Understand tradutor Turco
142,892 parallel translation
- You don't understand.
Anlamıyorsunuz.
- You understand that?
- Anlıyor musun?
If you had, you'd understand.
Eğer görseydin, anlardın.
But you have to understand, it really was an accident.
Anlamalısınız,... bu gerçekten bir kaza.
I know that my actions today appeared cold and callous, but I beg of you to understand that they are the opposite, that they are an act of charity,
Bugün yaptığım şeylerin,... soğuk ve can sıkıcı göründüğünü biliyorum. Ama şunu anlaman için yalvarırım, olanlar göründüğünün tam tersine bu kayıp bir ruhun cennete doğru yol bulmasına yardım eden bir hayır işidir.
And I'll be honest, these connections, we don't understand them that well.
Ve dürüst olayım, bu bağlantıları adamakıllı biz de anlamıyoruz.
- I don't understand.
- Anlamıyorum.
You understand me?
- Anladın mı?
You understand this world.
Bu dünyayı anlıyorsun.
You understand me.
Beni anlıyorsun.
Newton stabbed his own eye to understand the nature of light.
Newton ışığın doğasını anlamak için... kendi gözünü oymuştu.
Do you understand what I just explained to you? - Cassandra?
Sana açıkladığım şeyleri anladın mı, Cassandra?
I understand some people come here as a last resort.
Bazı insanların buraya son çare olarak geldiğini görüyorum.
The relationship did not last very long, but I understand she was an exceptional person.
İlişkileri pek uzun sürmedi ama çok özel biri olduğunu biliyorum. Anlıyorum.
Cassandra, there are things you don't understand.
Cassandra, anlamadığın şeyler var.
No, I fully understand.
Hayır, her şeyi anlıyorum.
This Librarian doesn't understand.
Bu Kütüphaneci bizi anlamıyor.
It took me a very long time to understand that it wasn't my fault.
Benim hatam olmadığını anlamam çok uzun zaman aldı.
I also believe that you understand what the protomolecule is, and what it represents for humanity.
Ayrıca inanıyorum ki protomolekülün ne olduğunu ve insanlık için temsil ettiklerini de anlarsınız.
It's such a base human instinct, to destroy things we don't understand.
Bu, insan içgüdüsü böyle temel bir şey, Anlamadığımız şeyleri yok etmek.
If you were on Eros, you'd understand plenty.
Eğer Eros'taysanız, bol miktarda anlarsınız.
I understand you, Pyotr, because...
Anlıyorum, Pyotr, çünkü...
And I know you can't understand why that should matter but that's not my problem.
Ve anlayamadığını biliyorum Neden önemlidir, ama bu benim sorunum değil.
You wouldn't understand.
Anlamazsın.
I understand that this might be a fun game for you, but this is not fun for me.
Anlıyorum, bu senin için eğlenceli bir oyun olabilir. Fakat benim için eğlenceli değil.
Ralph, I understand that you're having a hard time and that this game might be whatever for you, but you're starting to scare me!
Ralph, anlıyorum ki zor zamanlar geçiriyorsun ve bu oyun senin için ne ifade ediyorsa, beni korkutmaya başlıyorsun!
Uh, you guys don't understand.
Anlamadın herhalde.
I can't really answer that. I do understand. And I know you're his lawyer, but you're also his friend.
Ama güvenilir bir kaynaktan ruhsatın Sandicot'a verileceğini öğrenmiştim.
Not at all. I understand my duty as an American. All Americans, regardless of wealth, can be fair.
Ankete gelirsek, sana ne ifade ediyor?
Uh, I-I understand. Yes.
Ölene dek devletime hizmet edeceğim.
And I do it because I understand that when something becomes a liability, you cut it loose for the greater good.
Olay buraya varmasın diye elimden gelen her şeyi yaptım. Yine de olaylar sarpa sardı.
- Okay, in this context, I don't understand "we" or "accept."
Bu bağlamda "biz" veya " kabul etmek kelimelerini anlayamıyorum.
I understand it's the coyote blood.
- Pis görünümlü. - Çakalla akraba olduğu içinmiş.
Well, that's something I can understand.
- Bu anlayabileceğim bir şey.
Understand this, too, then.
- Öyleyse şunu da anlayın.
So that might be enough for you. I understand.
Bu senin için yeteıii olabilir, anlıyorum ama benim için yeterli değil.
I understand you can't do that, and I don't want you to.
Bunu yapamayacağını biliyorum ve yapmanı da istemiyorum.
Mafee's not dumb, he's not soft, but he didn't understand or wasn't willing to put on paper what you needed him to put on paper.
Mafee ahmak veya pısırık değil ama kağıda dökmesini istediğin şeyi ya anlamadı ya da kağıda dökmek istemedi.
The more we understand this family, the safer we are.
Bu aileyi ne kadar çok anlarsak,... o kadar güvende oluruz.
Troy is trying to understand himself.
Troy kendini anlamaya çalışıyor.
Do you understand?
Anlıyor musun?
Dad, she's trying to understand.
Baba, anlamaya çalışıyor.
I don't understand, you know.
Anlamıyorum.
Do you understand?
Anladınız mı?
Maybe you can understand The anger i have towards the ottos.
Belki böylece Ottolara karşı... nasıl bir öfke beslediğimi anlarsın.
Magnify that hate a thousand times, And maybe you can understand.
O hissettiğin nefreti binle çarp... belki o zaman anlarsın.
I know it's hard to understand.
Biliyorum, anlamak zor.
It's impossible to understand!
Anlamak imkansız!
I understand this is your father.
Bu babanınmış.
- You don't understand.
- Anlamıyorsunuz.
- I understand.
Anladım.
understanding 63
understandable 121
understand me 81
understand this 55
understand what 84
understand what i'm saying 17
understand that 33
understand it 16
understandably 51
under 290
understandable 121
understand me 81
understand this 55
understand what 84
understand what i'm saying 17
understand that 33
understand it 16
understandably 51
under 290
underground 88
underwear 81
undercover 116
underwater 36
underneath 75
understood 2547
underpants 29
underwood 165
under the bridge 22
under the radar 23
underwear 81
undercover 116
underwater 36
underneath 75
understood 2547
underpants 29
underwood 165
under the bridge 22
under the radar 23