Bunu kabul ediyorum tradutor Inglês
883 parallel translation
- Bunu kabul ediyorum. - Söz veriyorum.
- I'll hold you to that.
Belki bazilari önemsiz, bunu kabul ediyorum.
Maybe some of them are unimportant. I won't argue about that.
Yenildim ve bunu kabul ediyorum.
I'm licked and I might as well accept it. - I decided last night.
Bunu kabul ediyorum.
I'll take you up on that.
Tamam bunu kabul ediyorum.
Yes, I'll agree to that.
Bunu kabul ediyorum.
I'm givin'you that.
Bunu kabul ediyorum.
I'm admitting that.
Eh, bunu kabul ediyorum.
Well, admit it.
Bunu kabul ediyorum baba.
Agreed, Father.
Pekala, seni öldürmeye çalışıyordum, bunu kabul ediyorum, ama şey değildi...
Well, I was trying to kill you, I'll admit that, but it wasn't...
- Evet, bunu kabul ediyorum.
Yes... I admit that.
Evet, bunu kabul ediyorum.
Yes, I admit it.
Ve bunu kabul ediyorum.
I accept it.
Bu doğru çünkü kendim bunu kabul ediyorum.
I admit it myself, so it's true.
Primadonna olduğumu biliyorum. Bunu kabul ediyorum.
Hell, I know I'm a prima donna.
Hayatım boyunca, hiçbir şeyden korkmadım ve şimdi bana ne olduğunu söylüyorsun ve ben bunu kabul ediyorum.
All my life, I've feared nothing, and now you tell me what you are, and I accept it.
- Sen bir günahkârsın. Bunu kabul ediyorum.
So you don't forgive me?
Bunu kabul ediyorum, tamam mı?
I admit that, all right?
Bunu kabul ediyorum.
I admit it. I look.
- Evet, bunu kabul ediyorum.
Yes, I admit.
Sanırım Keats bunu daha farklı ifade ederdi, ama bunu kabul ediyorum.
I think Keats would have said it differently,... but I'll accept that.
Bunu kabul ediyorum.
I accept that.
Yanlış olduğunu bildiğim halde bunu kabul ediyorum.
I'm doing this against my better judgement.
Bunu, zor olarak gördüğüm zamanlar oluyor. Ve tüm bu savaştan kaçmak istediğim zamanlar olduğunu da kabul ediyorum. Ama... bu sadece benim kazanabileceğim bir savaşsa bundan kaçmayacağım.
There are times when I do find it painful, and I admit there are times when I want to escape all this fighting, but if it's a fight that only I will be able to win,
Bunu iltifat olarak kabul ediyorum. Madam, yaşlı biriyle dans etmek lütfünde bulunur musunuz?
Madame, i wonder if you would be so kind as to dance with an old man.
Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.
I take that as a compliment.
Bunu kabul etmeni tavsiye ediyorum.
I'd advise you to take it.
O halde bunu depozit kabul ediyorum.
I'll consider this a deposit, then.
Bunu iyi niyetle söylediğini kabul ediyorum.
I'll take it you meant that kindly.
Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.
That's a compliment, I take it.
Bunu olduğunu gibi kabul ediyorum ama burjuva geleceğim burjuva mazimde yatıyor.
I take it as it comes, but my bourgeois future lies in my bourgeois past.
Teşekkür ederim, bunu Koca Jim'in kızının cezasının ertelenmesi olarak kabul ediyorum.
That, I take it, is a special reprieve for Big Jim's daughter.
- Bunu hayır diye kabul ediyorum.
- I assume that means no.
Aslında hayır, ama bunu iltifat kabul ediyorum.
I hadn't thought of it. I feel very flattered.
Bunu düşünmediğimi kabul ediyorum ama John'un ne hissettiğini çok iyi biliyorum.
I admit that I hadn't considered it but I know exactly how he feels about her.
Saçlarımın biraz ağardığını kabul ediyorum ama radyasyon bunu yapar.
I admit I'm getting a little grey, but radiation will do that to you.
Bunu cevabın olarak kabul ediyorum.
I accept that as your answer.
Bunu denemek isteyebilecek birkaç kişi olduğunu kabul ediyorum.
I'll admit there's a few who wouldn't mind trying.
Bunu teslim olarak kabul ediyorsanız bu tanımı kabul ediyorum.
If you choose to regard that as surrender, I accept your definition.
Bunu kabul etmekten nefret ediyorum, fakat bir şey yok.
I hate to admit this, but nothing.
Bunu'evet'olarak kabul ediyorum.
I'll take that as a... yes.
Kabul ediyorum bunu.
I admit it.
Bunu iltifat kabul ediyorum.
I consider that a compliment.
işte bunu kesinlikle kabul ediyorum.
Mind, I definitely considered.
Bunu arkadaşlarından biri kabul ediyorum kardeşim. - Kardeşim mi?
I take it this is a friend of your brother brother?
Bunu bir hayır olarak kabul ediyorum.
I'll take that as a no.
Bunu evet olarak kabul ediyorum.
I'll take that as a yes.
Belki de bunu sorgulamadan kabul ediyorum.
Maybe I'm just taking it for granted that it does.
Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.
From you, I'd take it as a compliment.
Bunu mantık dahilinde kabul ediyorum.
I would accept that as axiom.
Bunu iltifat olarak kabul ediyorum.
I'll take that as a compliment.
bunu kabul edemem 111
bunu kabul et 28
bunu kabul etmiyorum 18
bunu kabul edebilirim 23
kabul ediyorum 504
ediyorum 314
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu kabul et 28
bunu kabul etmiyorum 18
bunu kabul edebilirim 23
kabul ediyorum 504
ediyorum 314
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapma 481
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219