English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / The longer you wait

The longer you wait tradutor Turco

118 parallel translation
The longer you wait, the longer the odds.
Hayır. Ne kadar beklersen o kadar anlaşmazlık çıkar.
The longer you wait the wiser, your Majesty.
Daha akıllanana kadar mı bekleyeceksiniz Majesteleri?
- I assure you, it's no trouble at all. The longer you wait, the worse that swelling's going to be.
Rica ederim, geciktikçe şişi artacak.
I'd say a chance, but the longer you wait, the longer they can plan something.
Bence şansınız var. Ama ne kadar çok beklerseniz plan yapmak için o kadar çok zamanları oluyor.
OK, regardless, the longer you wait to kill it, the worse it's gonna be.
Tamam, neyse, erteledikçe bitirmek zorlaşacak.
Because the longer you wait to begin the less likely you are to find it at all.
Çünkü ne kadar çok beklerseniz kendi sesinizden o kadar az bulursunuz.
The longer you wait, the harder it is going to be on her.
Ne kadar beklersen onun için o kadar zor olacak.
That's my opening offer. The longer you wait, the skinnier this kid gets.
Ne kadar beklersen bu çocuk o kadar zayıflayacak.
So, I would face up to it. Whatever it is. 'cause I guarantee you the longer you wait, the worse it gets.
Bedeli ne olursa olsun olayı tamamen unutmak istedim... ve sana garanti ederim ki daha bu gördüğün de hiçbir şey değil.
The longer you wait, the more painful it'll be.
Ne kadar uzun zaman beklerse, acı da o kadar artar.
Which means the longer you wait, the more likely someone else will be able to come along and take it away from us!
Bu da demek oluyor ki, Sen daha uzun beklersen bunu yapabilecek başka birisi gelecek ve onu bizden alacak.
- The longer you wait, the harder it'll be.
- Ne kadar çok beklersen o kadar zor olacak.
The longer you wait to find out what's going on... the longer we sit here having this conversation... the more likely it is that the cancer will spread and that you will die.
Neler olduğunu öğrenmek için ne kadar çok beklersen bu konuda ne kadar çok konuşursak kanserin yayılıp seni öldürme ihtimali o kadar yükseliyor.
The longer you wait, the harder it's going to be to come back.
Geri dönmek için uzun bir yol kat ettim.
The longer you wait, the harder
Beklediğin sürece zorlaşacak.
- No. - Good, because the longer you wait... the easier it's going to be.
İyi çünkü ne kadar çok beklersen, o kadar kolay olur.
The longer you wait...
Ne kadar beklerseniz...
The longer you wait, the harder it's gonna be for him to adapt.
Bu işi ne kadar uzatırsan onun alışması o kadar zor olur.
SOME THINGS GET HOTTER THE LONGER YOU WAIT FOR THEM
Bazı şeyler bekledikçe ısınır.
The longer you wait with the therapy, the worse the chances are.
Tedaviyi geçiştirdikçe, daha da kötüye gideceksin.
The longer you wait, the stronger our forces.
Ne kadar beklerseniz, etrafınız bir o kadar fazla polis tarafından sarılacaktır.
The longer you wait, the more likely he is to disappear forever or attack again.
Sen bekledikçe, adamın kayıplara karışması muhtemeldir ya da tekrar saldırır.
You know the expression "The longer you wait, the bigger the butt."
Sen de biliyorsun ki bu şekilde kolaylıkla yağ tulumuna dönebilirsin.
The longer you wait, the greater the chance of permanent vascular and neurological damage.
Ne kadar beklersek, kalıcı vasküler sinirsel hasar o şansı kadar artıyor.
I'm telling you, the longer you wait, the worse it's gonna get.
Ne kadar beklersen o kadar kötü olacak.
And the longer you wait, The harder it's gonna be to find out, No matter which way it goes.
Sonuç ne çıkarsa çıksın, süreci uzattıkça daha da zor olacak.
It's not gonna get any easier the longer you wait.
Beklemen bu isi kolaylaştırmayacak.
You told me to answer the question. Let Tony wait a while longer.
Soruna cevap vermemi istemiştin ya Joyce, bırak Tony biraz daha beklesin.
Will the revolution wait much longer for you?
Devrim senin için biraz daha bekleyecek mi?
So you can perform the ceremony. And I can't wait no longer.
- Sen bu adamla evlenirsen ondan daha delisin demektir.
When you left the café, I realized I couldn't wait any longer.
kafeyi terkettiğinizde,... daha fazla bekleyemeyeceğimi anladım.
If you wait any longer, it'll be all over the front page.
Biraz daha beklersen manşetlere çıkacak.
The kids may be fine, but you wait much longer and I'm gonna pee in my pants.
Walter, çocuklar iyi olabilir ama sen biraz daha beklemeye devam edersen ben pantolonuma işeyeceğim.
The longer you know someone, the shorter you wait?
Yani birini ne kadar uzun zamandır tanıyorsan, o kadar az mı bekliyorsun?
You can no longer wait for the wizard, Frodo.
Büyücüyü Daha Fazla Bekleyemezsin, Frodo.
You have to make me the Dollar I can't wait any longer...
Bana Doları yapmak zorundasınız. Ben daha fazla...
- Oh, finally. Could you make me wait a little longer the next time?
Bir dahaki sefere beni biraz daha bekletebilir misin?
If you really love me ~ You can wait a little longer, even if it may be just once ~ The feeling's important ~
~ Beni gerçekten seviyorsan. Biraz daha bekleyebilirsin ~ ~ Sadece bu seferlik bile olsa, duygular çok önemlidir ~
He told me to tell you that he will wait in the car outside the gates for a quarter of an hour and not a second longer, the way he did in Dogville, he says and the way he did with your mother, I think it was...
Kapının önünde, arabasında 15 dakika bekleyeceğini ama ondan sonra bir saniye dahi kalmayacağını söylememi istedi. Aynı Dogville'deki gibi, dedi, ve aynı, sanırım annenize...
The longer she made you wait, the angrier you got?
Seni ne kadar beklettiyse, o kadar sinirlendin?
But, you see, the longer you make me wait...
Ama beni ne kadar çok bekletirsen...
Wait a sec, I'll have you know, young ladies, that this underwear enhances the female form, highlighting the elegance of the waist and making the legs appear longer, instead of the...
Bir saniye bekle, Sana anlatacağım, genç bayanlar, bu iç giyim dişi formu temsil eder, belin zarafetini aydınlatır ve bacakları daha uzun gösterir, şeye rağmen...
You have to make me the Dollar, I can't wait any longer...
Bana doları yapmak zorundasınız. Ben daha fazla...
The $ 2 million that's in the trust that you were gonna get when you were 25- - you don't have to wait any longer.It's yours.
25 yaşını doldurduğunuzda, sana tayin edilen 2 milyon dolar senin olacak. Daha fazla beklemene gerek yok.
Well I believe he will be on the phone longer than you are willing to wait.
Sanırım düşündüğünüzden daha uzun sürecek.
I may'send you the bloody knife that took it out if you only wait a while longer.
Az daha beklersen sana bu böbreği çıkardığım bıçağı da gönderebilirim.
The work is piling up so you have to wait a little longer.
İşler bu ara yoğunlaştı sizi bir süre daha bekleteceğim.
The truth is I could not wait any longer to see you again.
İşin doğrusu seni görmek için daha fazla sabredemedim.
I can no longer wait for the death of Charles to release you.
Artık seni serbest bırakması için Charles'ın ölmesini beklemeyeceğim.
- We can't wait any longer. - I can't do the thing you're asking.
Daha fazla bekleyemeyiz.
Okay, Lieutenant Tao, would you please call the lab, find out how much longer we have to wait for Gregory Disken's DNA results?
Şimdi, Tğm. Tao, lütfen laboraturı arayıp Gregory Disken'nin DNA sonucu için daha ne kadar bekleyeceğimizi sorar mısınız?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]