Işte bu adam tradutor Inglês
907 parallel translation
Bayanlar ve baylar, işte bu adam bir zamanlar ordunun seçkin tabakasındaydı.
Ladies and gentlemen, this man you see here - was an elite in the army. - Shut up.
Tüm bu gürültü patırtının sebebi olan adam bu işte.
This is the guy that all that fuss was about.
İşte bu adam!
That's the man!
İşte anne, bunu bana yapan adam bu.
Oh, Ma, here's the fella that done it to me.
İşte adamımız bu.
That's our man.
İşte bu, sevgili Conway, olağanüstü bir adamın hikayesi.
That, my dear Conway, is the story of a remarkable man.
İngiliz ordusundan bir generalin dört yıllık bu sıkıntılı dönemde yer almış West Riding'li hemşireler yararına bir balo düzenlediğini ilk kez duyduğumda, kendi kendime "İşte kalbi doğru yerde olan bir adam." dedim.
When I first heard that a general of the British Army was arranging a ball for the benefit of those nurses of the West Riding who had taken part in the four-year struggle, I said to myself, 'There is a man whose heart is in the right place.'
İçki içip duran, o hoş genç adam, bu işte.
That's the nice young man who drinks.
- İşte bu o! Bu o adam!
- That's him!
Evlendiğim adam sendin. İşte hepsi bu.
But you are the man I've married, and that's all that matters.
İşte bu adam gibi!
That's just like a man!
İşte adamımız bu, Simmie.
That's our man, Simmy.
Hala bu işte ustasın adamım.
Still headman, kid.
Bu, banker Lord Ascoyne D'Ascoyne'in oğluydu. Daha saygın bir kariyer için bana yardımı reddeden şu anki yüz kızartıcı işte bulunmama sebep olan adamın oğlu.
This was the son of Lord Ascoyne D'Ascoyne, the banker, whose refusal to help me towards a more dignified career had led to my present ignominious occupation.
İşte bu adam!
There he is now!
Sana söylediğim adam işte bu.
He's the one I told you about.
Konuk evinde çalışan adam işte bu.
And that's the man who was working in the guesthouse.
Wilks'in bu işte tüm gün çalışan sekiz adamı var.
Wilks has eight men on it, full-time.
İşte bu yalnız bir adamın ifadesi olabilir
That could be the remark of a lonely man.
- İşte adamımız bu.
- That's the man.
İşte bu adam!
This is the man!
Mulan'ı bir savaş kahramanı yaparım, o zaman işe dönmem için bana yalvarırlar İşte ana plan bu. Ah, şimdi becerdin, adamım.
I shall call it the nucleus of the atom.
Diyecekler ki : "İşte bu Carl-Adam."
They'll say, "this is a carl-adam."
İşte bu adamı.
That's the very man.
Şimdi, işte size ne düello yapabilen ne de yazabilen biri. fakat bu adam sayfalarca konuşabiliyor ve bu konuda ısrar ediyor.
Now, here is someone who can neither duel nor write, but can speak volumes, and insists on doing so.
İşte bizim adamımız bu.
There's our man.
İşte Burdette'in bir adamın hayatına biçtiği fiyat bu.
It's just about what Burdette would figure a man's life was worth.
- İşte bak.. bu adam.
- It's that man.
Bu adam için demek istediğim buydu işte.
That's what I mean about this man. - Order!
- İşte bu adam!
- It's that man!
Adam geri dönüyor, hepsi birlikte çıkıp mutlu bir şekilde deniz kıyısına gidiyorlar. Bu kadar işte!
She gets him back, and everybody go away... and everybody is happy and they go to the seashore.
Onun aramaya gittiği adam işte bu.
That is the man she went back to search for.
Dedim ki : "Eğer taşları seven ve 500 doları olan bir adam bulabilirsem... "... işte o zaman bu tarlayı sahiplenecek başka bir hıyar daha olacak. "
If I can find a man with $ 500 who likes rocks then there's gonna be another fool owning this farm.
Sayın bakan, ben bu işte henüz yeniyim, Ancak bir senatörle bu şekilde konuşmak doğru değil - adam aptal olsa bile.
I'm new at this job, but it's not good to talk that way to a US senator, even if he is an idiot.
- İşte bu. Sen benim adamımsın.
Out, both of you.
İşte bu, Adam!
That's it, Adam!
"işte bunu yapacak adam belki bu delikanlıdır."
"... now he just might be the boy to do it. "
İşte adamın bu!
That's your man...
- Adamım, işte bu saçmalık.
- Man, that's organization.
İşte bu adam. Başına 5 Ryo ödül kondu. 5 Ryo mu?
That's the fellow, 5 Ryo reward 5 Ryo?
Eee, bu kadar işte, adamım, bilirsin.
Well, that's it, man, you know.
Eğer bu tabyada senden daha suçlu birini bulursan,.. ... daha çok adam öldürmüş birini,.. ... işte, o zaman affedileceksin.
If at the earthworks, you find any anyone more guilty than you... someone who killed more people... then you'll be pardoned.
İşte adam olmak bu demektir!
That's what it means to be a man!
Koridorda gördüğüm hayalet, Fantomas'ın adamıydı. İşte bu kadar!
The ghost I saw was one of Fantomas's men dressed up.
Oh, adamım, yaşamak bu işte.
Oh, man, this is really livin'.
İşte bu mahvolmuş bir adamın yüzü.
Here is the very image of a ruined man.
İşte bayanlar baylar halkını hiç görmeyen bu adamın özgeçmişi. Fernandez'i devirmeyi planlıyor ve kendisini iktidara taşıyacak her türlü silahı kullanıyor.
So, Ladies and Gentlemen, the profile of this man, who never saw the people, plans to overthrow Fernandez and uses any possible weapon to take him to power.
Bu Nomad'ın yaratıcı işte, belki de dönemimin en dahi ama kararsız bir bilim adamıydı.
This is the creator of Nomad. Perhaps the most brilliant, though erratic, scientist of his time.
İşte en iyisi, bu adam burda siziniçin çalışıyor!
The best there is, this man here that works for you!
İşte, bu adam çok tehlikeli.
Look after him. Here, that's mine. I...
İşte böyle düşünen bir adam. Bu da arkadaşı.
Here is one man who thinks it was - and here is his friend.
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte buradayım 238
işte bu kadar 490
işte burdayım 25
işte bu güzel 23
işte burası 350
işte buyrun 44
işte buradasın 421
işte bu o 68
işte budur 84
işte bu yüzden 206
işte bu yüzden buradayım 17
işte burdayız 23
işte buldum 50
işte burda 115
işte buyur 31
işte buradayız 137
işte bu o 68
işte budur 84
işte bu yüzden 206
işte bu yüzden buradayım 17
işte burdayız 23
işte buldum 50
işte burda 115
işte buyur 31
işte buradayız 137