To be with you tradutor Turco
21,408 parallel translation
I just want to be with you.
Sadece seninle olmak istiyorum.
Rumors persist that Robert Dudley was your lover, that he murdered his wife to be with you.
Robert Dudley'in aşığın olduğu dedikodular seninle beraber olmak için karısını öldürdüğü yönünde.
I want to be with you and no one else.
Sadece seninle olmak istiyorum.
I'll go to the ends of the Earth to be with you! We are meant to be together!
Seninle dünyanın öbür ucuna giderim!
Sadie, I'm supposed to be with you.
Sadie, seninle olmam gerek.
Once you get married, you won't be able to be with anyone else literally for the rest of your life.
Bir defa evlendiğin zaman, hayatının sonuna kadar bakasıyla olamazsın.
I want to be honest with you, though, Daddy.
Ama sana karşı dürüst olmak istiyorum babacığım.
What, you want to be with him, Hector? Is that it?
Ne yoksa, sen de mi onunla olmak istiyorsun Hector?
I am so blessed to be drunk as hell sitting with a sexy woman like you in a shitty bar like this.
Böyle boktan bir barda karşımda böyle ateşli bir kadınla ölesiye sarhoş olduğum için o kadar şanslıyım ki anlatamam.
With your life... what do you want to be?
Haytta ne olmak istiyorsun?
You'll walk into the Honda Center with Hector, be ringside during the fight, and you get to walk out with the champ of the world.
Honda Gösteri Merkezine Hector Campos İle beraber yürüyeceksin, Dövüş sırasında ringin yanında duracaksın, Ve dünya şampiyonuyla beraber çıkıp gideceksin.
Mr. Markesh, we didn't mean for you to be waiting here this long, but with all the bureaucracy and red tape, it's getting a little bonkers around here.
Bay Markesh bu kadar beklemenizi istemezdik ama bürokrasi ve formalitelerden dolayı burada biraz işler karışık.
Aren't you supposed to be helping Brett with his citizenship test.
Nedir bunlar? Brett'in vatandaşlık testi için yardım etmeniz gerekmiyor muydu?
Was I wrong to be obsessed with you?
Sana kafayı takmakla hata mı ettim?
Well, I might be able to help you with that.
Bu konuda size yardımcı olabilirim.
From my daughter... from... my job, everything, to be here with you.
Kızımı işimi, seninle olabilmek için her şeyimi.
Not to be here with you and...
Seninle... Henry'le olmak için değil.
It would have been too hard to have you there, not be with you.
Orada olman ama seninle olamamam çok zor olurdu.
I want to be straight with you, Agent.
Size karşı dürüst olmak istiyorum Ajan Bey.
You know what? From what I remember, she may be the type to hold a grudge, so you might have better luck taking Castle with you.
Hatırladığım kadarıyla kendisi biraz kindar biri yani Castle'la gidersen şansın artabilir.
It seemed like you were trying to express something - - some feelings you might be having that you think might not be met with approval from your... "community."
Sanki bir şeyi ifade etmek istiyor gibiydin. "Cemaatin" tarafından tasvip edilmeyeceğini düşündüğün bazı hislerin olabilir.
You have to be careful with her.
Ona dikkat et yalnız.
Got to be nice, though, Dad, knowing that your company is in good hands and you can stay home all day long and just play with your kid.
Şirketinin emin ellerde olduğunu bilip tüm gün evde kalmak ve oğlunla oynayabilmek çok güzel bir şey olmalı baba.
If, someday, Lily wanted to be Lou and had the whole chop-chop, bing-bang thing, how would you be with that?
Bir gün Lily, Lou olmak isterse ve kendini kestirip biçtirirse bu konuya nasıl yaklaşırsınız? - Lily'yi seviyoruz.
Don't feel like you can't be honest with us just to protect our feelings.
Bizi incitmemek için bize karşı dürüst davranamayacağını düşünme.
You both have every right to be upset with me.
İkiniz de bana kızmakta sonuna kadar haklısınız.
I-I didn't think you'd actually notice, to be honest with you.
Farkedeceğinizi düşünmemiştim ; dürüst olmak gerekirse.
You can't send her to jail, can you? It'd just be like me with Gerald.
Gerald'ı hapse tıkamadığım gibi sen de kardeşini tıkamıyorsun.
Look, Elliot, you tell Randy to be a grown-up and break up with her over text.
Bak Elliot, Randy'e bir yetişkin olup mesajla ondan ayrılmasını söyle.
Walter, I don't want my last act on earth to be singing a Capella with you.
Walter, dünyadaki son eylemimin seninle akapella söylemek olmasını istemiyorum.
Well, it's got to be safer than driving with Sylvester, and besides, you're not a typical kid.
Pekâlâ, Sylvester'le araba sürmekten daha güvenli olmalı, ayrıca sen sıradan bir çocuk değilsin.
Your dad is right... you need to be up front with Lexie and tell her you're on a budget.
Baban haklı, Lexie'yi karşına alıp ona bütçeni söylemen lazım.
Now that I'm back at work, I am going to be relying on you more to help with chores, watch Lisa.
Artık işe geri döndüm. Ev işlerinde ve Lisa'nın bakımında sana daha çok yardımcı olacağıma emin ol.
And if you were to stop me... if I were to turn up dead or simply disappear... a letter will be delivered outlining your dealings with Duke Boinel.
Beni durdurursan ölürsem ya da kaybolursam senin Dük Boinel ile olan anlaşmanı açığa çıkaracak mektup yollanacak.
Oh, did you know that in a building without fire sprinklers, the maximum travel distance to stairwells needs to be 150 feet, but in a building with sprinklers, it can be 200?
Yangın söndürme cihazı bulunmayan binalarda merdiven boşluğu en fazla 45 metre olmalıyken yangın söndürme cihazı olan binalarda 60 metreymiş.
And you don't deserve to be stuck with what's coming.
Başıma geleceklerle uğraşmayı hak etmiyorsun.
When the San Francisco PD agreed to participate in this investigation, it was with the understanding that you would be under my sole supervision.
San Francisco polisi soruşturmaya katılma kararı alınca senin tamamen benim emrimde olacağına söylendi.
You might be able to help with that.
Bu konuda bana yardım edebilirsiniz.
Everybody there will be too concerned with how they look to care about you.
Oradaki herkes çok endişelenecek seninle nasıl ilgilenecekleri konusunda.
You know, it's got a lot to do with my soon-to-be ex-wife.
O karanlık adam, yakında eski eşim olacak olan kadın yüzünden var.
Aren't you supposed to be upstairs with Zoey?
Senin yukarıda Zoey ile olman gerekmiyor mu?
Do you want to be out of integrity with yourself, Norma?
Benliğinin bütünlüğünün dışına mı çıkmak istiyorsun Norma =
Since, uh, since I've seen you leave here with three different guys just this week, I'd like to be number four.
Bı hafta buradan üç erkekle ayrıldığına göre dördüncü ben olmak isterim.
You need to be careful, Daniel. You know, with this Thomas Shaw shit going down.
Şu lanet olası Thomas Shaw olayı devam ediyorken dikkatli olmalısın Daniel.
Whew! You know, I used to be good with faces, but it's my age and the number of folks that come through this place.
Eskiden yüzleri daha iyi tanırdım ama yaşım ve buraya gelen onca insandan sonra tanıyamıyorum.
All I really want is just to be right here with you.
İstediğim tek şey seninle olabilmek.
Do you realize how-how dangerous this would be to Elizabeth to have her successor just beyond the border with an entire army at her command?
Bunun Elizabeth için ne kadar tehlikeli olduğunun farkında mısın? Varisinin sınırın dışında emrini bekleyen kocaman bir orduyla durma tehlikesinin?
If I deal with Rome, and you deal with Elizabeth, we might be able to save her life without sacrificing my country.
Ben Vatikan'ı sen de Elizabeth'i idare edersen ülkemi kurban etmeden Elizabeth'in hayatını kurtabiliriz.
- Because I - sometimes, when there's a conflict, you can be - you can be kind of an asshole, and I just don't want to deal with it.
Çünkü bazen bir anlaşmazlık olduğunda tam bir puşta dönüşebiliyorsun. Ve bununla uğraşmak istemiyorum.
I'm gonna be late opening up the shop, and I'm gonna risk the wrath of a bunch of uber nerds to spend some more time with you.
Dükkanı açmaya geç kalacağım ve seninle biraz daha zaman geçirmek için birkaç ineğin öfkesini göze alıyorum.
I'm sure you'd be willing to part with whatever you got in that sack.
Eminim şu çantanda ne varsa onunla vedalaşmaya hazırsındır.
to be continued 170
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be quite honest 33
to be or not to be 51
to be happy 39
to begin with 126
to be honest with you 224
to be free 36
to be fair 354
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to begin with 126
to be honest with you 224
to be free 36
to be fair 354
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to be sure 151
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be exact 289
to be truthful 21
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be exact 289
to be truthful 21