English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ P ] / Perhaps we could

Perhaps we could tradutor Turco

648 parallel translation
- Perhaps we could both go the same way.
- Belki ikimiz aynı yöne gidebiliriz.
Perhaps we could exchange secrets.
Belki bir takım sırlar paylaşabiliriz.
Perhaps we could persuade him to go, Would you like that?
Belki biz onu ikna edebiliriz, ister miydin bunu?
Perhaps we could drop you somewhere.
Sizi evinize bırakabiliriz.
Perhaps we could follow it together?
Belki bu gece gök kuşağını birlikte takip edebiliriz.
Why not? Perhaps we could borrow some.
- Belki ödünç falan alabiliriz.
Now, gentlemen, perhaps we could sit down with Mr. Tarzan and talk it over.
Şimdi beyler, belki de Tarzan'la bu konuyu konuşabiliriz.
So perhaps we could have a few words.
Böylece belki biraz konuşabiliriz.
Perhaps we could write to one of those who went to America or to Australia, to see if they could find him some work.
Şu, Amerika'ya ya da Avustralya'ya gitmiş olanlardan birine mektup yazsak, bakarsın ona oralarda bir iş bulunur.
Perhaps we could take care of both possibilities with a wide deployment.
muhtemelen geniş bir şekilde yayılararak iki seçeneğide kontrol edebiliriz.
I know everybody's in a terrible rush this morning but I thought perhaps we could have a few words together.
Bu sabah herkesin acelesi olduğunu biliyorum ama belki de bir iki kelime konuşabiliriz diye düşünmüştüm.
Perhaps we could work on the menu together.
Belki de menü üzerinde birlikte çalışabiliriz.
Perhaps we could tip it and bring it back a bit like that.
Şöyle kaldırıp biraz daha yukarı takabiliriz.
Perhaps we could have dinner together, you know and... 9 : 30.
Belki birlikte yemek yeriz ve... 9.30.
Or perhaps we could debate certain aspects of journalism.
Ya da gazeteciliğin bazı yönleri hakkında tartışabiliriz.
Perhaps we could have a word privately.
Belki özel olarak konuşabiliriz.
Perhaps we could step over here.
Belki de şu tarafa geçmeliyiz.
You run along. Perhaps we could do this another day.
Belki başka bir gün tekrar konuşabiliriz.
Well, if it's all the same to you, sir, perhaps we could be making our way home now, huh?
Sizin için de fark etmezse efendim belki eve doğru gidebiliriz, ha?
Perhaps we could sell him a pound at a time.
Ağırlığınca altın isteyeceğiz.
You did that that perhaps we could have a little talk in here.
Bir şeyler yapmaya çalışıyordum.
Perhaps we could feed His Eminence milk from a wet nurse, as was done for His Catholic Majesty?
Belki de Papa Hazretlerine yapıldığı gibi Kardinali bir süt anneden besleyebilirdik.
Perhaps we could talk it over when you're not so busy.
Belki de işiniz yokken konuşabiliriz.
If you come perhaps we could both steal a boat, hmm?
Belki gelirsen, tekne falan da çalarız, ha?
- But perhaps we could...
- Ama belki de...
Then perhaps we could settle it this way.
O zaman belki de bize bu şekilde bu yardımcı olursun.
Since we've been thrown together like this, perhaps we could travel as a pair.
Madem ki böyle bir araya geldik, belki de beraberce yolculuk yapabiliriz.
Perhaps we could take the Plot without fighting.
Belki de Saha'yı dövüşmeden ele geçirebiliriz.
Perhaps we could say that what characterizes the process of the student movement comes from the nature of the universities in other words, the fight for great ideals, which conform to a narrow, specific prospect for the students
Belki de, öğrenci hareketini karakterize eden şeyin üniversitelerin doğasından geldiğini söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle, büyük idealler için mücadeleden gelir.
Well, perhaps we could delay.
Belki erteleyebiliriz.
Could we perhaps have a little light?
Işıkları açabilir miyiz acaba?
Perhaps if we could speak to your grandfather about it...
Belki bu konuda büyükbabanızla konuşursak...
We thought perhaps you could tell us what Mary and Carmel were really like.
Belki, Mary ile Carmel'in gerçekte nasıl kişiler olduklarını anlatabileceğinizi düşündük.
Perhaps if he would just demonstrate his technique, we could improve it.
Sanırım, bu bey bize tekniğini göstermek istiyor. - Biz de bunu geliştirebiliriz.
Perhaps if we could...
Acaba...
Perhaps they'd cooperate, sir, if we could explain more about our antimissile program.
Anti füze programımızı onlara biraz açıklayabilirseniz daha anlayışlı olacaklardır.
Perhaps if you were not French and I was not German, but we were just simply Europeans, we could...
Belki de siz bir Fransız bende alman olmasam, basitçe avrupalı olsak,
We might get the pool cleaned out, and then perhaps you could swim.
Havuzu temizletebiliriz ve belki yiizebilirsin.
We could have dinner afterwards, perhaps?
Ve... belki sonra akşam yemeği de yiyebiliriz?
But we could leave this place perhaps.
Belki buradan gidebiliriz.
I know it's too late to make amends, but perhaps together we could find some sort of an answer.
Yaşattıklarımı telafi için çok geç olduğunu biliyorum ama beraber olursak bir çözüm yolu bulabiliriz.
There's a wonderful little diner round the corner from where I live and after dinner we could, uh, well perhaps...
Oturduğum yerde, köşede çok iyi ufak bir lokanta var akşam yemeğinden sonra, şey yapabiliriz belki...
Perhaps tomorrow, later in the day, we could talk.
Belki yarın konuşabiliriz.
We were trying to find a certain house here in town... and we thought perhaps you could help us.
Bu kasabada bilinen bir evi arıyoruz ve sanırım bize yardımcı olabilirsiniz.
Perhaps... we... cou... could both... make... an extra effort.
Belki de biz ikimiz birlikte ekstra çaba harcayabiliriz.
Perhaps if you talked to him we could change places
Belki de konuşursan yerlerimizi değiştirebiliriz
Perhaps if we gave away free tickets to the youth organisation annual sacrifice, all this could be avoided.
Belkide gençlik organizasyonlarında yıllık kurban için bedava bilet verseydik bütün bunlardan kaçınabilirdik.
- Well, then, we, perhaps, could have a game.
- Güzel, o zaman, belki bir oyun yapabiliriz.
Perhaps if you'd be kind enough to tell us what your problem is then we could all have a go at discussing it or something. I can't.
- Eğer problemi bize anlatmak nezaketinde bulunursanız, biz de o konuyu tartışabiliriz.
I'm sorry if we appear a little dense - perhaps you could explain.
Kalın kafalı görünmek istemem ama açıklar mısın lütfen?
That's why I thought we could, perhaps in Zurich, take some time and...
Bu nedenle Zürih'e gidelim diye düşündüm, orada ilişkimize biraz zaman tanıyalım...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]