So that's it then tradutor Turco
752 parallel translation
That scene was added, and I think that scene is so important to understand Allison's mind-set moving forward, because you see her as this, you know, this sort of sweet, naive girl, and then something massive happens. And then it's, you know...
Bu sahnenin önemli olacağını düşündüm çünkü çok büyük bir şey meydana geliyor ve bu da tatlı, saf bir kız olan Allison'ın düşüncelerinin değişmesine yol açıyor ve zaten sonrasında çok üzgün ve intikam almak istiyor.
So that's it then.
O halde bu kadar.
Once it has left Earth's orbit, it will then vector around Venus, sufficiently changing the trajectory so that ultimately it will plunge into the sun.
Dünya'nın yörüngesinden ayrılınca Venüs'ün yanından dönecek, yönü değişecek ve en sonunda Güneş'e saplanacak.
And the way he answered this was to say, well, what must have happened to this grey rock is that it must have been deposited on the sea bed at one time and it must then have been twisted and brought up so that it's sitting vertically and it must then have been eroded off, so it must have been land.
Ve bu gri kayaya ne olmuş olabileceğini, şöyle açıkladı bu kaya bir zamanlar deniz yatağında birikmiş olmalıydı ve sonra bükülmüş ve yukarı çıkmıştı bu yüzden dikey duruyordu ve sonra da aşınmış ve toprağa dönüşmüştü.
Then he kisses her and holds her so tight that it's almost suffocating...
Sonra da onu öptü ve o kadar sıkı sarıldı ki neredeyse boğulacaktı...
Now that we have so much food let's cook it all at once, then it'll last fifteen days, So we'll be able to go and preach, too!
Bu kadar yiyeceğimiz olduğuna göre hepsini birden pişirelim, böylece 15 günlük yiyeceğimiz olmuş olur ve gidip vaaz da verebiliriz!
I was so cramped and pressed down by it, but then I saw the light, and now I am the happiest person in the world, and I praise and thank God and that's what I wanted to say.
O kadar çok sıkıştırıldım ve zorlandım, ama sonrasında ışığı gördüm ve şimdi dünyadaki en mutlu kişiyim, ve Tanrıya şükrettim. Bunu söylemek istedim.
If I could get that approach, so it's smooth... then get the twist of the wrist.
Piste hafifçe yaklaştım, sonra bileğimi çevirdim, ve tekrar bileğimi kıvırdım.
And then, do it later on but that seems like such a hack's way of getting married, so we're going to drive up-state, or over to Jersey, or wherever it is that you do it, and do it.
Gerisini de sonra yapacaktık. Ama bu çok sıradan göründü, o yüzden... Jersey'e veya bu işler nerede yapılıyorsa oraya gidip... yapacağız.
Nothing. And then about two weeks later, him and my mom really had it out, so he left to go to that blonde.
İki hafta kadar sonra, o ve annem iyi bir kavgaya tutuştular, bunun üzerine şu sarışına gitmek üzere evden ayrıldı.
- It's a trap... we used to take possums like that... you fool them so they feel safe and then, bang!
- Bu bir tuzak. İnanmış numarası yaptılar. Kendimizi güvende hissedeceğiz ve...
I thought perhaps once I had explained, then even members of the Iyi Clan would surely say, " Oh, so that's how it was.
Bunu gerektiği gibi açıklarsam, Iyi Klanının üyelerinin bile "demek işin aslı böyleymiş" diye düşüneceklerini ummuştum.
Then it's flung back into outer darkness its orbit so large that it will not return for millions of years.
Sonra tekrar karanlığa karışır. Yörüngesi o kadar büyüktür ki bir milyon yıl boyunca geri gelmeyecektir.
Now then, my dear, what is it that's so important, hm?
Şimdi anlat bakalım. Bu kadar önemli olan ne?
Well, then, perhaps, and it's just a possibility, he chooses to keep the inner man locked up so that no one steps on him.
O zaman belki, şu ihtimal var, başkaları tarafından ezilmesin diye içindeki kişiliği gizlemeyi yeğliyor.
So that's it then? She's out?
- O zaman o olmaz.
That must be God's will - if I am to be lost, then so be it!
Yani... Sonsuza kadar kaybettim...
When you're finished there... you can help me by pulling... this painfully barbed savage's arrow... first by snipping the head off in the back... and then pulling it from the front, quickly so that it doesn't hurt me.
İşin bitince barbarların şu acı veren okunu çıkarmama yardımcı olabilirsin. Önce sırtımdaki ucunu kes sonra da önden hızlıca çek ki canım çok yanmasın.
I would have worn mine too but I've filled out so much since then that it's practically indecent.
Ben de benimkini giymek isterdim fakat o zamandan beri öyle kilo aldım ki, giymek yakışıksız olurdu.
Then you plug up the inlet to the test cup with chewing gum, sealing wax, anything just so that it shows a dribble, and then you open the tube and good night.
Sonra supabı test kabına sakız, balmumu ya da başka bir şeyle tutturursunuz ki böylece sadece birkaç damla gözükür, ve torpidonun kapısını açınca da her şeye elveda dersiniz.
If you fasten it around your neck, so that it hangs down your back then you can spread your hair on it, and your hair will get dry and your dress won't get wet.
Bunu boynuna dolarsan, sırtını örter saçlarını onun üstüne dağıtırsın böylece hem saçın kurur hem de elbisen ıslanmaz.
So, after that have happen to me, then, uh, I said to myself, "Now it's time for you to go from Quebec."
Ondan sonra kendi kendime "Artık Quebec'ten ayrılmanın zamanı geldi." dedim.
And he pretends that it's... okay, for a day or so... - then I pretend...
Birkaç gün boyunca iyiymiş gibi yapıyor sonra ben de...
I knew it. I don't understand... if you killed him, so he wouldn't give us away, so we'd be safe, then, now that he's dead, why must you confess?
Biliyordum, ama anlamıyorum, eğer onu güvende olmamız için bizi kurtarmak için öldürdüğüne göre neden itiraf etmek zorundasın?
By then, its core will have become so hot that it temporarily converts helium into carbon.
Bu sırada çekirdek çok sıcak bir hale geçecek ve geçici olarak Helyumu Karbona çevirecektir.
You know, it's just that he's so funny, and then he yammers to me that he can't give up the women.
O kadar tuhaf ki kadınlardan vazgeçemediği için bana bağırdı.
So that's it, then?
Yani bitti mi simdi?
It's hard to believe that all of this was so beautiful then.
İnanması zor ama, bunlar o zamanlar öyle güzeldi ki.
It's the fucking bankers, the politicians, they're the ones that wanna make coke illegal so they can make the fucking money and then get the fucking votes!
u aşağılık bankacılar politikacılar... asıl onlar kokain yasa dışı olsun istiyor! Böylece sıçtığımın parasını kazanıp sıçtığımın oylarını da alıyorlar!
So, I've decided that if my wealth cannot help me in this life, then my God, it's going to buy me another one.
Bu yüzden karar verdim, eğer zenginliğim bana bu hayatta yardım etmiyorsa, Tanrı bana yeni bir şans verecektir.
It's just that I called his house last night and then again this morning and no one answered, so being a hysterical person, I started to worry.
Dün akşam ve bu sabah evini aradım da açan olmadı. Panik biri olarak merak etmeye başladım.
So that's it then.
Yani hepsi bu.
So until you can tell me something that makes one ounce of sense, then we're all going home, and that's all there is to it.
Bu yüzden sen bana birşey anlatana kadar tek gerçek bu sonra hepimiz eve gideriz, ve orada olacak hepsi bu.
But if that's the way you want it, then so long, ducky!
Ama sen bu şekilde olsun istiyorsan, öyle olsun, Ördekçik!
Well that's not very nice is it, so I wasn't any good the other night then
Bu, pek de hoş bir davranış değil. Gerçi ben de geçen gece pek iyi sayılmazdım.
So that's how it is! Paro uses me when convenient and then discards me!
Paro bir güzel kullandı, şimdi de paçavra gibi atıyor beni, ha?
So if you know how to do something with that thing, then you do it.
O yüzden, eğer elinden bir şey geliyorsa bunu yapmalısın.
Now, you got an attached garage, so I'll give you 10 % off, but then it is another room, so that's extra... plus gratuity.... that comes to $ 1,750.
Fakat bu bir oda sayılır, yani bu da ekstra. Artı bağış. Toplam 1750 dolar.
Ben and I'll end up start just laughing an if Ben loses it then I'm that's it I'm gone an if I lose it then he you know so it's that kinda thing
Şunu görüyor musun? O benim. Benjamin ile birlikte gülmeye başlıyoruz.
Yeah, my colleague may be putting it a little bit more forthright than I would myself, Mrs Popey, but then I like to think that's why we work so well together.
Meslektaşım biraz açıksözlüdür Bayan Popey. Ama onunla iyi anlaşmamızın sebebi bu.
- So it's only about winning then, is that it?
Diyelim ki yenebilir. Ne pahasına olsun kazanmak yani!
It's like somebody had found out your number, then written it here so that they could call you.
Sanki biri senin numaranı bulmuş, sonra sana telefon edebilsin diye onu buraya yazmış.
Then I met some astrologer... and, uh, he told me that there's a lot of money to be made in psychic phenomena- - that people flock to it because their lives are so empty.
Sonra bir astrologla tanıştım. Ruhçulukta iyi para var hayatları bomboş olduğundan insanlar başına üşüşüyor dedi.
And then you have to kind of keep doing that, you know, so people will think it's something you do all the time.
Sonra o tarz yürümeye devam etmeniz lazım, ki insanlar sürekli öyle yürüdüğünüzü sansın.
So that's it then, I'm a waitress.
Yani demek artık bir garsonum.
So that's it, then?
Evet, hepsi bu, değil mi?
Except for the fact that Mom and Dad are too cheap to take us. So they go and then tell us about it.
Tabi annemin ve babamın filme bizi götürmeyecek kadar ucuzcu olmaları dışında güzel.
So if a Trill commits a crime then the symbiont's next host would remain aware of it, would recall that crime?
Öyleyse bir Trill bir suç işlerse o zaman ortak yaşarın sonraki konukçusu bunun farkında olur, bu suçu hatırlar mı?
Look, look. Sometimes a person's just so sexy that you fall in love and if they want to cut ahead of you, then so be it.
Bazen bir insan o kadar seksi oluyor ki, aşık oluyorsun ve önüne geçmek istiyorlarsa izin veriyorsun.
So, that's it then.
Hepsi bu kadar yani.
It's only petty theft and so forth, but I can't help feeling that if I had been part of his life then he wouldn't be so troubled now.
Adi hırsızlık ve benzeri ama hayatının parçası olsaydım bu kadar sorunlu olmazdı diye düşünmekten geri duramıyorum.
so that's it 702
so that's how it is 38
so that's good 117
so that's a no 42
so that's a yes 42
so that's something 28
so that's why 41
so that's a 20
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's how it is 38
so that's good 117
so that's a no 42
so that's a yes 42
so that's something 28
so that's why 41
so that's a 20
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's what happened 22
so that's 181
so that's what i did 29
so that's what this is about 48
so that's what we're gonna do 16
so that's what 16
so that's what this is all about 17
that's it then 72
so they say 128
so there you go 70
so that's 181
so that's what i did 29
so that's what this is about 48
so that's what we're gonna do 16
so that's what 16
so that's what this is all about 17
that's it then 72
so they say 128
so there you go 70