On the streets tradutor Turco
2,431 parallel translation
You look like you're living on the streets. What's going on?
Sokaklarda yaşıyora benziyorsun.
You are gonna be out on the streets!
Sonunda sokağı boylayacaksın.
Ameena made her own name on the streets.
Ameena kendi adini sokaklarda kabul ettirdi...
Well, what'll happen when you're on the streets, though, little brother, you'll run into a situation out there with your brother's associates, you mad at your mama, you mad at your brother,
Pekala, sokaklarda olanlar sanada kücük kardes Olayin oldugu yere gidersiniz kardesinin çetesinin oraya.. annene kizginsindir, kardesine kizginsindir dogru düsünemezsin, kafanda biraz dumanlidir. bam!
I have always disapproved of terrorism, so I can't but condemn the actions perpetrated deliriously on the streets, that one day could strike down someone dear to us.
Terörü hiçbir zaman onaylamadım... bu nedenle, sokaklarda çılgınca yapılan eylemleri tasvip edemem bir gün bu eylemler sevdiklerimize de zarar verebilir.
Levon here has got a rep on the streets.
Levon'un burada sokaklarda bir şöhreti var.
I was living on the streets and begging and eating pet food.
Sokaklarda yaşıyordum ve dileniyordum ve hayvan yemi yiyordum.
A lifetime banger, slinging drugs on the streets for years.
Hayatını bir kaçak olarak yaşamış, yıllarca sokaklarda uyuşturucu çekmiş birisi...
National emergency, army on the streets, helicopters, all that 28 Days Later shit.
Milli alarm durumu, sokaklarda askerler, helikopterler tıpkı 28 Gün Sonra filmi gibi.
They grew up on the streets together.
Sokaklarda birlikte büyümüşler.
Before this house, we were on the streets.
Bu evden önce, sokaklarda yaşıyorduk.
Life on the streets was no picnic.
Sokaklarda yaşamak piknik yapmaya benzemiyordu.
Is that a word they use on the streets?
Sokaklarda bu kelimeyi mi kullanıyorlar?
I lived on the streets until I was old enough to lie my way into joining the army.
Sokaklarda yaşadım. Orduya girene kadar kendi yalanlarımla yeteri kadar büyüdüm.
If it weren't for him, we'd be on the streets.
Eğer o olmasaydı, şu anda sokaklarda olurduk.
You were nothing, just a fucking drug addict living on the streets.
Sokaklarda yaşayan uyuşturucu bağımlısından başka bir şey değildin.
A light shone down Now there's a beauty being showered on the streets
Bir ışık ışıldıyordu, şimdi sokaklarda güzellik yağmuru var.
From the way he looks, he was on the streets for some time.
Görünüşünden anlaşılacağı üzere sokaklarda yatıp kalmış.
How did you come up on the streets?
Nasıl oldu da sokaklara düştün?
You will not just to drink on the streets of this quality.
Sokaklarda böyle kaliteli içkiyi bulamazsın.
Go there and crash whenever you're out on the streets.
Ne zaman istersek kalabileceğiz.
There's this guy on the streets - -
Sokaklarda bir adam var,...
So Harley stages his own death, brutally murders his competition, and then starts a whisper campaign on the streets about the new dark prince of heroin...
Yani Harley, kendi ölümü için bir tezgah yaptı. Rakiplerini vahşice öldürdü. Sonra da eroinin yeni kara prensiyle ilgili fısıltıyı sokağa yaydı.
# The word's on the streets and it's on the news #
* Sokakta konuşuluyordu ve şimdi haberlerde *
If fathers did what they're supposed to half of the junk that we face on the streets wouldn't exist.
Eğer babalar yapmaları gerekeni yapsalar caddelerde karşılaştığımız döküntülerin yarısı olmaz.
He's an orphan who grew up on the streets of Mumbai and within a few short years built an empire in tech support and call centres.
Bombay sokaklarında büyümüş yetim. Sadece birkaç yıl içinde teknik destek ve çağrı merkezleri imparatorluğu kurmuş.
All the kids were on the streets.
Bütün çocuklar caddedeydi.
You play on the streets?
- Sokaklarda çaldınız mı?
A young black man shot and killed on the streets, and those left behind in their community are angry that even in a brand new year...
Genç bir siyahi adam sokakta silahla öldürüldü. Mahalle halkı öfkeli. Yeni yıla daha yeni girilmişken...
There's people on the streets.
Dışarısı kalabalık.
After all those years living in box cars and on the streets, I thought I might start up my own business.
O kadar yıl yük vagonlarında ve sokaklarda yaşadıktan sonra kendime bir iş edinmeliyim, dedim.
I hate to tell you this, but if you grow up here you're more likely to wind up selling your bodies on the streets or shooting dope from dirty needles in a bus stop.
Bunu size söylemekten nefret ediyorum ama eğer burada büyürseniz vücudunuzu pazarlamak için sokaklarda dolaşacaksınız ya da otobüs duraklarında pis iğnelerle uyuşturucu alacaksınız.
And sometimes on the streets, a broom just ain't gonna fucking cut it.
Ve bazen sokakları temizlemek için sadece bir süpürge yetmiyor.
They all know someone like me is more dangerous on the witness stand than on the streets. Right? You gave them only one option.
Şahit olan bir çok kişi var ama çoğu konuşmak istemiyor
It's the most powerful gun on the streets, and it is a cap gun compared to what we're selling.
Sokaklardaki en kuvvetli tabanca. Sattıklarımızın yanında oyuncak gibi kalır.
How much an M60 going for on the streets right now, Rick?
Bu aralar M60 piyasada kaça gidiyor, Rick?
How did those little bottles end up on the streets?
Küçük şişeler nasıl oldu da sokağa düştü?
But I need to know - - can I keep you on the streets, or do I take away your gun and refer you to B.S.S.?
Ama şunu bilmeliyim. Seni sokaklarda tutabilir miyim, yoksa silahını alıp psikolojik danışmaya mı göndermeliyim?
I'm okay on the streets, sir.
Sokakları tercih ederim efendim.
No way Sergeant Miller is gonna let you out on the streets looking like that, even though you are just a guest.
Çavuş Miller sokaklarda böyle gezmene izin vermez, sadece misafir olsan bile.
Yeah, well, I'm out on the streets.
Ama ben sokaklardayım.
Violence on the streets is up since you put Cordova away.
Cordova'yı hapse attığından beri sokaklarda zorbalık arttı.
Walk around on the streets.
Sokaklarda dolaşırlardı.
When I became Chicago's Superintendent of Police, I vowed to fight not just crime on the streets, but crime in city hall.
Şikago'nun baş komiseri olduğumda sadece sokaktaki suçlarla değil belediyedeki suçlarla da mücadele etmeye yemin ettim.
You wouldn't want to be on the streets without me.
Bensiz sokakta olmayı istemezsin.
I don't wanna be the one just living lifestyle on these streets, struggling and, you know, gotta keep harming, doing wrong and all this other nonsense.
Sokaklarda sürtüp, mücadele eden insanlara zarar veren ve yanlis isler yapan tiplerden biri olmak istemiyorum..
For either thou must, as a foreign recreant, be led with manacles through our streets, or else, triumphantly, tread on thy country's ruin, and bear the palm for having bravely shed thy wife and children's blood.
Çünkü ya sen vatana ihanet etmiş biri olarak zincire vurulup sokaklarda dolaştırılacaksın ya da karının ve çocuklarının kanını kahramanca akıttığın için palmiye yaprağını taşıyarak zaferle ülkenin yıkıntıları üzerinde yürüyeceksin.
I know, but sometimes on some streets evens are on the opposite side.
- Bazen sokağın ters tarafında da olabiliyorlar.
We need to focus on electricity and cleaning up the streets
Elektrik ve sokakların temizliği üzerinde yoğunlaşmalıyız.
And how long do you think he'll survive on the city's mean streets?
Ayrıca şehrin sokaklarında ne kadar hayatta kalacağını düşünüyorsun?
A suspect on the run from police who were involved in a high-speed chase on the slippery streets of the capital.
Polisten alınan bilgiler hala kaçmakta olduğu yönünde. Böylece başkent sokaklarında pek de rastlanmayan hızlı bir kovalamacaya neden oldu.
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the floor 300
on the 426
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the floor 300
on the 426
on the roof 79
on the way home 32
on the ground 440
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the house 231
on the internet 51
on the dot 66
on the record 70
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the house 231
on the internet 51
on the dot 66
on the record 70
on the surface 75
on the one hand 116
on the side 64
on the street 102
on there 23
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61
on the one hand 116
on the side 64
on the street 102
on there 23
on the sidewalk 17
on the inside 58
on their own 19
on their way 28
on the back 61