Not yours tradutor Turco
4,186 parallel translation
My end of day, not yours.
Benim gün sonumda, seninkinde değil.
I may be Jafar's prisoner, but I'm not yours.
Jafar'ın mahkumu olabilirim ama senin değil.
If there is, it is my problem, not yours, okay?
Eğer varsa da, bu benim sorunum tamam mı?
Especially not yours. "
Lütfen el ele tutuşma olsun.
Because this is my court, not yours.
Çünkü bu benim sarayım, senin değil?
It's not yours.
Yedirmem.
It's not yours.
O sizin değil.
Not yours, Jesus.
Seninki değil İsa.
I'm saying the kids are not yours to take.
Onları götürmeye hakkınız yok.
Not yours.
Senin değil.
It's my decision to make, not yours.
Bu kararı vermek bana düşer, sana değil.
Well, I was asking your husband's opinion, Mrs Pemberton, not yours.
Eşinizin fikrinini soruyordum Bayan Pemberton. Sizinkini değil.
This was the creature's doing, not yours.
Bu yaratığın işiydi, senin değil.
Just, not yours.
Senin annen değil.
He's not yours anymore.
O artık sana ait değil.
I know 43 guys who have died and you say it's my cause not yours?
Ölen 43 kişi tanıyorum ve sen, senin değil benim suçum mu olduğunu söylüyorsun?
That's not yours.
O senin değil.
Those are Erik's words, not yours.
- Bunlar Erik'in sözleri, senin değil.
Not mine. Not yours.
Ne benim ne de senin.
Her life is not yours to take.
Onun canını almak sizin üzerinize vazife değil.
But that's my problem not yours.
Ama bu benim sorunum, senin değil.
She's my daughter, not yours.
O benim kızım, senin değil.
- It's not yours yet, Dmitri.
- Henüz senin evin değil, Dmitri.
- That's not yours.
- O senin değil.
Definitely not one of yours?
- Seninkilerden biri olmadığı kesin, değil mi?
Oh, well, that's not my concern... Nor should it be yours.
Ah, peki, bu benim sorunum değil... ne de senin sorunun olmamalı.
But the reason you do not want me to take your photograph is the precise reason yours is the one I'm absolutely obliged to take.
Ama resminin çekilmesini istememe nedenin tamamıyla seni çekme zorunda olmamın nedeni.
She's my property now, not yours.
Kaç dokunuş çaldığın çok önemli değil.
Yours was not a perfect crime.
Sizin ki mükemmel bir cinayet değildi.
This is my fate, not yours.
Bu benim kaderim, sizin değil.
He's not a big fan of yours, obviously.
Seni pek sevdiği söylenemez.
Well, let me check yours, then. Absolutely not.
- O zaman ben seninkileri kontrol edeyim.
Drug trials like yours are expensive, are they not?
İlaç denemeleri pahalı oluyor, değil mi?
Believe me, I am not worried because the risk is all yours.
İnan bana hiç dert etmiyorum çünkü risk tamamen senin.
Because during this time he has become yours..,.. He does not think is important.
Çünkü sen sahip olamadığın zaman onun benim için hiçbir önemi yok.
Not sure about yours.
Ama seninkini bilemem.
It's not much, but, uh, it's yours.
Bu pek fazla değil ama sizin.
no girl wants a basket of your dirty underwear on the first date date and if they do, it's only because their knickers are even scuzzier than yours and you do not want to go down that spiral, my friend.
Hiçbir kadın ilk buluşmada kirli çamaşırlarını görmek istemez, eğer istiyorsa, tek nedeni kendi donunun seninkinden daha kirli olmasıdır, ve sen de oraya dalmayı hiç istemezsin, arkadaşım.
How can you refuse to fund my research or not invite me to participate in yours?
Araştırmama fon sağlamayıp iştirakınıza beni nasıl davet etmezsiniz?
This is about fairness and equality for all faiths, not just yours.
Her inanca adil ve eşit davranmakla ilgili, sadece seninkine değil.
Thank Christ it's not in yours - because if it was you'd fuck it up.
Tanrı'ya şükür ki sende değil, yoksa eline yüzüne bulaştırırdın.
What happens from this moment forwards is not my responsibility. It's yours.
Şu andan itibaren olacaklar benim değil sizin sorumluluğunuzda.
Mr. Miles. People with a talent as yours must reign in hell. Not serve in heaven.
Bay Milés sizin gibi yetenekli katiller cehennemde hüküm sürer cennette değil.
Well, when you have a little rosebud mouth like yours, and it starts to turn wrinkly like this, and your little boobs... which are not much to speak of, anyway... when they to start to fall like full, ripe plums from the tree,
Seninkiler gibi küçük gül dudakların kırışmaya başladığında, ve o küçük göğüslerin..
My family is not like yours.
Benim ailem seninkiler gibi değil.
And that is not a fantasy of yours?
Ve böyle fantezileriniz yok öyle mi?
Speaking of ghosts, you're not gonna go see that loser boyfriend of yours, what's-his-name, are you?
Hayaletlerden bahsetmişken, gidip o ezik erkek arkadaşını görmeyeceksin değil mi ismi-lazım-değili?
All I'm saying is that I don't think it's fair that my past is an issue and yours is not.
Demek istediğim benim geçmişimin sorun olması ama seninkinin olmaması pek adilce değil
You're not gonna treat my son the way you treat yours.
Oğluma sana davranıldığı gibi davranma.
There's not much in the kitty except a set of ivory-backed hairbrushes and my library of romantic poetry, but when the time comes, these will be yours, along with whatever we haven't already spent on whores and whiskey.
Bir set fil dişinden yapılma saç fırçalarım ve romantik şiir kitaplığım dışında pek bir şeyim yok lakin zamanı geldiğinde bunlar senin olacak. Fahişelere ve viskiye harcadıklarımızdan kalanların yanında tabii.
Oh, let's see, before this cigarette is reduced to ashes, if you're still not defeated, that goods is yours.
Göreceğiz, bu sigara kül olana kadar hala yenilmemişsen mallar senindir.
yourself 387
yours 1007
yours sincerely 37
yours too 49
yourself included 25
yours and mine 62
yours truly 54
yours or mine 22
yours is 24
not yet 7691
yours 1007
yours sincerely 37
yours too 49
yourself included 25
yours and mine 62
yours truly 54
yours or mine 22
yours is 24
not yet 7691
not you too 58
not you 2896
not you again 24
not your business 22
not your husband 16
not your mother 22
not yet anyway 42
not your fault 82
not your wife 16
not your 16
not you 2896
not you again 24
not your business 22
not your husband 16
not your mother 22
not yet anyway 42
not your fault 82
not your wife 16
not your 16