Not your father tradutor Turco
2,454 parallel translation
You're not your father, nor would I have it so.
Sürekli Tullius'un belirli saatlerde..... işini görmek için pazarda takıldığını söylüyorsun.
You're not your father.
Sen baban değilsin.
It's not your father that got shot, Sarge.
- Vurulan senin baban değil.
So what, now he's not your father?
Ne yani bu yüzden baban olmuyor mu yani?
I'm not your father.
Baban değilim.
I'm sorry but I'm not your father anymore.
Özür dilerim ama ben artık senin baban değilim.
Your father's not there!
Baban orada değil!
A most excellent pontiff, your father, is he not?
Babanız en mükemmel ruhani lider değil mi?
Not of your choice, Holy Father.
Sizin seçiminizle değil Kutsal Babamız.
Not to find common ground, but to bury your father.
Aramızdaki bağı güçlendiremedin ama babanı ölmeden mezara koydun.
I already do not stand it on your father!
Ben de eskiden babana kıl olurdum.
Do not tell your father.
Babana anlatma.
I don't mind if your father and brother do not wish to see me.
Baban ve kardeşin beni görmek istemiyorsanız umursamıyorum.
It depends upon whether your father wants to press charges or not.
Babanın seni suçlamak isteyip, istememesine göre değişir.
Swear on your father that you will not leave.
Gitmeyeceğine, babanın üzerine yemin et.
Do you not think that your father didn't already investigate these guys?
Babanın bu adamları çoktan araştırmadığını sanmıyorsun herhâlde?
But without hard evidence... hello... without hard evidence, we cannot... not go after Hiro or his brother, and I am sure your father was in the same position
Ama sağlam kanıtın olmaksızın... Sana diyorum! Sağlam kanıtın olmaksızın ne Hiro'nun ne de kardeşinin peşine düşebiliriz ve eminim 18 yıl önce baban da aynı durumdaydı.
I'm just- - you know, with all that we've talked about I just can't help thinking that not knowing who your biological father is must be a pretty dark place.
Ben sadece... Şimdi bunları konuştuktan sonra, düşünmeden edemiyorum insanın biyolojik babasının kim olduğunu bilmemesi çok kötü bir durum olmalı.
It's your father's place to tell you, not ours.
Bunu sana söyleyecek olan kişi baban, biz değil.
I can be challenged as your mentor or your teacher, even as your friend. But not as your father. We're clear on that?
Beni aklı hocan, öğretmenin hatta arkadaşın olarak görebilirsin ama baban olarak göremezsin.
Listen, I do not want help from your father, I get there damn it acidic.
Dinle, babanın yardımını istemiyorum. Burada açlıktan ölüyorum.
Even if your father was an accountant And not an illiterate tobacco farmer, She wouldn't have needed that much help.
Baban bir muhasebeci olsaydı ve cahil bir tütün çiftçisi olmasaydı o kadına o kadar yardım etmezdi bile.
Dude, if I let you go with me, you can't tell your mother, you can't tell your father, you better not tell your sister...
Dostum eğer benimle gelmene izin verirsem ne annene ne babana ne de kardeşine bundan bahsetmemelisin.
I know this is your father, but take care not to overstep your boundaries here.
O senin baban biliyorum. Ama sınırları aşamamalısın.
It's not you they hear, but still your father speaking.
Onların kulak verdikleri sen değilsin ama baban hâlâ konuşuyor.
Maybe we could not... talk about your father right now.
Şu an babandan bahsetmesek olur mu?
Vera, I won't say... your mother has not be educated as she should But you lack, baby, a father's words. The authority...
Véra, annenin sana karşı çok iyi olmadığını söylemiyorum ama baba, otorite gibi sözcüklerden uzak kaldın.
Therefore... Your son and your assistant do not share the same father, and they can, indeed, be together.
Bu yüzden oğlunuz ve asistanınız aynı babayı paylaşmıyorlar ve bu yüzen birlikte olmalarında hiçbir sakınca yok.
The stupid sayings I've already from your father can not stand.
- Babanın söylemlerini hiç sevmezdim
No, you're not gonna get to see your father because they don't want you to.
- Hayır. Babanızı göremeyeceksiniz. Çünkü görmenizi istemiyorlar.
Vivian, I'm sorry, but they're not gonna let you see your father.
Vivian, üzgünüm ama babanı görmene izin vermiyorlar.
If the Holy Father is so willing to disregard my daughter, then when your daughter is of age, will he not abuse her heart as well?
Kutsal Babamız, kızımı gözden çıkarmaya bu kadar hazırsa senin kızın bu yaşa gelince onu da böyle kırmayacak mı?
Your father's not in jail because of me.
Baban benim yüzümden hapiste değil.
Is the house my father bought you not to your liking?
Babamın sana aldığı konak yetmedi mi?
Your father found ways to love and care for us in this house, but I'm not sure as pope he can do the same.
Babanızın evdeyken bizi sevmeye ve önemsemeye vakti oluyordu ama papayken buna fırsat bulur mu bilmem.
Your father is not a sheikh in Dubai.
Baban Dubai'de bir şeyh değil.
Life did not turn out for your father the way he had planned.
Hayat babanın planladığı gibi ilerlemedi.
Just because your father is the mayor, does not mean you are exempt from punishment.
Babanın belediye başkanı olması seni dokunulmaz yapmaz.
I do not care what your father says.
Babanın dedikleri umurumda değil.
We are not moving into your father's house after we get married.
Evlendikten sonra babanın evine taşınmayacağız.
You're not afraid of him like we are, but you should be, after what he did to your father.
Bizim korktuğumuz gibi korkmuyorsun ondan ama korkmalısın babana yaptıklarından sonra.
And did he say this bastard kid pushed your father down the stairs or not?
Ve bu puşt oğlanının babanı merdivenlerden ittiğini söyledi mi, söylemedi mi?
And, no, do not tell your father.
Ve sakın babana bundan bahsetme.
Your father's not down there, little lord.
Baban orada değil küçük lord.
Not many fathers would make the sacrifices your father made to throw you this party.
Babanın bu partiyi vermek için yaptığı fedakârlıkları pek çok baba yapmazdı.
Do not call me "stupid" in front of your father on my head now.
Bana "şapşal" deyip durma babanın önünde. Adam benim patronum.
Which is why I'm not asking out your father.
O yüzden babana çıkma teklifi etmiyorum.
Your father must be busy, not now.
Babanın işleri vardır, şimdi olmaz.
- Yes? Your father does not believe in accidents.
- Ben inanmıyorum kazaya falan
Hey, it's not a crow, it's your father-in-law.
Hey, bu karga değil, üvey baban.
Are you not at all sorry for your father?
Babana biraz da olsa üzülmüyor musun?
not yours 613
not your business 22
not your husband 16
not your mother 22
not your fault 82
not your wife 16
not your 16
not your family 17
not your type 21
not your problem 27
not your business 22
not your husband 16
not your mother 22
not your fault 82
not your wife 16
not your 16
not your family 17
not your type 21
not your problem 27
not your concern 28
your father called 16
your father would be proud 16
your father is dead 32
your father 992
your father's dead 26
your father and i 34
your father's right 30
your father's 22
your father died 20
your father called 16
your father would be proud 16
your father is dead 32
your father 992
your father's dead 26
your father and i 34
your father's right 30
your father's 22
your father died 20