece uşakları vardı.
He keeps that much cash in a box upstairs in his bedroom.
Yukarıda yatak odasındaki kutuda o kadar nakit bulunduruyor.
He's got a volume in his bedroom.
Yatak odasında bir cilt var.
We stayed in his bedroom for hours, and then he said :
Saatlerce yatak odasında kaldık, sonra dedi ki...
Honestly! He spends hours a morning in his bedroom.
Bütün sabahı yatağında harcıyor.
If you want to know why I'm in his bedroom, go and take a look at mine.
Madem niye onun odasında olduğumu merak ediyorsun gidip benim odama baksana.
You could, except he's snoring in his bedroom.
Tabii, yatağında horladığını saymazsak.
He even has a picture of one up in his bedroom.
Hatta yukarıda, odasında bir at resmi bile var.
You say he kept the picture of the horse in his bedroom?
Alan'ın odasında bir at resmi olduğunu söylemiştiniz?
The candidate's in his bedroom alone.
Aday yatak odasında yalnız.
... killed his wife and a servant and hanged himself in his bedroom closet.
... karısını ve bir uşağını öldürdü ve kendini astı.
I have this neighbor, and he built his Jacuzzi in his bedroom... and it has a running aqueduct connected to a wading pool outside.
Bir komşumuzun yatak odasında jakuzisi var. Jakuziyi de bir su kemeriyle dışarıdaki havuza bağladı.
Apparently, Lord Wilders is keeping his sheep in his bedroom, but nothing on the appointment, no.
Görünüşe göre, Lord Wilders yatak odasında koyun saklıyormuş, ama görev maksatlı değilmiş.
what theo needs to do is visualize himself up in his bedroom doing his homework.
Theo'nun yapması gereken odasında kendini ders çalışıyor, ödevlerini yapıyor gibi görmesi,
You can go look in his bedroom.
Gidip, yatak odasına bakabilirsin.
Are you sure Mr. Mejenes wants a camera in his bedroom?
Bay Mejenes'in, yatak odasında kamera istediğine emin misin?
Party at John Kay's, senior year. I pass out in his bedroom.
John Kay'in ilk yıl partisinde, kafayı bulup, yatağında uyumuşum.
I saw Sid'Ali listening in his bedroom.
Sid'Ali'yi yatak odasında dinlerken gördüm.
Were you ever in his bedroom?
Hiç onun yatak odasına gitttiniz mi?
- He's in his bedroom.
- O kendi yatak odasında.
I'm sure he wouldn't mind if you were to visit him there. In his bedroom?
- Eminim onu orada ziyaret etmenizin onun için sakıncası yoktur.
Why hasn't he been in his wife's bedroom all day?
Neden bütün gün karısının yatak odasına girmedi?
He's got his wife's jewelry hidden in his clothes in the bedroom over there.
Karısının mücevherlerini yatak odasında, kendi giysilerinin arasında saklıyor.
No, but I'd like to know if an old man who drags one foot cos he had a stroke can get from his bedroom to his front door in 15 seconds.
Hayır, ama ben felçli olduğu için ayağını sürüyen yaşlı bir adamın Yatak odasından ön kapıya 15 saniyede gidip gidemeyeceğini bilmek istiyorum.
According to the police testimony, the boy was questioned in the kitchen, while the body of his father was lying in the bedroom.
Polisin tanıklığına göre, çocuk mutfakta sorgulandı, babasının cesedi yatak odasında yığılıyken.
Well, he was usually wearing his smoking jacket, sir, with his coat tossed down somewhere in the bedroom and pretty near always
Şey, genellikle smokinini giyiyordu, efendim, paltosu yatak odasında bir yere rastgele atılmıştı ve hep oldukça yakındaydı
It's not his fault he can't get to bed at night because he got a bunch of crazy, loudmouth, good-for-nothing people, running their mouths in what's supposed to be his bedroom after 10 : 00 at night.
Gece 10'dan sonra yatağında olması gereken bir çocuğun bir sürü manyak ve işe yaramazın gevezelikleri yüzünden gecenin köründe uyumak zorunda kalması kendi suçu değil.
That's because he's been spending all his time in the bedroom.
Çünkü vaktinin çoğunu yatak odasında geçirmiş.
Sorry, but when a husband finds a man in his wife's bedroom... you're never sure how he's gonna react.
Üzgünüm ama bir koca karısının yatak odasında bir adam bulduğunda... nasıl bir tepki göstereceğinden asla emin olamazsın.
And his trainer has to run the 49,000 miles from his 2-bedroom, 6-living-room tree-house in Kyoto to wake him up.
Ve koçu Kyoto'daki altı odalı ağaç evinden 75.000 km. Koşup onu uyandırır. Merhaba.
He's dead in his hotel bedroom!
Otelin banyosunda Öldü!
Yet one night in 1963 Michael Myers... did murder his sister in that upstairs bedroom with a large... butcher knife.
Lakin 1963 yılında bir gece Michael Myers o üst kattaki yatak odasında kendi kızkardeşini büyük bir kasap bıçağıyla öldürdü.
According to reporters, Mr. Farmer fell from his second-story bedroom and landed on Miss Reed who was then rushed to the Malibu Hospital.
# Muhabirlerin bildirdiğine göre, Bay Farmer ikinci kattaki odasından... #... Bayan Reed'in üzerine düşmüş, yazar apar topar Malibu Hastanesi'ne kaldırılmış.
Well, incidentally, I'm putting my cousin Leopold and his fiancee in our bedroom, and we'll take the guest room for the night.
Aklıma gelmişken kuzenim Leopold ve nişanlısına bizim odamızı veriyorum. Biz konuk odasında uyuruz.
Your brother isn't in his bedroom.
Ne?
Stephen de blois, used to hide his maps in imitation cannons by his bedroom window.
Stephen de Blois haritalarını,... penceresinin önüne dizdiği minyatür toplara saklarmış.
Donovan's convinced he's in his own bedroom.
Donovan kendi yatakodasında bulunduğuna inanmış durumda.
- In the bedroom in his crib.
- Yatak odasında yatağında.
Michael Jackson has built a shrine to Elizabeth Taylor... in the bedroom of his Encino home.
Michael Jackson, Encino'daki evinin yatak odasına Elizabeth Taylor adına bir tapınak yaptırdı.
I proved... That from his bedroom... He would not have been able to hear the screams in the basement.
Yatak odasından, bodrumdaki çığlıkları duyamayacağını ispatladım.
On Saturday morning I was going through his desk in the bedroom.
Cumartesi sabah masasını temizledim odamızdaki masasını.
His wife locked herself in the bedroom put a sock into her mouth so she wouldn't scream.
Karısı kendini odaya kilitlemiş bağırmamak için ağzına bir çorap tıkamış.
'He insists on keeping an urn with his late wife's ashes -'on the dresser in our bedroom.'
Eski karısının küllerinin olduğu vazoyu, yatak odasında..... tutmakta ısrar ediyor.
- He's in his bedroom.
- Odasında.
One day I found my father on the floor in my bedroom with a gun in his hand.
Birgün eve geldiğimde, babamı elinde bir silahla yerde yatarken buldum.
in his infinite wisdom 17
in his own way 38
in his defense 27
in his office 49
in his heart 21
in history 31
in his car 20
in his house 18
in his head 18
in his room 52
in his own way 38
in his defense 27
in his office 49
in his heart 21
in history 31
in his car 20
in his house 18
in his head 18
in his room 52
in his 52
in his way 22
in his eyes 23
in his case 29
in his hands 21
in his words 17
in his mind 49
bedroom 160
bedroom apartment 38
bedrooms 25
in his way 22
in his eyes 23
in his case 29
in his hands 21
in his words 17
in his mind 49
bedroom 160
bedroom apartment 38
bedrooms 25