Her şeyden öte tradutor Inglês
200 parallel translation
Her şeyden öte üstünlüğün orada yatıyordu beni bile sana hayran bıraktı.
It was your sublime superiority more than anything else that made me admire you so much.
Her şeyden öte, beyni parçalarına ayırmak. Doğrusu hırslı.
After all, separating the facets of the brain.
Ama her şeyden öte, medeni insanın sorunu da bu değil mi?
But, after all, that's the problem of civilized man's soul, isn't it?
Bu çok zor, çünkü her şeyden öte ben onun annesiyim.
It's not easy, you know. I am her mother, after all.
Her şeyden öte Haşmetmeapları, yaşlı Roma, bizim Roma'mız kirli ama muhteşem, bizim sevgili Roma'mız hâlâ ayakta!
The old Rome, our Rome, Dirty and magnificent, But still our be loved Rome
Her şeyden öte, daha kötüsü de olabilirdi.
After all, it could be worse.
Her şeyden öte sen mektubunda söz vermiştin. Geçen gece de bana söz vermedin mi?
After everything you've promised in your letter... and... to me, last night?
Ve her şeyden öte unutmayın ki sizden sonra ülkeyi kurtaracak kimse kalmayacak.
And above all, remember that, after you, there will be nobody left to save the country.
Ve her şeyden öte...
And above all it...
Her şeyden öte, bunu vatanı için yaptı.
So he actually acted out of patriotism.
Her şeyden öte, savaştayız!
Understand? We're at war.
Her şeyden öte, bir süreliğine katil sendin.
After all, for a time you were the murderer.
Her şeyden öte insanım, makine değil.
I'm human, not a machine, after all.
Her şeyden öte, o da bir kadın. Anlamaya çalış.
She is also a woman like you are.
Burada çok fazla şey var, ama... her şeyden öte, daha önce görmediğim şeyler.
This is, well... It's so many things, but... above all, it's so completely unexpected.
Her şeyden öte, Leydi Ashburnham'ı üzmemeliyiz.
Above all, we must not upset Lady Ashburnham's arrangements.
Her şeyden öte uğraştığımız kişi sadece kör bir adam.
After all, it's only a blind man we're dealing with.
Her şeyden öte, bir eş her zaman bir...
But be careful, a wife is always...
Her şeyden öte, dünya insanlarına yardım etmek ve buraya elçilikler kurmak istiyoruz. Ve yakın bir gelecekte, dünya insanları ve Kanamitler arasında karşılıklı ziyaretler ayarlamak istiyoruz.
We desire above all things to help the people of earth to establish embassies here, and, in the near future, to set up reciprocal visits between earth people and kanamits.
Şimdi, genç bayan, mantıklı olun ve her şeyden öte çığlık atmayın.
And now, dear little lady, be reasonable, and above all, don't scream.
Her şeyden öte Bay Ward, burası sizin eviniz.
After all, Mr. Ward, this is your home.
Her şeyden öte, yuva kalbinin olduğu yerdir.
After all, home is where the heart is.
"Bu tutumun korkunç sonuçlar doğuracağı bilinmelidir. " Bu yapılanları her şeyden öte tutmalıyız. "Burası Tanrı'nın gezegenidir."
we say that this is a horror whose consequences are frightening for the cause which we should place above all others and that is the kingdom of God on Earth. "
Her şeyden öte buraya getiren kişiyi düşün.
But most of all, think of the guy what brung you.
Bir kadın, kocasını her şeyden öte sever ama erkek için, iş her zaman daha öndedir.
A woman loves her husband above all, but for him, work comes first.
Her şeyden öte iklimden sanırım.
I suppose it's more a matter of climate than anything else.
Her şeyden öte, birkaç başarısız girişiminiz olmuştu.
You have made quite a few unsuccessful attempts.
Her şeyden öte, sen bir dilencinin çocuğusun.
After all, you're the son of a beggar.
Ve her şeyden öte, James Kirk'ü öldürmek istedi, bir zamanlar onu seven bir erkeği.
And most of all, she wanted to murder James Kirk, a man who once loved her.
Her şeyden öte bu da bir iş.
After some of them, this is quite a job.
Evladım, her şeyden öte, cesur ol.
Most of all, my child, be brave and prepare to see horrible things, yes, horrible things.
Her şeyden öte ; çok güzel bir bayan.
Above all, she's beautiful.
Ama her şeyden öte,
But above all...
Her şeyden öte fazla istekli görünme. Fazla göze de batma, sonra seni kıskanıp düşmanın oluverirler.
And above all don't be overzealous, don't show off, you'll make them jealous and therefore your enemies.
Her şeyden öte bu gün, Yabu`yu, bedeli ne olursa olsun karmasının yaşamak olduğuna ikna etmişti.
This day more than anything had convinced Yabu that his karma was to live, no matter what it might cost.
Her şeyden öte, sanırım bu bizim son oyunumuz.
After all, perhaps this will be our last game.
Her şeyden öte, içinde, hoşuna giden, istediğin her şey var.
After all, it's got everything you like, everything you asked for.
Ve her şeyden öte, mümkün olduğunca tecrübelere, geçmiş tecrübelere güvendim.
on experience, past experience.
Konsoloslukta yardımın gerekli. Her şeyden öte, gücüne ihtiyacım var.
I need your help at the consulate, but more important, I need your strength.
Her şeyden öte çok korkunçtu.
On top of which, it was really awful.
her şeyden öte, benim ismim koma anlamına geliyor.
To most of you, my name means "coma".
Her şeyden öte ben sadece çocuklarıyla | kutsanmış, fakir bir ailede doğdum.
After all, I was born in a poor family that was blessed only with children.
Her şeyden öte orası benim köşem.
It's my corner, after all.
Savaş erkek işi, her şeyden öte.
Combat is a man's job, after all.
Her şeyden öte aklınızı yitirirsiniz.
Everything else gone out of their heads.
Ama her şeyden öte beni rahatsız eden şey parfümünüzün kokusu. Ne kadar hafif olursa olsun 3.59 dolarlık puromun aromasıyla yarışabilir. Puromu da şu saniye içinde söndürebilirim.
But most of all, what I resent... is your perfume, however subtle it may be, competing'with the aroma of my fine $ 3.59 cigar, which I will put out this instant... if the phallic nature of it happens to offend... your goddamned fragile sensibilities!
Her şeyden öte...
But after all...
Pardon. "... kanıtlanamamış kanıtlarımızdan öte savunmanın hedefi, her şeyden öte, sizin sağduyunuzdur mantıklı insanın gerçeği belirleme bilgeliğidir. "
I'm sorry. "... uncontroverted evidence what the defense is going for, more than anything else, is your common sense the seat-of-the-pants wisdom of the reasonable person. "
Bunu yerine getirmek üzere o odaya düşünmeye giderken hukuk sistemimizin her şeyden öte zayıfı korumak üzere tasarlandığını hatırlayın.
And as you do, as you go back to that room to deliberate remember that our system of jurisprudence more than anything else, is designed to protect the weak.
Günahlarımdan nefret ediyorum. Her şeyden öte sana karşı kabahat işlediler, Tanrım - - Moebite'lerin ülkesinden bana bir gelin gönderen.
I detest my sins because Ι dread the loss of heaven and the pains of hell, but most of alΙ, because they offend thee, my God, who sent me a daughter-in-law from the land of the Moabites.
"Çünkü olabileceğim en iyi insan olmak istiyorum, ve her şeyden öte dürüst olmak istiyorum."
"Because I want to be the best human being I can possibly be," "and I want to be honest above all else."
her şeyden önce 180
her şeyden çok 20
her şeyden 36
otel 43
öteki 30
otelde 37
otel mi 22
oteller 28
öte yandan 161
oteru 29
her şeyden çok 20
her şeyden 36
otel 43
öteki 30
otelde 37
otel mi 22
oteller 28
öte yandan 161
oteru 29
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44