English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Bunu kabul edebilirim

Bunu kabul edebilirim tradutor Inglês

127 parallel translation
Bunu kabul edebilirim sonra.
I might take you up on it.
Bunu çok isterim. Ama ancak çocuk parkındaki görevime dönersem bunu kabul edebilirim.
Not unless I can have my old job back, at the playground.
- Bunu kabul edebilirim.
- I'll accept that deal.
Bunu kabul edebilirim, yüz yüze konuşmuştuk.
That's okay. We stood face to face.
Bunu kabul edebilirim.
I can buy that.
Bunu kabul edebilirim.
I accepted it with grace.
Evet... Bunu kabul edebilirim.
Yeah, I can buy that.
Bunu kabul edebilirim.
I can live with that.
— Bunu kabul edebilirim. Ben edemem! Zamanım dar.
- I can accept that.
Bunu kabul edebilirim.
I can accept it.
Eh, bunu kabul edebilirim.
Yeah, I'll go along with that.
O bebeğin başı köpeğin çenesine girmesi için zorlanmamışsa bunu kabul edebilirim.
Well, if that doll's head is not being forced into the dog's jaws, I would accept that.
Bunu kabul edebilirim.
I can accept that.
Bunu kabul edebilirim bak.
Hey, I might take you up on that.
Bunu kabul edebilirim.
That I can live with.
Güzel, bunu kabul edebilirim.
Fine, I can accept that.
Bir gün, bunu kabul edebilirim.
Someday I may have to let go.
Durum böyleyse bunu kabul edebilirim.
Tell me that, I'll settle for it.
Bunu kabul edebilirim.
I CAN ACCEPT THAT.
- Bunu kabul edebilirim.
I can accept that
Ve aslında, bunu kabul edebilirim.
And, you know, I'll accept that.
- Bunu kabul edebilirim.
- Hey, I can accept that.
Bunu kabul edebilirim, bay Lomax.
I'm going to sustain that, Mr. Lomax.
Eğer arkadaşlık yapıyorsa o John, ismi neydi, bunu kabul edebilirim.
If hes made a mate of this John whats-his-name, I'm all for it.
- Peki. Bunu kabul edebilirim.
Okay, I can live with those.
Schiff'e danışmalıyım ama bunu kabul edebilirim.
I have to run it by Schiff but I'm willing to take a plea.
İşi yapmak istemiyorsan tamam bunu kabul edebilirim.
If you don't want to do the job, fair enough! I can accept that!
Kendimi işime verdim bunu kabul edebilirim.
Because I am the job and I'm okay with that. You're the job?
Bunu kabul edebilirim.
I respect that.
Söz veriyorum Pooja, Tina'yla evleneceğim. Mutlaka. Ancak sen de bir başkasıyla evlenirsen bunu kabul edebilirim.
I swear by you Pooja, I will marry Tina... without fail, but only on the day that you marry someone else
Bunu kabul edebilirim.
I'll buy that.
Sen ve ben yatmaya başlamadan önce başka erkeklerle yattığını biliyordum. Bu yüzden tamam, başka erkeklerle yattın. Bunu kabul edebilirim.
I knew you'd slept with other men before we slept together.
Eğer gitme sırası bendeyse ve cennette ailemle olacaksam bunu kabul edebilirim.
If it is my time to go and be in heaven... with my family, I can accept that.
Eğer ölüm sırası bendeyse ve cennette ailemle olacaksam bunu kabul edebilirim.
If it is my time to go and be in heaven... with my family. I can accept that.
Bunu kabul edebilirim. Çünkü mutlu bir aptalım. İkinci bir şansım var.
Okay, fine. I can accept that because now I'm a happy dumb-ass. I got a second chance.
Bunu kabul edebilirim, başaramayacak olsalar bile.
I can live with that, even if they can't.
Buna saygı duymak gerektiğini biliyorum. Bunu kabul edebilirim.
And it's important to respect that... in our community.
Sizinle samimi olmaya çalışıp bunu bir özür olarak kabul edebilirim.
I shall make a point of getting much better acquainted... so I can present a proper apology.
Ama bunu karşılık olarak kabul edebilirim.
But... I'll accept this as payment.
Sakın bana bu tonla hitap etme, Üsteğmen, yoksa, bunu bir isyan kabul edebilirim.
Don't you take that tone with me, Lieutenant, or I'll have you on a charge for insubordination.
Bunu belki kabul edebilirim.
In itself, I can accept that.
Asıl mafya ipuçlarımızı araştırmamız gerek. Bunu hükümetten daha kolay kabul edebilirim.
If they can kill the President of the United States you think they'll think twice about a two-bit showgirl like me?
Birçok şeyi kabul edebilirim ama bunu asla...
I will accept many things, but never that.
- Bunu nasıl kabul edebilirim?
- How can I accept this? - Graciously, Mr. Picard.
- Ve ben bunu kabul edebilirim.
- And I accept that.
Belirsizlikle çevrelenmiş bir andı ama bunu bir uvertür olduğunu kabul edebilirim.
She kissed me under the mistletoe. The moment was full of ambiguity, but I did sense an overture.
Onu reddetmişken bunu nasıl kabul edebilirim?
If I turn that down, how can I take on all this?
Bunu ne kabul edebilirim ne de buna katlanabilirim.
I won't accept your pity. I won't tolerate it.
Bunu nasıl kabul edebilirim?
A gift for you from Grannie on this scared occasion
Bunu kasıt olarak kabul edebilirim.
I'll buy that as the intent here.
Bunu sadece çiftli oynarsak kabul edebilirim.
I'll accept it only if we play doubles!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]