English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ R ] / Real ones

Real ones tradutor Turco

443 parallel translation
The real ones are in the safe in Shanghai.
Gerçekleri Şanghay'da bir kasanın içinde.
Did you get the real ones planted?
Gerçek yerliyi yolda bıraktınız mı?
I keep the real ones in a vault.
Gerçeklerini bir mahzende saklıyorum.
Three coffees - real ones.
Üç kahve, gerçek kahve olsun.
Here are the real ones.
İşte gerçekleri.
Yeah, you put the real ones in your sleeve.
Evet, sahte zarlardı kupanın içindekiler.
Well, I did tell them not to send us real ones.
Bize gerçeklerini yollamayın dedim.
- I meant real ones.
- Bunlar gerçek.
- But you gave Palmer the real ones?
- Ama Palmer'a hakikilerini vermiştin.
- Real ones?
- Gerçek olanlar mı?
Fake, real ones don't exist.
Hayır, sahte olanlar. Çünkü gerçekte hayalet yoktur.
But when the play is over, the pretend faces vanish, and the real ones return. "
Üçüncü oyuncu zengin adamı oynar ama er ya da geç oyun biter. Sahte yüzler kaybolur, gerçek olanlar geri döner. "
"The pretend faces vanish, and the real ones return!"
- Neden bahsediyorsun sen, seni serseri! - "Sahte yüzler kaybolur gerçek olanlar geri döner!"
He and his gang were switching fake pieces of art... ... for the real ones in the museum.
O ve arkadaşları sanat parçalarını müzedekilerle değiştiriyorlardı!
? His enemies, the real ones, were three. three real friends...
Düşmanları, gerçek düşmanları üç kişiydi.
I also know how to take care of beasts... the real ones...
... ve ayrıca hayvanların bakımından da anlıyorum. .... yani kulübe mesela.
- Wait till you get the real ones back.
Gerçeklerini alana kadar bekleyeceğiz.
His banknote drawings are so good they lookjust like real ones.
Bir para basar, inan gerçeğinden ayırt edemezsin.
Louis XIV, XV, XVI and all the others and today we haven't got any real ones.
Louis XlV, XV, XVl stilleri ve diğerleri ve bugün gerçek bir şeyler yok.
Not potential murderers, real ones.
Potansiyel katil değil, gerçek katiller.
Because the fakes are as good as the real ones... and there's a market, and there's a demand.
Çünkü sahteleri de orjinalleri kadar iyi... ve alıcısı var, talep var.
These are the real ones.
Onlar gerçek.
Good grief, the real ones we brought up 10 years ago.
Tanrıya şükür ki gerçekleri 10 yıl önce oradan almıştık.
An accordion, one of those real ones with 85 keys, made of mother-of-pearl.
Bir akordiyon, hem de en iyisinden 85 tuşlu, sedeften yapılmış.
Not sham skulls now but real ones.
Şimdi görünen sahte kafatası değil her biri gerçek.
The real ones just die.
Sadece gerçek olanları solar.
The real ones are here.
Gerçekleri bende.
The frozens are much cheaper than the real ones.
Dondurulmuşları gerçeklerinden daha da ucuz oluyor.
I could never bear to watch the real ones die.
Gerçek çiçeklerin ölmesini seyretmeye dayanamıyorum.
Not the kind you hear in movies, but real ones.
Filmlerdeki gibi değil, gerçek gibi.
The real ones want their lives fiction... and the fictional ones want their lives real.
Gerçek insanlar hayali yaşam, hayali olanlar da gerçek yaşam istiyor.
My mommy always said there were no monsters, no real ones.
Annem her zaman bana canavarların gerçek olmadığını söyledi.
Real heavy ones, too.
Hem de oldukça ağır.
I want a fire engine like the big ones, only smaller. It has a real hose that squirts real water.
Bir itfaiye arabası, tıpkı büyükleri gibi, yanlız daha küçük... gerçek hortumu olan ve gerçek su fışkırtan.
- The real tough ones would laugh at Earp.
- Gerçekten sert olanlar Earp'e güler.
The real bad ones are losers. You can't change them anyway.
Gerçekten kötü olanları değiştiremezsin.
It's occurred to me that the real sicknesses, the most important ones... are seldom physical.
Bana göre gerçek hastalık, insanların değerlerini yitirmesidir.
Big ones. Real big ones.
Büyükler, gerçekten büyükler.
This is a real car, not like the French ones.
Gerçek bir araba, Fransız malı değil.
I don't have any real straight ones, but he is special.
Tamam eşcinsel olmayan pek müşterim yoktur ama bu adam farklı.
Real guns, sir. Not toy ones, sir.
Gerçek silahlar komutanım.
To hide the real jewels inside the fake ones!
Gerçek mücevherleri sahte olanların içinde gizlemek!
Your real worries deliver me from my imaginary ones.
Senin gerçek sıkıntıların, beni farazi endişelerimden uzaklaştırıyor.
They got ate by the real big ones.
Büyük olanlar tarafından yendiler.
The real ones.
- Gerçek olanı.
Well, little ones, little brothers, we're off to a real good start!
Evet küçük dostlarım, çok iyi bir başlangıç yaptık!
Good. I got some real tough ones for you this time.
Sor bakalım. Güzel. Bu sefer sana çok zor sorularım var.
He wanted you up there to cook for the real guests the ones he did care about.
Tabii ki işi alıyoruz. O zaman daha fazla konuşmalıyız. Bu akşam saat 8'de radyo binasına gelin.
The authors of the film didn't aim to make a historical reconstruction, let alone impose as "the truth" their version of the doings, but by mixing real events with fictitious ones, creating a fresco against violence and submission,
Filmin yazarları tarihi yeniden yazmayı, kendi gerçeklerini empoze etmeyi amaçlamamıştır ; ama hayali olanla gerçek olanları harmanlayarak, şiddet ve zorbalığa karşı birlik yaratmak umuduyla bu filmi çekmiştir.
Of course, the real danger down there is the sharks, though, the big ones, you know, like Jaws?
Ama gerçek tehlike köpek balıkları,'Jaws'gibi büyük olanları.
The real sad ones.
Daima üzgün.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]