Make a sound tradutor Turco
976 parallel translation
We get the picture and we don't make a sound.
Bir resim asalım ve hiç sesimizi çıkartmayalım.
Hide and don't make a sound!
Saklan ve sesini çıkartma. Sakın sesini çıkarma.
Don't make a sound.
Ama gürültü çıkarmayın.
Remember, don't make a sound.
Unutmayın : Gürültü çıkarmayın.
And if he comes I don't want you to move or make a sound unless anything happens.
Evet. Gelirse bir şey yapmanı veya ses çıkarmanı istemiyorum.
- Can you make a sound like an eagle?
- Kartal sesi çıkartabilir misiniz?
Don't make a sound.
Gürültü etmeyin.
Don't make a sound.
Hiç ses çıkarma.
Don't make a sound.
Sesini çıkarma.
I can move a finger and make a sound.
Parmağımı oynatabiliyorum, ve ses çıkartabiliyorum.
You won't make a sound or come back, no matter what you hear!
Ne duyarsan duy, hiç ses çıkarmayacaksın, geri de dönmeyeceksin!
If I make a sound, snow might all come tumbling down.
Bir ses çıkarsam, üzerime çığ düşebilir.
Don't make a sound.
Ses çıkarma.
She can't make a sound or hear a sound.
Ses çıkaramıyor veya ses duyamıyor.
- I shan't be able to make a sound.
- Sanırım bu sesle bağıramam.
Don't make a sound.
Gürültü yapmayın.
It'll burn trees and level forests and make a sound heard around the world.
Ağaçları yakıp, ormanları yerle bir eder ve Dünya'nın her tarafından duyulabilecek bir ses çıkartır.
Don't make a sound till I tell you to run.
Koş diyene kadar hiç ses çıkarmayın.
Don't make a sound.
Sessiz olun.
If you stir or make a sound,... you'll be torn to pieces.
Eğer hareket etmezsen ya da filikayı kullanmazsan, Parçalanacaksın.
I won't make a sound.
Ağlamayacağım.
Don't make a sound, hear me?
Ses çıkartma, anladın mı?
You are not to walk, talk, or make a sound of any kind.
Yürümek, konuşmak ya da herhangi bir ses çıkarmak yasaktır.
Your back won't make a sound.
Sırtın garip sesler çıkarmaz.
Watch carefully what Charlotte does, and don't make a sound.
Charlotte'un ne yaptığını izle. Ve çok sessiz ol.
If they're sound, we'll make a deal.
Beğenirsek anlaşırız.
Everything you say and do is so true and wonderful... and you make it sound so sacred and holy... when all the time it's just a gag with you.
Söylediğin ve yaptığın her şey o kadar doğru ve harika ki ve onca zaman senin için komik olanı öyle kutsal ve kutsi gösteriyorsun ki.
A lousy band can make the blues sound like a tango.
Blues mu? dandik bir grup blues'u tangoya çevirebilir.
You sound as if you're going to make a life's work out of it.
Hayatını bu işte ilerlemeye adayacakmış gibi konuşuyorsun.
Son, you make "Father" sound just like "son of a she-fox."
Evlat, "Beybaba" deyişin "bir dişi tilkinin oğlu" gibiydi.
You make him sound like a gadget for the kitchen.
O'ndan sanki mutfaktaki bir aletmiş gibi bahsediyorsun.
You make it sound like a total immersion.
Kendinizi çok kaptırmış gibi konuşuyorsunuz.
Does that make me sound like a madman?
Bu deli olduğumu mu gösteriyor?
I suppose that doesn't sound like much of a sacrifice to you, but to make a sort of reckless promise like that and to a God I made out of my own fear...
Sizin için pek fedakârca görünmeyebilir ama böyle pervasızca bir yemin etmek... ve bu yemini kendi korkularım sonucu oluşturduğum... bir Tanrı'ya etmek...
- You make it sound like a long walk.
- Çok uzun bir yolmuş gibi zannedilmesini sağladın.
You make it sound as though he had to buy me a husband.
Öyle bir görüntü veriyorsun ki, sanki bana bir koca satın almak zorunda kalmış
- You make it sound like a terrible bore.
- Sanki çok sıkıcı gibi geldi kulağıma.
You make it sound like a snap decision. It wasn't.
Bu senin bir anda verdiğin bir karar değildi.
- Make sail for Long Sound.
Long Sound'a doğru yelken açın.
- Make sail for Long Sound!
Long Sound'a doğru yelken açın!
You make it sound as though I had a choice.
Sanki bir seçeneğim varmış gibi konuşuyorsun.
You make me sound like a martyr. You could be.
- Beni şehit gibi göstermişsiniz.
It doesn't make a pretty sound.
Pek güzel bir ses çıkmıyor.
You make it sound as though I am happy to serve the Shogun
Shogun'a hizmet etmekten mutluymuşum gibi konuşuyorsun.
You needn't make him sound such a shirker, Stebbings.
Onu bu kadar kaytarıcı imiş gibi göstermen gerekmez Stebbings.
Well, I know it's a four-letter word, but you don't have to make it sound like a four-letter word.
Beş heceli bir kelime olduğunu biliyorum ama altı heceliymiş gibi söylüyorsun.
Well, I prayed for a companion, and I finally got one... and he can't even make a sound.
Evet... Bir dost için dua ediyordum. Ve sonunda bir tane buldum.
Fit the rhythm of the sound and vision to his brainwaves, it'll make for a much deeper response.
Sesin ve görüntünün ritmini beyin dalgalarına göre ayarlayın. Tepki süresini hızlandıracaktır.
It's hard to make a "B" sound.
"B" harfini söylemek çok zor.
You make him sound like Douglas Fairbanks.
Douglas Fairbanks'a benzetiyorsun.
You make it sound like a blooming game.
- Oyunmuş gibi konuşuyorsun.
make a wish 235
make a difference 25
make a statement 17
make a decision 55
make a hole 97
make a choice 23
make an appointment 40
make a fist 35
make an effort 64
make a plan 19
make a difference 25
make a statement 17
make a decision 55
make a hole 97
make a choice 23
make an appointment 40
make a fist 35
make an effort 64
make a plan 19
make a deal 19
make a move 41
make a left 38
make a right 30
make a note 26
make a list 22
sound 221
sounds 99
sounds good to me 192
sounds like a plan 147
make a move 41
make a left 38
make a right 30
make a note 26
make a list 22
sound 221
sounds 99
sounds good to me 192
sounds like a plan 147
sounds great 419
sounds dangerous 26
sounds good 1057
sounds delicious 46
sounds nice 93
sounds familiar 89
sounds like a good plan 16
sounds like fun 151
sounds lovely 31
sounds exciting 40
sounds dangerous 26
sounds good 1057
sounds delicious 46
sounds nice 93
sounds familiar 89
sounds like a good plan 16
sounds like fun 151
sounds lovely 31
sounds exciting 40