To be exact tradutor Turco
943 parallel translation
I haven't seen Blackie, to be exact, since election night.
Blackie'yi görmedim, aslına bakarsan seçim gecesinden beri görmedim.
You haven't 20 sound ones - to be exact, 19.
İşe yarar 20 tane var, daha doğrusu 19.
Twenty-two, to be exact, I think, Elizabeth. It was long about...
Tam olarak 22 sene sanırım, Elizabeth.
Tomorrow noon, to be exact.
Yarın öğlen, daha doğrusu.
- Twice, to be exact.
- İki kez, kesin konuşmak gerekirse.
To be exact, I died at 9 : 36 in the evening.
Hatta tam olarak, akşam 9.26'da öldüm.
Many years ago, one hundred to be exact, an apparition appeared at night in the village now called La Morte Rouge.
Uzun yıllar önce, tam olarak yüz yıl, şimdilerde La Morte Rougean olarak anılan köyde bir gece hayalet ortaya çıktı.
Thirteen years, to be exact.
- 13 yıl önce.
It was April 9th, to be exact.
Tam olarak 9 Nisandı.
- Ten dollars, to be exact.
- Tam tamına on dolar.
To be exact, it's 10 : 27.
Tam olarak 10 : 27.
Three poor, misguided females to be exact.
Tam olarak üç tane yanlış yola sapmış kadındı.
A captain, to be exact.
Bir yüzbaşının yardımıyla, işin doğrusu.
- Well, twice to be exact.
- Tam olarak iki kez.
A chimpanzee, to be exact.
O bir şempanze.
26 to be exact.
Tam olarak 26.
To be exact, our story began on March 4, 1944.
Kati olmak gerekirse, hikâyemiz 4 Mart 1944'te başladı.
To be exact, I lost $ 6,351.
- Net olarak 6,351 dolar kaybettim
Two of our guys, Manfredi and Jonson, to be exact, were just getting set to blow the place.
Bizim çocuklardan ikisi, Manfredi ve Jonson hapishaneden kaçmaya hazırlanıyorlardı.
Since the 25th October 1942, to be exact
Tam olarak 1942 yılının 25 Ekim gününden bu yana.
Forty tons, to be exact.
Tam olarak 40 ton.
- Well, a tarantula, to be exact.
- Kesin olmak gerekirse bir tarantula.
595,000 acres, to be exact.
Tam olarak 240.000 hektar.
The jack of spades, to be exact.
Tam olarak kupa oğlanı.
912 dollars, to be exact.
Hesapta 912 dolar var.
It's 3 : 00 in the morning, to be exact.
Saat sabahın tam 3 : 00'ü.
$ 26.40 to be exact.
26.40 dolar, tam olarak.
Four hundred and ten dollars to be exact.
Tam olarak 4.010 dolar olması lazım.
For the benefit of the jury, but more especially for the spectators the undergarment referred to in the testimony was, to be exact Mrs. Manion's panties.
Jüri için, ama özellikle seyirciler için belirteyim. Az önce sözü geçen iç çamaşırı, tam olarak... Bayan Manion'un donudur.
- 1740, to be exact.
- Tam olarak 1740.
1,628, to be exact.
Tam olarak 1,628...
There are, to be exact,
Çünkü tam olarak,
To the future, to be exact.
Tam olarak, geleceğe.
1 8 OR 1 9 TO BE EXACT.
- Oturmaz mıydınız? - Teşekkür ederim.
On an island, to be exact.
Daha doğrusu bir adadayız.
My last half-day, to be exact.
Daha doğrusu, son yarım günüm.
To be exact, latitude, 15 degrees north longitude, 145 degrees east.
Tam olarak, 15 derece kuzey enlemi ve 145 derece doğu boylamı.
If you want me to protect him, I have to know the exact spot where the invicible could be hurt!
Eğer onu korumamı istiyorsan, yenilmezliğinin yara alabileceği tam noktayı bilmek zorundayım!
It's said to be an exact copy of one written on the day of Hammond's death.
Hammond'un öldüğü gün yazılmış mektubun tam bir kopyası olduğu söyleniyor.
Secondly, by informing a man about to be hanged of the exact size, location and strength of the rope you do not remove the hangman or the certainty of his being hanged.
İkinci olarak da, asılmak üzere olan bir adamı asılacağı ipin boyutu, konumu ve kuvveti hakkında bilgilendirmeniz cellatı ya da adamın asılacağı gerçeğini ortadan kaldırmaz.
You'll be able to interpret the exact meaning of my behaviour pattern.
Beni çok iyi tanıdığın için davranış biçimimin tam anlamını yorumlayabilirsin.
This room is the exact center of the pyramid and will be the key to the device for sealing the tomb.
Bu oda, piramidin tam ortası ve mezarı kapatacak düzeneğin kilidi olacak.
To be more exact about it, they had a ruckus with me.
Daha doğru söylemek gerekirse onlar bana sataştı.
Four minutes, to be exact.
Tam olarak dört dakika.
Now, let us be very exact as to the time.
İsterseniz bu saat konusundan kesin olarak emin olalım.
Be sure to remember the exact spot.
Bu yeri sakın unutma.
It is better to be lucky, but I would rather be exact. Then when luck comes, you are ready. "
Şanslı olmak iyidir ; ama yine de hazırlıklı olacaksın ki şansını boşa harcamayasın. "
IT'S BEEN A LONG TIME, 20 YEARS TO BE EXACT.
Çok zaman geçti.
From Cremona, to be exact.
Cremona şehrinden gelmişiz.
To be exact...
Kesin olmak gerekirse...
I've been all over this country, looking for the exact right place and right people, so once I got stopped, I wouldn't have to be moving again.
Doğru yer ve kişileri bulmak için bütün taşrayı dolaştım, böylece bulunca, bir daha gitmek zorunda kalmayacaktım.
to be continued 170
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be or not to be 51
to be quite honest 33
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be or not to be 51
to be quite honest 33
to be with you 30
to be happy 39
to begin with 126
to be honest with you 224
to be fair 354
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be happy 39
to begin with 126
to be honest with you 224
to be fair 354
to be free 36
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to be sure 151
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be truthful 21
to be sure 151
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be truthful 21