Sorun da bu zaten tradutor Inglês
376 parallel translation
- Sorun da bu zaten.
- That's kind of the trouble. - What is?
İşte sorun da bu zaten.
That's exactly what I'm talking about.
Sorun da bu zaten.
That's the trouble, you see.
Biliyorum, sorun da bu zaten.
I know you do, and that's just the trouble.
Sorun da bu zaten, sen de tanışmamışsındır.
That's the problem, neither have you.
Sorun da bu zaten.
That's the point.
- Efendim, sorun da bu zaten.
- That is the problem, sir.
Sorun da bu zaten.
That's the problem, Sulu.
Sorun da bu zaten.
That's the problem.
- Sorun da bu zaten.
- Where is the problem.
Bir yüzyil geç dogmusuz. Sorun da bu zaten.
We were born a century too late, that's our problem.
Esas sorun da bu zaten, Bay Biberkopf.
And that's the root of the trouble, Mr. Biberkopf.
Sorun da bu zaten.
That's his problem.
Hiçbir şey, sorun da bu zaten.
Nothing, that's the trouble.
Sorun da bu zaten.
The problem is this.
Sorun da bu zaten.
That's part of the problem.
Sorun da bu zaten.
Yeah, and that's the problem.
Hayır sorun da bu zaten.
No, that's exactly the problem.
Asıl sorun da bu zaten.
- No. No, that is the problem.
Sorun da bu zaten.
That's just it.
Evet, Vir. Bundan eminim. Sorun da bu zaten.
Yes, Vir, I'm sure it is, and that is the problem.
Çok çılgınca, biliyorum, sorun da bu zaten.
I know that it is nutcase, it is that the probl?
Sorun da bu zaten.
That ´ s the problem.
Sorun da bu zaten. Hiç herhangi birinin yanında sözleşmeyi feshettiğinden bahsetti mi
Did he talk to anybody about revoking the prenup?
Sorun da bu zaten, Michael.
That's the problem, Michael.
Sorun da bu zaten.
Well, that's the problem.
Evet sorun da bu zaten.
Yeah, that's the problem.
sorun da bu zaten.
That's the problem.
Sorun da bu zaten, senin her sözün benim başımı döndürüyor.
That's the trouble with you. Your words make me dizzy.
Sorun da bu zaten.
That's the problem, you see?
Sorun da bu zaten.
That's exactly the problem.
Çocuklarla sorun da bu zaten.
That's the trouble with having kids.
tarihle oynayarak geçmişi etkileme fikri eger teknoloji elverseydi bile, öyle mantıksızlıklar yaratır ki zaman yolculuğu gene de olanaksız olurdu. Sen hayal aleminde yüzüyorsun. İşte sorun da bu zaten.
You get the point.
Sorun da bu zaten.
That's the problem. You just did.
Sorun da bu zaten.
That's what this is all about.
Sorun da bu zaten.
See, that's the thing.
Görüyor musun sorun da bu zaten. Ben böyleyim diyorsam, öyleyimdir.
You see, that's the thing, though... is that I am what I say I am.
Zaten sorun da bu.
That's the trouble.
Bu yanlış anlamalar olmadan da dünyada zaten yeterince sorun var, Chuck.
There's enough problems in the world already, Chuck without these stupid misunderstandings.
Sanatsal mizaç bu. Sorun da orada ya zaten.
It's the artistic temperament.
Sorun da bu zaten.
That's the trouble.
Sorun da bu zaten.
That's the thing.
Sorun da bu değil zaten.
And that's not really the problem, is it?
- Esas sorun da bu zaten.
- That's the problem.
Zaten sorun da bu.
That's exactly the point.
Zaten sorun da bu.
That's the problem.
Zaten sorun da bu ya.
It is nice.
Zaten sorun da bu.
Well that's the problem.
Biliyorum, sorun da bu zaten.
I know.
Gördüğünüz gibi, kafamızı karıştıran sorun da bu ya zaten.
You see, that's the thing. We're sittin'over there scratching our heads,
Sorun da bu ya zaten.
This is the point.
sorun da bu ya 24
sorun da bu 128
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun da bu 128
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorununuz nedir 22
sorun bu mu 22
sorun bu 79
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorununuz nedir 22
sorun bu mu 22
sorun bu 79