Same tradutor Turco
131,375 parallel translation
Okay, I never thought I'd use "Hookstraten" and "friend" in the same sentence.
"Hookstraten" ve "dost" sözcükleri bir araya gelemez sanırdım.
This is about doing what's right, and I just hope that 51 Senators can feel the same way.
Burada mesele, doğru olanı yapmak. Umarım 51 senatör de böyle hisseder.
We're doing the same at Camp David, along with increased perimeter security.
Camp David'de de aynı tedbirleri alıp çevre güvenliğini artıracağız.
Yeah, but... But it's not the same as letting her tell her side to the story.
Ama olayı kendi ağzından anlatmasıyla aynı şey değil bu.
Hey, you could at least give her the same platform you gave to Bowman.
En azından Bowman'a sağladığın imkânı ona da verebilirsin.
Well, now you will have that same option.
Artık sen de aynı fırsata sahipsin.
- Same deal. - Mm.
Yine aynı şey.
Seating nine justices to the High Court at the same time.
Yüce Divan'a tek seferde dokuz yargıç atamak.
You know we'd get along a whole lot better if you just accept the fact that we're on the same side.
Aynı tarafta olduğumuzu görsen çok daha iyi anlaşabiliriz.
Oh, now we're on the same side?
Şimdi aynı tarafta mı olduk?
" All democracies from ancient Athens to the Roman Republic to the city-states of the Renaissance end. And they end the same way...
" Antik Atina'dan Roma Cumhuriyeti'ne, Rönesans'ın şehir devletlerine tüm demokrasiler hep aynı şekilde son bulmuştur.
The same friend who sent you that link about Hannah Wells and Speaker Hookstraten.
Hannah Wells ve Hookstraten hakkındaki bağlantıyı sana gönderen dost.
Same here, Mr. President.
- Bilmukabele efendim.
Yeah, well, did you know that complaining about the meals on Air Force One is the same thing as telling people you went to school outside of Boston?
Peki sen o uçaktaki yemeklerden şikâyet etmenin Boston'da okumadığını vurgulamaya benzediğini biliyor muydun?
We need to play this the same way that we did MacLeish.
MacLeish'teki gibi yaklaşmalıyız.
Now, working under the assumption that our traitor was responsible for that hack, as well, I've been keeping an eye out for that same code in case it was used again.
Hainimizin bu siber saldırının da sorumlusu olduğunu varsayarak kodunu takibe almıştım, tekrar kullanılırsa diye.
Same here, sir.
- Ben de efendim.
They've arrested over 200 people, seizing firearms, bomb-making materials, including explosives... the same kind that were used at the Capitol bombing.
200'ün üzerinde tutuklama yaptık. Birçok silah, bomba malzemesi ve patlayıcıya el koyduk. Meclis saldırısında kullanılan türden.
This is gonna be the first time since the attack that the entire government will be under the same roof.
Saldırıdan bu yana ilk kez tüm hükûmet aynı çatı altında olacak.
And I do not need you to tell me that you feel the same way, too, because I can see it in your eyes and hear it in your hearts.
Sizin de böyle hissettiğinizi bana söylemenize gerek bile yok çünkü onu gözlerinizde görüyor, kalp atışlarınızda duyuyorum.
Did you have that same memory again?
Yine aynı anıyı mı hatırlatın?
Long story short, the same people wired $ 250,000 to a woman in Baychester last week.
Uzun hikaye kısaca, geçen hafta Baychester'da bir kadına 250,000 dolar bağlayan kişilerle aynı kişiler.
One of them used an alias, and his last visit was on the same day the hospital told Arlene her brother died.
Bir tanesi takma ad kullanmış, Ve son ziyareti Arlene'e ağabeyinin öldüğünün söylendiği günle aynı gün.
Unlike a normal brain, Roman's reacted the same to both... neutrally.
Normal bir beyinden farklı olarak, Roman iki türe de aynı tepki verdi doğal bir biçimde.
I haven't quite been the same since.
O zamandan beri farklıyım.
Same way that I treated you when I found out who you were.
Tıpkı senin kim olduğunu öğrendiğimde yaptığım gibi.
The same way you played Jeffrey Kantor.
Aynı Jeffrey Kantor'u kandırdığın gibi.
It's the same one I get.
Bana yaptığının aynısı.
We've got the same thing at our door. Same here.
Aynı şey bu kapıda da var.
We... we're, um... we're actually in the same complex, but we're not on civil terms right now.
Biz... biz... Aslında aynı binada kalıyoruz ama şuanda konuşmuyoruz.
- Every mother going into a C-section wants to know the same thing,
- C Bölümüne giden her anne aynı şeyi bilmek ister,
Will it hurt? " The answer is always the same.
Acır mı? " Cevap her zaman aynıdır.
Same thing.
Aynı şey.
An old man between the ages of 70 and 100 had been processed the same day she was.
An old man between the ages of 70 and 100 had been processed... onunla aynı gün işlendi.
The same position I was in 30 minutes ago.
30 dakika önce olduğum pozisyon.
- Oh, she'll have the same.
- Ona da aynısından.
The same day I asked Father Williams for a miracle, he was literally left at our doorstep.
Aynı gün, Peder Williams'dan bir mucize istemiştim, bildiğin, kapının önüne bırakılmıştı öylece.
Just sometimes it happens early on, first fight... sometimes it happens ten years in, when you've had the same fight about taking out the trash every night for a week.
Bazen ilk kavga gibi erkenden oluyor.. Just sometimes it happens early on, first fight..... bazen 10 yıl sonra..... neden çöpü hergün ben çıkarıyorum.. .. tartışmasında.
It's hard to believe we're even the same species.
Aynı türden olduğumuza inanmak gerçekten güç.
But deep down... they're the same.
ama derinde... hiç bir şey değişmemiştir.
Ah, I just winked and I waved at the same time.
Ah, göz kırpıp bir de el salladım aynı anda hem de.
Because I give money to the same charity every year, you know?
Boşuna onlara o kadar para ödemiyorum değil mi?
You know things haven't been the same since he found out, he just... he tolerates me.
Her şeyi öğrendiğinden beri, hiç bir şey eskisi gibi değil beni sadece... tolere ediyor.
Still the same.
Hala aynı.
But I do find it convenient that this alcoholism of yours has suddenly rematerialized at the exact same moment that I finally have something happening for myself.
Ne hikmetse senin bu alkolik olma sevdanın, tam da ben kendim için bir şeyler yapmaya... başladığım anda ortaya çıkması ne garip.
I love that you are still the same woman who, all those years ago, ran out of a blind date because she simply had to sing.
Seneler önce, görücü usulü ayarlanan buluşmadan, sırf şarkı söylemek için kaçıp gitmeni seviyorum.
Well, he believes he's mentally ill, but at the same time part of him knows that the power is real.
Deli olduğuna inanıyor ama bir yanı da tüm bu gücün gerçek olduğunu biliyor.
Not that eating pork is on the same level of scrutiny as being gay, but you know what I'm saying.
Domuz eti yemek eş cinsellikle aynı kefeye koyulmaz ama anladınız. - Evet.
I got here the same way you did... by surviving.
Ben de sizinle aynı yoldan geldim.
I mean, it looks the same?
Aynı görünüyor.
Not exactly the same.
Hiç benzemiyordu.
sameen 56
same shit 36
same here 431
sameer 18
same place 91
same to you 169
same old shit 20
same for me 44
same as usual 40
same as me 59
same shit 36
same here 431
sameer 18
same place 91
same to you 169
same old shit 20
same for me 44
same as usual 40
same as me 59
same age 24
same old 229
same as before 48
same as yesterday 19
same as you 248
same goes for you 33
same question 21
same again 100
same as last time 25
same time next week 44
same old 229
same as before 48
same as yesterday 19
same as you 248
same goes for you 33
same question 21
same again 100
same as last time 25
same time next week 44
same as yours 16
same day 35
same time tomorrow 50
same for you 17
same as always 89
same mo 17
same m 73
same as it ever was 19
same as us 18
same guy 59
same day 35
same time tomorrow 50
same for you 17
same as always 89
same mo 17
same m 73
same as it ever was 19
same as us 18
same guy 59