English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ R ] / Ré

tradutor Turco

1,745,356 parallel translation
That's not accurate, what you're saying.
Hayır. Bu dedikleriniz doğru değil.
- We're done here.
- Burada kesiyoruz.
We're looking for 11 / 19 / 15.
11 / 19 / 15'i arıyoruz.
Please tell me you're here to get him out.
Lütfen onu buradan çıkarmaya geldiğini söyle.
You're a smart girl, Janet.
Sen zeki bir kızsın, Janet.
I have no idea what you're talking about.
Neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok.
You're bluffing.
Blöf yapıyorsun.
How do I know you're gonna hold up your end?
Sonuna kadar tutacağınızı nereden bileceğim?
You're investigating the FBI's relationship with Raymond reddington, here?
FBI'ın Raymond Reddington'la olan ilişkisini mi araştırıyorsun, burada?
The testimony you're taking touches on highly sensitive matters that go way beyond what anyone in this room should be hearing, including the two of you. Is that so?
Aldığınız ifadeler, ikiniz de dahil, bu odadaki herkesin duyması gereken şeylerin ötesine geçen çok hassas konulara değiniyor.
Hitchin did it, we're in the clear.
Hitchin yaptı, artık temiziz.
We're in the clear.
Artık temiziz.
We're at the end now and I'm... Lost.
Artık bitti ve ben kayboldum.
You're scaring me.
Beni korkutuyorsun.
We're rolling out.
- Devam ediyoruz.
We're closer.
Yakınız.
You're so focused on destroying me you're willing to hurt one of the few people you've ever loved.
Beni parçalamaya o kadar odaklanmıştın ki sevdiğin birkaç insandan bazılarına zarar vermeye hazır haldeydin.
You're right.
Haklısın.
All communications go through the bureau command which we're establishing on the east end of the bridge.
Bütün iletişimler, köprünün doğu ucunda kurduğumuz büro komisyonundan geçiyor.
You're not hurt? Yeah, I'm fine.
Yaralanmadın değil mi?
We both know why you're here. To finish what you couldn't months ago. To put a bullet in my head.
İkimizde neden burada olduğunu biliyoruz aylar önce yapamadığın şeyi bitirmek için kafama bir kurşun sıkmak.
I hope you get the answer you're looking for.
Umarım aradığın cevabı alırsın.
Come into my life, give up everything, go broke trying to protect me and not... Tell me you're my father?
Hayatıma gir, her şeyi bırak beni korumaya çalışırken iflas et ve bana babam olduğunu söyleme.
I think you're right.
Sanırım haklısın.
BUT IT'S WEIRD THAT WE'RE HERE, TALKING AS USUAL,
AMA BURADA HER ZAMANKİ GİBİ KONUŞMAMIZ TUHAF
In a way, you feel as if you were in a different country, you feel like you're learning a new language when you learn certain things that are sometimes presented to you as challenges.
Bir anlamda farklı bir ülkede gibi hissedersiniz. Bazı şeyleri öğrenirken yeni bir dil öğreniyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Bunlar bazen karşınıza zorluklar olarak çıkar.
You're a woman and that's it?
Kadınsınız ve bu kadar mı?
WHILE YOU'RE ALIVE, THERE'S DIRTY DISHES.
HAYATTAYKEN KİRLİ BULAŞIKLAR OLACAK.
You're welcome, dad.
Rica ederim baba.
"So, you're really up for it?"
"Buna gerçekten var mısın?"
They're all over the place.
Her yerden çatlıyorlar.
- Establishing that "we're women".
- "Biz kadınız." diye bir tespit yapmakta.
Sometimes I think we're going in circles.
Bazen yerimizde saydığımızı düşünüyorum.
YOU'RE HOME?
EVDE MİSİN?
WE'RE WAITING FOR YOU TO PLAY!
OYNAMAK İÇİN SENİ BEKLİYORUZ!
And sometimes you see yourself inside of it and you don't know who you're with very well.
Bazen kendinizi içinde sayıyorsunuz ve kimle olduğunuzu tam olarak bilmiyorsunuz.
You're Mr. Duncan.
bay duncan sensin.
But I got to admit, you're a bit of a disappointment.
itiraf etmeliyimki tam bir hayal kırıklığısın.
You're here for one reason :
bir sebebten buradasın :
I don't know what you're talking about.
Neden basettiğini bilmiyorum.
So you're gonna promise me you're not gonna tell anybody.
Yani bana kimseye söylemeyeceğine dair, söz vermen gerek.
You're telling me there's a thing in your head, this can change you and force you to do terrible things?
hayır, bana kafanda birşey olduğunu ve.. seni değiştirip, kötü şeyler yapmaya zorladığını söylüyorsun.
What you're really capable of.
neler yapabileceğini.
They let me know you're lying.
bana yalan söyleyip söylemediğini biliyorum.
We're the world's final defense against the hybrid threat, keeping track of any and all hybrid activity across the globe.
Biz melez tehdidine karşı son savunmayız. dünya çapında tüm melez aktivitelerinin.. izini sürüyoruz.
You're not what I pictured from how you're described in Ms. Campbell's novel.
bayan campbellin romanında tasvir ettiği kadarıyla.. düşündüğüm gibi görünmüyorsunuz.
Wow. You're not a half-bad scientist. Well, thanks, Dad.
sende pek fena bilim insanı değilsin teşekkürler baba.
- So, you're thinking EMP.
- yani EMP yapacaksın.
Ah, yeah, now we're talking.
evet. şimdi iş konuşmaya başladık
You're lying to me. I do not know.
yalan söylüyorsun bil mi yo rum.
Max, you're gonna have to wait a little longer to get home to Helsinki.
Max, helsinkiye evine dönmek için.. biraz daha beklemek zorundasın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]