Is he serious tradutor Turco
398 parallel translation
Anita, is he serious?
Anita, o ciddi mi?
Sit down. Is he serious?
Ciddi mi konuşuyor?
- Is he serious?
- Ciddi mi?
Is he serious?
Ciddi mi?
Is he serious with this stuff?
Bununla ciddi mi?
Is he serious?
Bu ciddi mi?
- Is he serious?
- Ciddi mi bu?
I-Is he serious?
O-o ciddi mi?
Is he serious about that woman's life?
Kadının hayatı hakkında söyledikleri ciddi mi? Pekâlâ.
- Is he serious?
- Çıldırmış olmalı.
Madge, explain to this maniac that he is making a very serious mistake.
Madge, bu manyağa çok ciddi bir hata yaptığını anlat.
Is it serious? They wanted to take him to hospital, but he said no
Onu hastaneye götürmek istemişler ama kabul etmemiş.
He stays out all night, I never know where he spends the day, and now... lt's serious. lf the theft is proved, he'll be jailed.
Bütün gece dışarıda, gündüzleri de nerede olduğunu bilmiyorum ve şimdi de... Bu ciddi bir mesele. Eğer hırsızlık yaptığı kanıtlanırsa, hapse girer.
Sometimes I think he is so serious he cannot be quite well.
Bazen aşırı ciddiyet yüzünden iyi olamadığını düşünüyorum.
This is serious, he's calling the company.
- İşler karıştı, adam daireyi arıyor.
He meets with the correspondent of Russia... and he is taking some serious decisions that should lead us to a war.
Rus Elçisiyle görüşüyor. Muhtemelen savaşla sonuçlanacak bir konuda zor bir karar almak durumunda.
Is he also serious?
O da ciddi birimidir,?
Is he going to sit on the bench knowing that he himself has covered up a serious crime?
Kendi suçunu örtbas ettiğini bilerek o kürsüde oturacak mı?
- Is it serious? - I think he's dead.
- Durumu ciddi mi?
This is serious! He's downstairs.
- Ricardo'yu terk ettim ve...
- So he's in Bastille... This is serious.
- Çok ciddi bir durum.
But he's serious this time.
Evet, ama bu sefer iş ciddi, yapacak bence.
Because he is so serious.
Çünkü o çok ciddi.
I thought you like people who are serious. But he is so serious.
Ciddi insanları sevdiğini sanıyordum.
You know, the accident he caused is quite serious
Biliyorsunuz ki sebep olduğu kaza oldukça ciddi.
There is a serious fear that this man could leave a trail of blood and death wherever he goes.
Ancak zanlının hala yakalanmaması... gittiği yerlerde yeni cinayetler işleyeceği korkusunu yaşatıyor.
He believes your case is the least serious.
- Durumu en hafif olanın senmişsin.
We're in the middle of the most serious- l thought he didn't want the details.
Burada çok ciddi bir iş- - - Detayları öğrenmek istemiyor.
I guess he wanted to do some serious work.
Sanırım ciddi bir iş çıkarmak istedi.
My husband is so serious, he just doesn't loves fine objects.
Kocam çok ciddi. o sadece uçan, güzel nesneleri seviyor.
The Archbishop of Sienna is still in a coma after a bullet in last week's attack struck his carotid artery. What is most serious is that though he still breathes normally through the windpipe, he is virtually brain-dead.
Sienna baş piskoposu geçen haftaki saldırıda aldığı kurşun yarası nedeniyle halen komada.
But... it will be too late if we wait until we know he's serious.
Ama biz bunu kavrayıncaya değin iş işten geçmiş olacak!
He is serious.
O, çok ciddi.
He is in serious trouble.
Başı ciddi dertte.
All this reporter can say is I hate to see what he could do if he was serious.
Bu muhabirin tek söyleyebileceği, eğer ciddiyse ne yapabileceğini görmekten nefret ediyorum.
I think Lee is really serious about her new boyfriend. He sounds really nice.
Sanırım Lee yeni erkek arkadaşı konusunda gerçekten ciddi.
I don't know, something real nice. Is he a serious collector?
Arkadaşınız kolleksiyoncu mu?
When the mother says that he goes he is serious.
Annem cidden gideceğini söylemişti.
When Teacher sent me, he didn't realize how serious the situation is.
Ustaya haber vermelisin!
Your aunt says he has blood in his urine. Do you realise how serious that is?
Yengen amcanın idrarında kan olduğunu söyledi.Bunun ne kadar ciddi olduğunun farkında mısın?
Blood in his urine is a serious thing but he says he's fine.
İdrarında kan olması ciddi bir durum. Ama o iyi olduğunu söylüyor.
And when he got serious?
Ve iş ciddileştiğinde?
All I know is he's headed for some serious trouble.
Tek bildiğim önemli sorunlara doğru gittiği.
The tone of Cmdr Riker's voice makes me suspect that he is not serious about finding T'Pel charming.
Komutan Riker'ın ses tonu, bende Büyükelçi T'Pel'i çekici bulması konusunda ciddi olmadığı şüphesi uyandırıyor.
The wound is deep, but not serious. He should come around by morning.
Yara, derin ama ciddi.O sabaha gelmelidir.
He broke some serious business rules.
Kimi önemli iş kurallarını çiğnedi.
While technically a stroke White House spokesman say that his condition is far from serious and he should be up and about some time soon.
Beyin kanamasına rağmen... Beyaz Saray sözcüsü başkanın durumunun kötü olmadığını... ve kısa zamanda ayağa kalkacağını söyledi.
He is good, kind and serious.
O iyi, kibar ve ciddi.
A fire is a serious threat to the ship. Where was he?
Yangın gemi için ciddi bir tehdittir.
The doctor said, he is very serious. Liquor has destroyed his liver.
Doktor, durumunun çok ciddi olduğunu söyledi.
I don't know his name, and I don't want to know his name, because he is serious.
Adını bilmiyorum ve adının ne olduğunu bilmek te istemiyorum. Çünkü adam cidddi.
is here 159
is he your boyfriend 48
is he 1761
is he gone 103
is he around 61
is he alive 166
is he dead 518
is he home 42
is he ok 129
is he okay 663
is he your boyfriend 48
is he 1761
is he gone 103
is he around 61
is he alive 166
is he dead 518
is he home 42
is he ok 129
is he okay 663
is he sick 52
is he breathing 52
is he in 100
is he there 104
is he here now 16
is he good 46
is he here 369
is he insane 17
is he in trouble 54
is he hurt 48
is he breathing 52
is he in 100
is he there 104
is he here now 16
is he good 46
is he here 369
is he insane 17
is he in trouble 54
is he hurt 48