To be free tradutor Turco
2,852 parallel translation
To be free of your wife, to have your own company, your own money.
Eşinden kurtulmak, kendi şirketini kurmak kendi paranı kazanman için.
So hustle to Vera's, because my bachelorette party is tonight, and you need to be free at 5 : 00.
Hadi acele Vera'ya git, çünkü bekârlığa veda partim bu akşam ve saat 5 itibariyle boş olmalısın.
I have got to be free of this... completely free.
Bundan kurtulmam lazım... tamamen kurtulmam.
I married one of your choosing to be free to love you.
Seni sevmekte özgür olabilmek için, senin seçtiğin biriyle evlendim.
And I want you to be free to become the amazing man I know you're going to be.
Ve olacağın harika adam olman için özgür olmanı istiyorum.
Do you not want to be free?
Özgür olmak istemiyor musun?
It'll be nice to be free of all the craziness.
Tüm bu çılgınlıklardan kurtulmak iyi gelecek.
Her greatest wish is to be free.
Onun en büyük dileği özgür olmaktır.
- You want to be free, Greg?
- Serbest kalmak istiyor musun Greg?
Now you want me to be free?
Bak bu ilginç. Artık özgür olmamı istiyorsun yani?
I'm just telling you, because... in order to be free, really and truly free, I know. I'm gonna have to do this.
Bunu sana söylüyorum çünkü gerçek manada özgür kalabilmem için bunu yapmak zorundayım.
He was a crow, same as you, but he wanted to be free.
O da senin gibi bir kargaydı ama özgür olmak istedi.
But we need to be free to do what we do.
Ama yaptığımız işleri yaparken rahat olmamız gerekiyor.
Kind of cleans out the cobwebs, and, uh, usually my mind has to be free of conflict.
Düzensizliği ortadan kaldırıyor. Genellikle de zihnim mücadelelerden uzak olmak zorunda.
So you wish to be free?
Yani özgür olmayı mı istiyorsun?
I wish you to be free.
Özgür olmanı diliyorum.
I'll wager she hinted no desire to be free of her engagement?
Bahse girerim ki, nişanı atmaktan bahsetmemiştir bile?
- But I don't want to be free.
- Özgür olmak istemiyorum.
Mother's offer might've been vindictive, but you have to admit, this is what you always wanted, to live among humans, to be free of all of this.
Anne'nin teklifi kindar olabilir, ama kabul etmelisin ki, en başından beri bunu istiyordun, insanlar arasında yaşamayı, bütün bunlardan bağımsız olmayı.
My meal is going to be free, and I'm going to be inducted into the wall of pain.
Yemeğim beleş olacak ve acı duvarında yerimi alacağım.
You must be forced to be free.
Özgür olmaya zorlanmalısınız.
Soon the sun will come over the horizon and you will be dead but... you are free to leave, Sinbad, walk out the door when you wish, but if you go every one of your friends that you leave here behind...
Yakında güneş, ufuk çizgisinde belirecek ve öleceksin ama gitmekte özgürsün Sinbad. İstediğin gibi gidebilirsin ama gidersen arkada bıraktığın tüm arkadaşların bizim yanımızda ölecek.
He asks to be let free to continue his march home.
Yurduna doğru ilerleyişine mani olunmamasını istedi.
Oh, yes, dear, you really were that bad, but I don't have time to be angry, so you get a free pass.
- Evet öyleydin hayatım. O kadar kötüydün ama şu an sana kızgın olmak için hiç vaktim yok. - Bu yüzden şimdilik gidebilirsin.
Anyway, to make a long story short, the rich kid and John were forced to cut cards to see who would be set free and who would rot in hell.
Her neyse, Uzun lafın kısası, zengin çocuk ve John kartlarını kesmek zorunda kaldılar kimin ozgur olacagini gormek icin. ve kimlerin cehennemde çürümeye kalacagini.
Within an hour, you'll be free to go.
Bir saat içinde gitmek için özgür olacaksın.
All they want is to be set free.
Onların tek isteği özgür olmak.
Once you understand what it wants you to know you will be free of it.
Orası hakkında bir şey öğrenmek istiyorsan, ne öğrenmek istediğine karar vermelisin.
she may just be trying to get one for free.
Belki beleşe getirmeye çalışıyordur.
Waiting to be set free!
Açığa çıkarılmayı bekliyordur!
This man has the honor to be Jaqen H'ghar, once of the Free City of Lorath...
Bu adam Jaqen H'ghar olma onuruna sahip. Bir zamanların Özgür Lorath Kenti'nden.
One by one, I liberated them, brought them here, to a new life, where all our brothers can be free.
Bir bir onları serbest bıraktım ve onları, her kardeşin özgür olacağı buraya getirdim.
You'll be able to pick up shifts whenever you're free, but the rest of the time, you're mine.
Vardiyaları seçmekte özgür olacaksın ama geri kalanında benimsin.
why not use it? Then we'd be free to start our life as a family.
Sonrasında bir aile kurabiliriz diye düşündüm.
We are free to be together at last.
Nihayet birlikte olabilmek için özgürüz.
That people are going to think in order to... Be free with me...
İnsanlar onun hakkımda bol keseden attığını düşüneceklerdir ama.
But I will give you a piece of advice, free of charge... I'd plan a trip of your own, because once people waken up and remember who you are and what you did to them? They are gonna be looking for blood.
Ama sana ücretsiz bir tavsiye vereyim,... ben olsam kendime bakardım çünkü insanlar senin kim olduğunu ve onlara neler yaptığını hatırlayınca kan dökmek isteyecekler.
I`m gonna be closing soon, so feel free to look around. - Sure. - l`ll just lock up.
Birazdan kapatıcam siz etrafa bakın
Free to finally be the witches you were always meant to be.
Sonunda hep olmanız gereken cadılar olmanız için özgür olacaksınız.
So the tragedy of that is that every one of these guys Who gets off free will be doing it to other women again and again, often for years and years and years.
Bunun kötü tarafı, bu adamların her birinin diğer kadınlara tekrar tekrar ve yıllarca yapacak olmasının yanlarına kar kalmasıdır.
She's lucky, she'll be free to flee again.
Şanslıymış, tekrar kaçabilecek.
You told the mom something you want to believe because you don't want to believe that this girl might be doing fine parent-free.
Annesine, kızın kendi başına iyi idare ettiğine inanmak istemediğin için kendi inandığın bir şey söyledin.
I want to stay with him, but if I cannot, please send me away and let him be free.
Onun yanında kalmak istiyorum, şayet buna iznim yoksa lütfen beni gönderin ama n'olur onu hapse atmayın.
You know, she's right. I mean, it would be nice to think we could just move on free and clear from the past, but we all know that doesn't exactly work.
haklı olduğunu biliyorsun bunun iyi olduğunu düşünüyorum biz özgür olabilir ve temiz bir geçmiş yapabiliriz.
If it needs to be seen by everybody, why not put it on the Internet for free?
Eğer herkes izlemeliyse neden ücretsiz olarak internete koymuyorsun?
Yet if it is to be fucking so, I shall do it as a free man!
Ama öleceksem özgür biri olarak ölürüm!
Next week he has two more of those interviews and I think one of those is going to come through, and then you will be able to break that poor sucker's heart guilt-free.
Gelecek hafta iki tane mülakatı daha var ve bence... onlardan biri yolunda gidecek,... sonra onu kalbin sızlamadan bırakabileceksin.
You know, I'd hate to think that he's gonna be on the run for the rest of his life while the real killer gets off scot-free.
Gerçek katil dışarda dolaşırken hayatının sonuna kadar kaçması fikrinden ben de hoşlanmıyorum.
That's supposed to be home base, which means I'm olly oily oxen free.
Burası benim yaşam alanıma giriyor, yani önüm arkam sağım solum sobe!
I said to make sure not to book anyone around 5 : 00 and that I told Michael he had a consult so he'd be free, and you said Michael didn't seem like a birthday party kind of guy.
Saat beş sularına sakın kimseyle bir randevu yapayım deme. Micheal'a da toplantısı olduğunu söyledim. Böylece o saatlerde boşta olacak.
You know, asking you what you wanted to be, you know, innocent or free.
Hatırlarsan, sana suçsuz mu yoksa hür mü olmak istiyorsun diye sormuştum.
to be continued 170
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be or not to be 51
to be quite honest 33
to be honest 1950
to be on the safe side 18
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be more precise 22
to be blunt 18
to be or not to be 51
to be quite honest 33
to be with you 30
to be happy 39
to begin with 126
to be honest with you 224
to be fair 354
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to be happy 39
to begin with 126
to be honest with you 224
to be fair 354
to be completely honest 27
to begin 33
to be perfectly honest 76
to be frank 90
to be clear 133
to be sure 151
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be exact 289
to be truthful 21
to be specific 31
to be precise 156
to be 126
to be alone 26
to be married 16
to be safe 60
to be exact 289
to be truthful 21