English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Y ] / Ya senin ki

Ya senin ki tradutor Inglês

231 parallel translation
Ya senin ki?
And yours?
- Ya senin ki?
- And yours?
Ya senin ki?
- Yes. You?
Ya senin ki?
What about you?
Ver hadi, ya senin ki?
Give it to me. What about yours?
Adım Li Xunhuan, ya senin ki?
My name is Li Xunhuan, and yourself?
Belki resmin gazetelerdedir. Ya senin ki?
Maybe your picture is in the paper.
Güzel bir isim, ya senin ki?
That's a nice name. And you?
Giysiyi giy. - Ya senin ki?
- What about yours?
- Peki ya senin ki?
Well, what's yours? Oh.
- Ya senin ki?
- What about you?
Ya senin ki, bu çantanın sahibindeyse?
What if the person who owns this bag has your bag?
Peki ya senin ki?
What about you?
Ya senin ki?
How's yours?
Peki ya senin ki ne alemde?
How about yours?
Dedin ki beyaz bir kadın burada, senin deyiminle, "sıkıntıya" gelemez.
Well, you said... that a white woman out here couldn't stand "the gaffe", as you called it.
Senin ya da benim hayattan bekleyecek neyimiz var ki?
But have you a right to hope for an afterlife?
Dedim ki eğer senin için ya da senin değer verdiklerin için bir şeyler yapabildiysem...
I said that if ever I could do anything for you or those dear to you...
Sorabilir miyim acaba, senin gizli tiksintin ya da bilinçaltı huzursuzluğun ya da her neyse, o neydi ki kasabanın her yerinde onunla evcilik oynadın?
And what was your hidden aversion or subconscious discontent, or whatever it is you want to call it, that made you go playing patty-cake with her?
Bu gidişle ya Afrika'ya varamadan senin işin bitmiş olacak ya da yaşayacak ve Peterson'u yetkililere ihbar edeceksin ki bu da tüm planlarımı ve umutlarımı suya düşürecek.
If things go on, either you will be done away with before we ever get to Africa or you will leave and announce Peterson to the authorities. And that will be the ruin of all my plans and hopes.
Bir Vermont Otel hizmetçisinin geçimi konusunda senin ya da Phil'in... bir endişesi varsa ki olmasın.
But in case you and Phil are worried about the welfare of a certain Vermont innkeeper, you needn't be.
"Senin bir ya da iki kadınla birlikte olmanı niye umursasın ki?"
"Why should she care if you have one or two other women?"
Dinle, eski basmakalıp bir deyiş var ki bu senin var-ya'na uyuyor.
Listen, there's a trite old expression that fits like a you-know-what.
Tanrı'ya yemin ederim ki, Eleanor tam da senin kalemin.
By God, I'd love to turn you loose on Eleanor.
Tanrıya şükret ki o serseri, senin gerçekten yahudi olduğunu bilmiyor.
You can thank your God... the bum didn't know you really are a Jew!
Ve bir de bakarsın ki atıcıların yarısı senin gibi kasaba çocuğudur. Ya da şehirdeki kasaba çocuklarıdır.
And half the pitchers you're facing they're just country boys like you or else country boys from the city.
Şu atla karşı karşıya geldiğinde kavga etmek isteyecek. Unutma ki bu senin kanında var.
So when you cross that stallion and he wants to fight, you remember you got the blood on your side.
Biliyorsun ki Lydia, er ya da geç... bu beceriksizlik senin üzerinde ters etki yapmaya başlayacak..
Sooner or later... such incompetence will begin to reflect on you, Lydia.
Benim en son istediğim şey, Hastings, senin duygularını incitmek. Er ya da geç anlaman gerekiyor ki, askeri zeka ile normal zeka arasında önemli bir fark var.
Hastings, last thing I want is to hurt your feelings, but you have to understand that there is a considerable difference between military intelligence and normal intelligence.
Ya onun hayatı ya da senin ki.
I know it. Now, it's either his life or yours.
Anlarsın ya, yeni çatı, bilgisayarlar düşündük ki, senin de katılımınla...
You know, new roof, computers- - we just thought, with you in attendance- -
Ne zaman bir şey söyleyecek olsan, arkanı dönüyorsun ya da masanın altına giriyorsun ki ben de senin dudaklarını görmeyeyim.
Every time you say something, you turn away or hunch your shoulder or get under the table so I can't see your lips moving.
Neden bir şey "ya hep ya hiç" oluyor ki senin için?
Why does it have to be all or nothing with you?
Ya da diyelim ki hapisten yeni çıkmışsın adam öldürmekten girmiştin... Daha büyük bir suça karıştığını gizlemek için yapılan anlaşma gereğince cinayet gibi aslında, senin sorumlu olduğun cinayet gibi.
Or say you just got out of prison, where you went in for vehicular manslaughter, as part of an agreement to avoid being implicated in a greater crime, murder, for which, in fact, you were responsible.
Herhangi bir maçtaki hatanı umursamayabilirsin. Ancak burada ölümüne oynadığımızdan zaafının sonuçları çok korkunç olabilir. Ki hiç şüphesiz senin gibi biri bu sanıya kapılmayacaktır.
A deadly failing in any match, you must agree, but in this particular contest, quite disastrous, as we play for grave stakes, the likes of which you have no doubt surmised.
Ve bilmeni isterim ki bir şeye ihtiyacın olursa kendini kötü hissedersen ya da konuşmak istersen senin yanında olurum.
And I want you to know, that ifyou ever need anything, you're feeling bad in any way or you just need to talk, then I'm there for you.
Bilmeni isterim ki o kızıl saçlı kokoş şırfıntıyı ya da yeni arabayı senin kadar sevmedim.
And I just want you to know, I never loved that flashy red hussy. Or the new car either.
- Diyorum ki, eğer Herkül sana... senin Callisto'ya davrandığın gibi davransaydı... şu anda ölmüş olurdun.
I'm saying that if Hercules had treated you the way that you treated Callisto, you'd be dead now.
Ama söz konusu olan ailen ya da çocuğunsa senin için hep kötü bir şeyler olacaktır, ta ki yoluna koyana dek.
But something will always be off for you, unless you set it straight.
Yani, koşulsuz olarak senin yetkindedir ki, bana istediğini yapabilirsin, cezalandırma amaçlı ya da eğlence için, ne amaçla olursa olsun her ne kadar acılı ve de aşağılayıcı olursa olsun.
I otherwise unconditionally accept as your prerogative, anything you may choose to do with me, whether as punishment for your amusement, or whatever purpose, no matter how painful or humiliating to myself.
Ben Tanrı'ya şükrederim ki senin gibi birine rastladım.
- No, thank God I met somebody like you.
Ya ve senin ki de sadece hayal Hyde.
Oh, and yours are just dreamy, Hyde.
Sonuçta gelip dayandığımız nokta şu ki... Eğer Toninho şovda yer almazsa, Alex ya şovu iptal edeceğini... yada senin yerine bir başkasını bulacağını söyledi.
And the bottom line is... if Toninho's not on the show, Alex said he will either cancel the show... or replace you.
Üstelik şunu belirtmeliyim ki eğer İtalya, Fransa'ya karşı Almanya'yla iş birliği yaparsa o zaman senin pozisyonun, yani Paris'te bir İtalyan olmak pek de iyi bir şey olmayacaktır.
And I must tell you, if Italy allies herself with Germany against France... then I'm afraid your position here as an Italian in Paris... will not be an enviable one.
Anlamalısın ki sana ne kadar kızgın veya kırgın ya da kırılmış olsam da her zaman senin yanında olacağım.
You must understand that no matter how angry or upset or disappointed I may be in you I will always be there for you.
Tanrı'ya yemin ederim ki senin yanındayım.
I swear by God I am with you.
Biliyorsun, tanrıya şükür ki senin için hiç endişelenmek zorunda kalmadım.
You know I don't ever have to worry about you, thank God.
Soğuk ve gri Almanya'ya senin gibi bir delinin yanına... dönmek varken neden güneşli İtalya'da ailesiyle kalmak istesin ki?
Why would she want to stay with her family in sunny Italy when she can return to cold and gray Germany to live there with a nutcase like you?
- Hayatını kurtarıyorum ya da en azından kredi kartı notunu, ki zaten o senin hayatın.
- Saving your life, or at least your credit rating, which is your life.
Çünkü, senin en iyi arkadaşın olarak - en azından bu dünyada-sana söylemem gerek ki, bunun hiç bir anlamı yok!
Because I gotta tell ya, as your best friend, at least in this whole wide world, that makes absolutely no sense at all.
- Her zaman tanrıya güvenmelisin... çünkü o hep senin yanındaydı. - Ama onu hiç görmedim ki, nasıl... ona güvenmemi bekliyorsun.
- But I haven't even seen Him.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]