English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Ben yaşlıyım

Ben yaşlıyım tradutor Espanhol

558 parallel translation
Ben yaşlıyım, biraz eski kafalıyım ve kötü huyluyum.
Estoy vieja y anticuada.
Ben yaşlıyım, ölsem de fark etmez.
Soy viejo y no importa si muero.
Ama ben yaşlıyım. Bu daha kötü.
yo, un viejo tonto, lo cual es peor.
Ben yaşlıyım.
Estoy viejo.
- Oh, ben yaşlıyım.
- Oh, soy viejo.
Hayır, ben yaşlıyım.
No, soy viejo.
Ben yaşlıyım efendim.
Ya tengo mis años, señor.
Ben yaşlı bir adamım hayatım ama bazı şeylerde abarttığımızı düşünüyorum.
Y atrevida. Puede que sea demasiado viejo, pero quizá vamos demasiado lejos.
Sevgili çocuğum, ben yaşlı ve hasta bir adamım.
Estoy viejo y enfermo.
Ve o, bekçiyle laflarken ben de şişeyi çıkarıp yaşlı bir elma ağcının kovuğuna saklayacağım.
Luego, mientras esté saludando al guarda la sacaré y la esconderé en el tronco hueco del viejo manzano.
Ben zaten yaşlıyım ve söz verdim.
Ya soy viejo, y di mi palabra. Iré yo.
George, senin en çok sevdiğim yanın da bu. George, ben yaşlı bir adamım ve insanlar benden nefret ediyor.
George, soy un hombre viejo y casi todo el mundo me odia, pero a mí tampoco me gustan ellos, de modo que estamos en paz.
Ingeborg'u böylesine yaşlı, çirkin ve yıpranmış gördüğümde şöyle düşündüm : "Ben de onun kadar yaşlıyım."
Cuando vi a Ingeborg tan vieja, fea y agotada pensé : "yo soy tan vieja como ella".
Ben yaşlı bir bekarım. Kimse aşkı yaşlı bekarlardan daha iyi bilemez.
Soy una solterona, y nadie sabe más del amor que una solterona.
Ve ben de yaşlı bir adamım.
Y yo soy un hombre viejo.
- Ama ben çok yaşlıyım.
Pero yo ya soy demasiado viejo.
Bak İngiliz. Ben senden çok yaşlıyım.
Inglés, soy mucho más viejo que usted.
Ayrıca Jesse çok yaşlı ben yardıma hazırım
Y como Jesse es viejo, nosotros nos la echaremos a suerte.
Ben umutsuz vakayım. Artık tercihlerimi değiştirmek için de çok yaşlıyım.
Soy un caso perdido, demasiado viejo para cambiar.
- Ben de yaşlıyım, beni de yıksınlar.
- Deberían derribarme a mí.
"ben de yaşlı Tom gibi işi hafiften alacağım."
'Unos cuantos anos mas, y podre tomarmelo con calma como el viejo Tom'. "
Ben yaşlı ve pis kokan bir adamım, hatırladın mı?
Sólo soy un viejo y huelo mal, ¿ recuerdas?
Gidecek hiçbir yerim yok.Şimdi yaşlıyım, bu yüzden ben de seni düşündüm.
Soy vieja y no tengo a dónde ir, así que pensé en ti.
Evet, sanırım kıskanırdım. Çünkü sen çok gençsin ve ben çok yaşlıyım.
Me pondría celoso, porque sois tan jóvenes y yo tan viejo...
Ben yetişkin bir adamım. Yaşlı keçiler sık sık geri dönüp melerler.
El viejo cabrón que llevas dentro asoma su cara horrible y te mira.
Ben şüpheci ve yaşlı biri olmalıyım, Vanrysin.
Debo de ser muy viejo y desconfiado, Vanrysin.
Ben onun için çok yaşlıyım.
Soy demasiado viejo para ella.
Ben sadece yaşlı bir Türk ve devlet adamıyım..
Soy un turco viejo y político...
Ben genç karısı olan yaşlı bir adamım. Ve gençlerin hiç tanımadığı tüm aptallıkla onu seviyorum.
Soy un viejo con una esposa joven... y la amo con la locura que un joven jamás conocerá.
Oh, şu günlerde kendine yeterli olmanın moda olduğunu ve başkalarına muhtaç olmamanın moda olduğunu biliyorum, fakat ben eski kafalı olmaktan rahatsız olmayacak kadar yaşlıyım.
Sé que está de moda Io de Ia mujer autosuficiente que no necesita... a nadie pero... Ya soy vieja y no me importa estar pasada de moda.
Hayır, ben çok yaşlıyım.
No.
- Ben oyun oynamak için çok yaşlıyım.
- Estoy muy viejo para juegos.
Şimdi çıkıp, yaşlı herifi mıhlayacağım ve dertlerimin üzerine bir güzel lahana dilimleyeceğim. Kararı ben veriyorum!
Voy a salir a cargarme a un viejo, conseguir un buen puñado de billetes y tomarme una copa luego.
Evladım, ben bunun için çok yaşlıyım.
Oh no, estoy muy viejo para ésto, mi niña.
İşte. Gördün mü? Çirkin, korkunç, mızmız yaşlı bir adamım ben.
Te lo he dicho, soy un viejo horrible, gruñón y muy feo.
Ama, Ichi-san, ben çok yaşlıyım...
Pero, Ichi-san, soy demasiado vieja...
Ben Sade, Sade, şişko yaşlı Sade, tatlım.
Soy Sade, soy Sade, la vieja y gorda Sade, cielo.
Ben oldukça eli yüzü düzgün bir yaşlıyım.
- Para presumir de padre.
Ben yaşlı bir adamım ve eğer ölürsem burada öleceğim.
Soy un hombre mayor y si tengo que morir... - Moriré aquí
Ben yaşlı, hasta bir adamım.
Yo soy un hombre viejo y enfermo.
Çok riskli. Ben de çok yaşlıyım.
Demasiados riesgos para un viejo.
Ben de yaşlı bir cadı gibi davrandığım için.
Y yo por ser tan maniática.
Ben yaşlı ve kimsesiz bir insanım.
Bueno, soy un viejo y no tengo familia.
Sizce ben ahlaksız yaşlı adamların oyuncağı olmayı kabul edecek tipte bir kız mıyım?
¿ Cree que soy el tipo de mujer que aceptaría ser el juguete de un viejo verde?
Ben bu işler için oldukça yaşlıyım artık.
Yo no puedo bailar esto, estoy muy mayor.
Sen bana gençliğini verdin ve karşılığında ben sana kötü davrandım kendimi yaşlı olduğuma inandıramıyorum
Me has querido en mi vejez, me has dado tu juventud, y yo me he portado mal contigo. Pero es que no puedo convencerme de que soy viejo
Ben yaşlı ve hasta bir adamım.
Estoy viejo, cansado y enfermo.
Herkes İvan Petroviç ya da yaşlı aptal annesi Maria Vasilevna'yı dinliyor fakat ben ağzımı açtığımda hepiniz kendinizi kötü hissetmeye başlıyorsunuz.
Se pone a hablar Iván Petrovich o esa vieja idiota de María Vasilievna y no pasa nada. Se les escucha... ; pero apenas digo yo una palabra, todos empiezan a sentirse desgraciados.
- Ben de yaşlı aptalım.
- Y yo soy un viejo.
Ben kendime yas tutmuyorum, ama benden sonra gelenler için yaslıyım.
No Io lamento por mí, sino por los que vendrán después.
Çekip gidelim su kasabadan da yaşlılık günlerimizi görelim. Ben kararımı verdim.
Dejemos este pueblo y vivamos muchos años.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]