English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ O ] / O zaman

O zaman tradutor Inglês

189,371 parallel translation
- O zaman görüşürüz.
- See you then.
O zaman sen sadece süslü bir fular takan aptalsın. Biliyor musun?
Then you're just fancy scarf wrapped around an idiot.
Söyle o zaman.
Tell me, then.
- Çocuğun için o zaman. - Ne?
- Then for the child.
O zaman kendim söyleyeceğim.
Then I'll tell him myself.
- O zaman bir hayaletle konuştum.
Then I just heard from his ghost.
Lan o zaman Rhode Island'dan buraya kadar neden sürdüm?
Then why the hell did I just drive up here from Rhode Island?
Pekala, o zaman... günaydın.
Oh. All right, well, uh... good morning.
O zaman benim vahşi yaşam korunağında ne işim var?
Then what am I doing at the wildlife preserve?
Güzel o zaman hapları o yutabilir.
Great, then he can take'em.
O zaman susar ve kalan ömrünü bir erkek gibi yaşarsın, kancık.
Then you shut your mouth and you do your time like a man, bitch.
Şunu bil o zaman :
Well, get this.
Tek envanterle olmaz zaten, geçen ayın kargo faturalarıyla eşleşmeli. - O zaman gelenleri bulursun.
Not from the inventory alone, but if you match it up with the bills of lading from the last month, you can figure out what was delivered...
- O zaman yedek havalandırma açılır.
Then it would have to switch into backup mode and vent air from the outside.
Hiç zamanında onun başını kolayca kesebilmenin ve şimdi o zamandan beri ona zarar veremiyor olmanın nedenini merak ettin mi?
Didn't you wonder how you were able to cut off his head so easily back then, but now, since then, you... you haven't been able to harm him at all.
Masterlarımdan birini yurtdışında, Oxford'da yapmıştım. O zaman Wendy diye bir kızla çıkarken, 20. yüzyıl başlarında bir bilginin yazdığı, yayınlanmamış bir yazı okuduğumu hatırlıyorum.
I did a year abroad at Oxford while working on my Masters, and in between dating this girl, Wendy, I remember reading this unpublished paper by this classics scholar from early 20th century.
Tamam, o zaman çocuklarla git.
All right, in that case, go with the guys.
- O zaman hemen gel de al bizi.
All caged animals do eventually.
O zaman kostüm hala laboratuvarında olmalı.
Besides, I'm the only one who knows how to use it.
O zaman mızrağı çalıp 1916'dan götürürüz. Bu planda büyük bir sorun olduğunun farkında mısın Sara?
I guess it pays to be the smartest man in the world, which is why I've come to you for help.
Mızrağın gücünü yok etmişsin. O zaman sanırım bu işi eski usül halledeceğiz.
♪ ♪
İşte... Jodie Foster'ın gey olduğunu o zaman anladım. Çünkü o beni gerçekten etkilerdi.
And that's when I knew that Jodie Foster was gay, because that would've really impressed me.
O zaman hemen başlayalım.
Okay, so we'll get started.
Washington'a getirme kararını o zaman verdim.
That's when I made the decision to bring her back to Washington with me.
Pekala o zaman, keyfini çıkarın.
All right. Well... enjoy.
Peki o zaman, siktir git.
Okay, well, suck a dick.
... şöyle diyelim o zaman...
Dinesh ( ON TV ) : but let's just say...
Winchester'da ellerinden gelen tek şey duaysa o zaman daha fazla şeye ihtiyaçları olacak.
If all they have in Winchester is prayer, then they will need something more.
Bu müzakere anlamına geliyorsa o zaman müzakere yaparım.
If that means negotiation, then I will negotiate.
O zaman Alfred'i görürsem kızını kardeşimin siktiğini söylerim.
Then, if I see Alfred, I will tell him that my brother is humping his daughter.
Fidye büyük olursa, kaybedilen adam sayısı fazla olursa Wessex onurla ve muhteşem bir güçle ortaya çıkmayı dilerse Lordum o zaman kızınız krallığın iyiliği için hayatını sonlandıracak cesareti kendinde bulamaz mı?
Should the ransom be too great, should the likely loss of men be too great, should Wessex wish to emerge with honour, Lord, and greater strength then should she not be encouraged to take her own life? For the good of the kingdom.
- O zaman ya kördür ya da aptal.
Then, he's blind or stupid.
O zaman Alfred bir kişilik bedelle iki kişiye sahip olur.
Then, Alfred will get two for the price of one.
Bunun yerine savaş çıkarsa o zaman ne olur?
And if instead, what transpired was war-what then?
Kız iyi değilse o zaman ne olacak?
And if she's not well? What then?
Bedeli duymak istemiyorsanız o zaman seve seve giderim!
If you do not wish to hear my price, then I will leave! Happily!
- Konuş o zaman.
Then, do it.
Alfred bu kadar az bir bedel ödemeyi düşünüyorsa o zaman ben de kızı bu salona getirtir her erkeğin onu sikmesine izin veririm!
If Alfred is minded to offer so little, then I am minded to bring her into this hall and allow each man here take his turn!
Söyle o zaman.
So, say it.
- O zaman ben de gideyim.
Then I will go to her.
- O zaman seve seve can veririm.
Then, I will die happily.
O zaman erkenden kurtulmalıyız.
Then we must first get rid of the men.
Ayrıca çok önemli bir şey değil ama ; o safkan köpeğinden söz etmekten ne zaman vaz geçecek acaba?
And not that it's worthy of an article, but that purebred Goldendoodle she won't shut up about?
O bu hikayede hiçbir zaman bir askerin görevini yüklenmemeli.
She will never have to bear the brunt of a soldier's duty in this matter.
Kabul edin, hiçbir zaman güvenmedik, o da bunun farkındaydı.
I mean, admit it, we never really did, and he picked up on it.
O hiçbir zaman onlardan biri değildi.
He was never really one of them.
O zaman bu benim suçum.
Yeah, except for you.
Bunu Fransa'da yapmalıydık Mick. Boşuna o kadar zaman kaybetmezdik. Seni buraya öldürmek için getirmedim Leonard.
♪ ♪ [speaking Aramaic ] [ speaking Aramaic in distorted voice ] [ speaking Aramaic ] [ gasps]
İyi o zaman.
Okay.
O hâlde hayatta kalıp iyi muhafaza edilecek, ancak hiçbir zaman salıverilmeyecek demektir.
Then, she will surely be alive, kept well, and will be free in no time.
- Söyle o zaman.
Then name it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]