You really didn't know tradutor Turco
692 parallel translation
You really want to know why I didn't take you to the hospital?
Sizi neden hastaneye götürmediğimi gerçekten bilmek ister misiniz?
I learned it didn't pay to let anybody know how you feel or really think.
İnsanların senin neler hissettiğini ve düşündüğünü anlamaması gerektiğini öğrendim.
- I know now that you didn't really want to get rid of me.
- Aslında benden kurtulmak istemediğinizi biliyorum.
If I didn't know how you really felt about Del, I'd think you were jealous.
Del hakkındaki duygularını bilmesem kıskandığını düşünürdüm.
It's true. I didn't know how much I really loved you.
O zaman seni ne kadar sevdiğimi henüz bilmiyordum.
Well, I'll tell you the truth. I didn't really forget to turn the sign on. Just doesn't seem like any use any more, you know.
Aslında tabelayı açmayı unutmadım, fakat artık bir işe yaramıyor gibi.
So that you know that I didn't really mean it then.
Patrick geçen günkü olay için özür dilerim.
You didn't even know? They really should pay you something for that article.
O makale için size gerçekten esaslı bir ödeme yapmalılar.
You can thank your God... the bum didn't know you really are a Jew!
Tanrıya şükret ki o serseri, senin gerçekten yahudi olduğunu bilmiyor.
You know, he really didn't like to talk about his work, he was very secretive.
Malum, kendisi işi hakkında konuşmayı pek sevmezdi, tam bir sır küpüydü.
You know, a part of me really didn't want them to add up.
Bliyor musunuz, bir parçam aslında onların anlaşılmasını istemedi.
Maybe you didn't really know what happened.
Belki gerçekte ne olduğunu bilmiyorsun.
You really didn't know those men?
O adamları gerçekten tanımıyor muydun?
And I didn't really know you.
Ve seni iyi tanımıyordum.
You didn't really get... to know him that closely as far as the exact line of thinking.
Onu yakından tanımak için... neler düşündüğünü bilmek zorunda değildiniz.
You know, a part of me really didn't want them to add up.
Bir parçam gerçekten onları birleştirmeyi istemiyordu.
You know, we are really traveling high on the hog, considering that a couple of weeks ago we didn't even have a pot to...
Farkındasınızdır, birkaç hafta öncesine göre bir hayli farklı olarak şeyimiz şeyimize denk yaşıyoruz.
I know those are uncomfortable, and you didn't really wear them in the war, but we've two men dead already, so you'll wear them now.
Rahat kıyafetler değil, biliyorum ve sen bunları savaşta da giymedin ama şu ana kadar iki kişi öldü, o nedenle giymek zorundasın. Sorusu olan?
When I didn't, he was really understanding, you know?
Alamadığımı öğrendiğinde oldukça anlayışlı davrandı.
You know, people and places all end up looking alike. As if they didn't really exist. - Want to quit?
İnsanlar ve mekanlar... hep aynı olup çıkıyor... sanki gerçekten var olmamışlar gibi.
You really didn't know.
Gerçekten bilmiyordunuz.
Oh come on, no formalities as such, sit... You really didn't know I am back?
Oh yapma hadi, resmiyeti bir kenara bırakalım... gerçekten geleceğimi bilmiyor muydun?
I really didn't know that it was you who lion-danced for us.
Bizim için aslan dansını yaptığını gerçekten bilmiyordum.
- I'm knocked out by this. You know, you really didn't have to do this.
Bunu yapmana hiç gerek yoktu.
Clark you know that I wouldn't say all those things if I didn't really care.
Clark... seni gerçekten önemsemeseydim bunları hiç söylemezdim.
- Do you really think I didn't know?
- Gerçekten haberim olmadığını mı sanıyordun?
You know, I didn't really think of going to the concert with Kessi
Biliyor musun, aslında konsere Kessiyle gitmek pek iyi bir fikir değil
You know, I really didn't know what was going on with me.
Hep güçsüz hissediyordum. Bana neler olup bittiğini anlayamıyordum.
I really didn't... I didn't mean to interfere, you know.
Aslında karışmak istememiştim...
I DIDN'T KNOW YOU GUYS KNEW EACH OTHER REALLY.
Sizin birbirinizi tanıdığınızı bilmiyordum.
I didn't really know you until tonight.
Bu geceye kadar seni tam olarak tanımıyordum.
I know you really didn't need my test answers or anything, but I kinda got the feeling like, I don't know, like we were a team in there.
Aslında benim bilgime ya da hiçbir şeyime ihtiyacın yok, ama garip hissediyorum, bilmiyorum, sanki biz bir takımız gibi.
You know, ma, you really didn't have to do that.
Anne, gerçekten bunu yapmana gerek yoktu.
But you know, she really didn't have to send the letter to you... I could've sent off this much myself...
Ama sana yazmasına gerek yoktu.
I didn't really know till just now but I think it's to ask you, if you could do anything you wanted if you could have a wish...
Şu ana kadar gerçekten bilmiyordum ama... sanırım amacım size şunu sormak : İstediğiniz bir şeyi yapabilecek olsaydınız... bir dileğiniz yerine gelecek olsaydı...
You know, I didn't really know Laura that well, but I feel like I do.
Bilirsiniz işte Laura'yı pek tanımıyordum ama tanıyormuş gibiydim.
You know... I didn't really know Laura that well, but I feel like I do.
Bilirsiniz işte Laura'yı pek tanımıyordum ama tanıyormuş gibiydim.
You know, when I brought Edward down here to live with us I really didn't think things through.
Biliyorsun, Edward'ı bizimle yaşaması için buraya getirdiğimde doğru dürüst düşünmemiştim.
But they really didn't have time to implement it, you know, and...
Ama hayata geçirme fırsatları olmadı, ve...
So, you know, Mom, if you'd like to clear the air, we could discuss it, but, uh, you didn't really have to fly 4,000 miles just to apologize.
Sadece özür dilemek için 4000 mil uçmaya gerçekten gerek yoktu. Yani, sen havayı temizlemek istiyorsan biz, bunu konuşabiliriz olabilir, anne biliyorsun.
- You know, we all felt really bad...'cause you didn't get to kill Jesse yourself and, well, so,
- Hepimiz gerçekten kötü hissettik. Çünkü Jesse ile aranızdaki hesaplaşmaya fırsat olmadı.
You know, she... Sh-She... She didn't really look at Olla.
Bilirsin, o hiç Olla'dan tarafa bakmıyordu.
but, you know, you really didn't have to- - i didn't.
- Almamalıydın. - Ben almadım zaten.
You know, I believe you really didn't know where he was.
Biliyor musun, sana gerçekten inandım.
A lot of this stuff, I didn't realize when I was doing it... what it was really about or, you know, what it was connected to in my mind.
Bundan pek çok şey... Bunu yaparken neyle alakalı olduğunun farkına varamadım.
You didn't tell him... so how did he know it was really wires?
Ona anlatmadıysan aslında kablo olduğunu nereden biliyor?
- You know, even before the poll... I had my suspicions that you were just... that you didn't really, like, actually like me.
- Biliyorsun, oylamadan önce bile..... bazı şüphelerim vardı yani sen sadece..... gerçekten benden hoşlanmadın.
Then you really didn't know?
Yani gerçekten bilmiyordun öyle mi?
You really didn't know?
Gerçekten bilmiyor muydun?
You know I didn't wanna come back here But I'm really glad I did
Buraya dönmek istemiyordum ama iyi ki gelmişim.
You really didn't know what to do next?
Devamında ne yapılacağını bilmiyor muydun gerçekten?
you really do 96
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23
you really shouldn't have 29
you really think so 206
you really hurt me 29
you really 167
you really mean it 21
you really want to know 115
you really don't get it 45
you really think 43
you really don't remember me 23