English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ Ç ] / Çok güzel bir gün

Çok güzel bir gün tradutor Inglês

549 parallel translation
Çok güzel bir gün efendim.
Well, it's such a beautiful day, sir.
- Bugün çok güzel bir gün mösyö.
- It's a very mild day, monsieur.
İçimden bir his çok güzel bir gün olucak diyor.
Somehow, I feel this is gonna be a great afternoon.
Çok güzel bir gün.
Fine day.
Bana göre çok güzel bir gün oldu.
Looks to me like it was a pretty fine day.
- Bugün çok güzel bir gün.
- It's such a beautiful day.
Çok güzel bir gün ve düşündüm ki belki de...
It's a beautiful day and I thought I could drop by and...
Yarın çok güzel bir gün olacak.
Tomorrow will be a very fine day.
Çok güzel bir gün?
It's a lovely day.
Çok güzel bir gün geçirmiştik.
We had such a lovely time that day.
Çok güzel bir gün, ikisini de yapamaz mısın?
Well, i  s a lovely day. Couldn't you do both?
Bugün çok güzel bir gün anne.
Today is a great day, Mother.
Çok güzel bir gün.
It's a beautiful day.
Çok güzel bir gün olacak.
It's going to be a lovely day.
Çok güzel bir gün.
It's a beautiful sunny morning.
Çok güzel bir gün geçirdim.
It has been an altogether lovely day.
Çok güzel bir gün.
It's a fine day
Çok güzel bir gün...
A fine day.
Çok güzel bir gün.
Good day. A fine day
Çok güzel bir gün.
A fine day
Çok güzel bir gün, Peter.
It's a beautiful day, Peter.
Beverly Hills'te çok güzel bir gün doğdu.
IT'S A BEAUTIFUL DAY IN BEVERLY HILLS.
Dışarıda çok güzel bir gün var, şimdi dışarı çıkalım ve bu güzel günün tadını çıkaralım.
It's a lovely day outside, so let's go outside and enjoy this Sunday for a change.
- Merhaba, Tony! - Çok güzel bir gün, değil mi?
OPTIM ISTIC, HOPEFUL LITTLE WORLD.
Çok güzel bir gün, Barney.
Oh, it's a wonderful day, Barney.
- Çok güzel bir gün.
- It's a beautiful day.
Sabah uyandığında "Çok güzel bir gün olacak." dedi.
He got up in the morning and said, "It's going to be a lovely day."
Çok güzel bir gün geçirdik, değil mi?
It turned out to be a lovely day, didn't it?
Çok güzel bir gün.
It ´ s a lovely day, isn ´ t it?
"Saigon Limanı'nda çok güzel bir gün batımı vardı." Ne mutluluk, ne mutluluk.
"Saigon Harbour was bathed in a beautiful sunset" - what a laugh!
Merhaba, Anna. Çok güzel bir gün.
Hello, Anna.
Çok güzel bir gün.
Sure is a beautiful day already.
Canım çok güzel bir gün geçirdik.
My dear, we had a lovely day.
- Çok güzel bir gün.
- Lovely morning.
Hampden Park'ta çok güzel bir gün geçirdik arkadaşlar.
It's been a great day at Hampden Park, folks.
Bugün Pazar ve çok güzel bir gün.
It was Sunday... a beautiful day
Çok güzel bir gün olacak gibi.
It's sure gonna be a beautiful day.
Çok güzel bir gün.
It's too pretty a day.
Çok güzel bir gün.
It's such a lovely day.
O gün, çok güzel bir gün olacak.
That'll be a fine day, that day.
Şimdi de sana, Noel sabahı uyandığında çok güzel bir gün geçirmeni öneriyorum.
AND IT'S CHRISTMAS, YOU WILL HAVE A BEAUTIFUL DAY. A DAY THAT'S ALL YOURS, THAT YOU CAN DO ANYTHING YOU LIKE WITH.
- Çok güzel bir gün.
- ( Fozzie ) Oh. it's a gorgeous day.
- Çok güzel bir gün, değil mi?
- It's a nice day for it, ain't it?
Sonra bir gün dışarı bakar ve penceresinin dışında duran yeni bir cankurtaran görür onu nasıl gördüğü kitapta çok güzel anlatılmış.
One day she looks out and sees a new lifeguard outside her window and it's very beautifully described.
Geçen gün çok güzel bir tane okudum.
You know, I read a delightful one the other day.
Güzel bir gün olacak ben de çok mutlu olacağım.
It'll be a good day and a happy one for me, too.
Böyle güzel bir günde tüm gün bir yere tıkılıp kalmak çok kötü.
It's a shame to be cooped up all day on such a nice day.
Şimdi o çok genç değil ama, çok güzel bir sesi var ve bütün gün çalışabilir.
Now she's not young, but she's sound of limb and can do a hard days work.
Ama bir gün çok güzel bir kancık görmüş.
He follows her but loses track of her.
Bir gün, babam anneme Amelia'nin çok güzel biri olduğunu söylemişti.
One day Daddy said to Mummy that Amelia was very pretty.
Çok iyi yarışıp bir hafta on gün için burnumuz kanayacak kadar iyi oyanıp kazansak bile yukarıdaki Yüce Tanrımız çıkıp elini kampımızın üzerine koysa bile her erkek, kadın ve çocuk bir araya gelip kazanmamız için dua etse bile hiç önemli değil çünkü bütün güzel kızlar yine de Mohawk Kampındaki erkeklerle çıkardı çünkü para onlarda!
even if every man, woman, and child held hands together and prayed for us to win, it just wouldn't matter, because all the really good-Iooking girls would still go out with the guys from Mohawk, 'cause they got all the money!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]