Iki şey tradutor Espanhol
5,721 parallel translation
İngilizlere bir iki şey öğreteceğini söylemek zorundasın.
Tiene que admitir... que eso les enseñaría un par de cosas a los británicos.
Hayatta bildiğim iki şey varsa, biri akşamdan kalma olmak, öbürü de spor olsun diye cinayet işlemek.
Dos cosas que conozco bien son de surf y matar por diversión.
Bak, bu hayatta iyi yapamadığım iki şey var.
Está bien, mira Hay dos cosas que no hago bien :
Vurgulamak istediğim diğer iki şey, Dedektif...
Quiero enfatizar otras dos cosas...
Sonuçta oradayken bir iki şey atıştıracaksın.
porque vas a querer aperitivos mientras los llevas puestos.
Onlarla mecbur geçtiğimiz iki hafta beraber kalınca bir iki şey öğrendim.
Me la he pasado con ellos estas últimas semanas, he captado algunas cosas.
Tamam, iki şey var.
Bien, dos cosas.
Çünkü Rachel, Harvey'in nefret ettiği iki şey var ondan bir şeyler saklanması ve ondan bir şeyler saklanması.
Porque, Rachel, si hay dos cosas que Harvey odia, es que le oculten cosas y que le oculten cosas.
Şimdi iki şey için yaşamak, ya da hiçbir şey için ölmek.
Ya sea que usted vive para algo o morir por nada.
Şef Kim ile görüşmem gereken bir-iki şey var.
Tengo que discutir algo con el Jefe Kim.
Şimdi kutlayacak iki şey oldu.
Ahora hay dos cosas que celebrar.
Çünkü sen küçük ve şeker bir kızsın ve bu iki şey ölümüne sebep olabilir.
Porque eres pequeña y eres dulce y esas son dos cosas que pueden hacer que te maten.
İki telgraf hakkında hiçbir şey öğrenmedik elbette.
Nosotros no sabíamos nada de esos dos telegramas, por supuesto.
Lütfen iki numaralı kapının arkasında başka bir şey var diyin.
Dime que hay algo más detrás de la puerta número dos.
Bir İki Üç Dört Beş! " " Senin şimdi yapabileceğin tek şey Lungi. " " tek şey Lungi. "
"1 2 3 4 5... padre-en-ley, tendrá que jugar las canciones pronto."
Bu iki gün içinde ne yapmak istediğini söyle.Kız ister misin, ya da barlara ve kulüplere gitmek ister misin, ya da başka bir şey.
Dime todos tus deseos. ¿ Quieres niñas, van pubbing, discotecas tal vez? ¿ Qué quieres, cariño?
Eğer önümüzdeki iki yılı atlatacaksak ya da altı yılı bir şey yapmalıyız.
Si vamos a sobrevivir los próximos dos años, o seis debemos hacer algo.
Tamam iki kurbanımız var şey hariç hiçbir ortak noktaları yok...
Vale, así que, tenemos dos víctimas, con aparentemente nada en común excepto...
İki şey.
Dos cosas.
İki ayağı üstünde duran en gay şey bu.
La cosa más gay que he visto sobre dos piernas.
İki aynı şey.
Los dos del mismo número.
Bunu iki hafta kullanmanızı istiyorum Bayan Malik. Ağır bir şey kaldırmayın ve sorunuz olursa beni arayın.
Lo que necesito, señorita Malik, es que lleve esto durante dos semanas... No levante nada pesado, y si tiene alguna duda, llame y pregunte por mí.
Şey yaparken sokakta iki senatör yakaladım.
Me acabo de encontrar a dos senadores montándoselo en el callejón.
İki gün doğru dürüst bir şey yemedi.
Hacía dos días que apenas se alimentaba.
Her şey bir iki güne bitecek, ardından...
Todo esto terminará en uno o dos días, y yo voy a...
Bunun hakkinda bir iki sey biliyorum.
Sé una o dos cosas sobre eso.
İki hafta boyunca hiçbir şey yapmayıp küçük gülümsemen, kara gözlerin geniş alnın ve kaslarınla ortaya çıkıp birdenbire Koç'un ofisinde birbirimizin kıyafetlerini çıkarmamızın hiçbir yolu yok.
No hay manera de que regreses aquí dos semanas después de no saber de ti con tu linda sonrisa y ojos oscuros, tu linda frente, los músculos, y de repente nos estamos quitando la ropa en la oficina del Entrenador.
Oryantalist şeyler satan, 11 yaşında kızı olan bekar anne için bohem bir sanatçıyla... öylesine seks yapmak sıradan bir şey değil. - O kız önümüzdeki iki gün kampta olacak.
Un espíritu libre deshinibido teniendo sexo con ese bohemio buenorro, no esta estresada que vende otomanas y sales de baño y criando a una niña de 11 años.
Burada çalışman oldukça iyi karşılandı, ama askıya alınışın iki ay önce bitti, ve sen özel muayyaneye dönmek hakkında hiç bir şey demedin.
Tu trabajo aquí en el hospital ha sido muy bien recibido, pero tu suspensión fue levantada hace más de dos meses, y todavía no has dicho nada acerca de regresar a la práctica privada.
Gördüğüm kadarıyla, sulugöz iki yüzlülerden başka bir şey değilsiniz.
No son más que una manada de hipócritas llorones.
Ben öyle bir şey söylemedim Tim. Ayrıca, iki gazeteyi ne zaman ayırdık?
Nunca dije eso. ¿ Cuándo dividimos La Gaceta del espejo?
Bilginiz olsun, ben iki yıl önce bununla ilgili bir şey yapmaya çalışmıştım.
Para que conste Traté de hacer algo sobre esto hace dos años.
- Görüntülerde bir şey var mı? - Verinin çoğu zarar görmüş ama şu iki görüntü elimizdeki en iyi sonuçlar.
La mayor parte de los datos estaban dañados pero estas dos fotos... son las mejores hasta ahora.
Bu iki salağın bu gece açtığı tek şey tabakanın kapağı olmuştur ancak.
La única cosa en la que entraron anoche Cheech y Chong fue el porro que estaban fumando.
Millet iki lokma bir şey yemeye çalışıyor şurada.
La gente intenta comer aquí.
Adama saplayıp hayata geri döndürdüğün şey tıpkı Pulp Fiction'daki gibi. Adının Nalakson olduğunu bile unutmuşum. Yedi yıldır bu işi yapıyorum sadece iki tane ölü keş adam gördüm.
Frank Harris y Catherine O'Connell...
Diğer iki kişiden bir şey çıkmadı.
Nuestras últimas dos pistas no dieron resultados.
Yani, bu iki şey rastlantı değil.
Por lo tanto, esas dos cosas no son coincidencias.
İki farklı kutupta bakış açısı var. Biri, her şey süper ;
Hay dos tipos de perspectivas antagónicas, ¿ cierto?
Komşularını aşırı rahatsız etmekten şikayet edilmiş. Siz iki ahmak hiç bir şey yapmadınız mı?
Varios vecinos molestos se quejaron... de que ustedes dos idiotas no hicieron nada.
Size iki birbirlerine söyleyecek çok şey vardı O onun celbi aldığı gece büyük jüri önünde görünür.
Los dos tenían mucho que decirse la noche en la que él recibió la citación para comparecer ante el gran jurado.
Ve artık iki yıl oldu ve hiçbir şey demediler.
Y ya han pasado dos años sin que tenga noticias.
İki intihar katilinin de hesaplarına baktım ve ortak bir şey buldum.
Revisé las cuentas de los dos asesinos suicidas y encontré un lazo en común.
Şey... Kısa versiyonu esasen iki seçeneğim vardı.
Bueno la versión corta es que tenía dos opciones.
Muhteşem romantik bir şey kurguladım. Yıldızlar, kokteyller, jakuzi iki kişiyi havaya sokmak için kullanılan harika seksilik karışımı.
Tengo la combinación romántica perfecta... las estrellas, los cócteles, la bañera de hidromasaje... la unión perfecta de sensualidad... para que dos personas se pongan a tono.
İki gündür bir şey yemiyorum.
No he comido en dos días.
Her şey iki gün önceki kurbanla eşleşiyor.
Todo coincide con la víctima de hace dos días. - Comandante.
Artık iki Tanık'da birbirinden ayrıldığına göre... ikinci mührü kırmak için bizi durdurabilecek hiçbir şey kalmadı.
Ahora que los dos testigos están separados, no hay nada que nos impida romper el segundo sello.
İki şey var...
Bueno dos cosas, aún creo que es muy... temprano para saltar a conclusiones prematuras y...
Bekle bir şey okumuştum eğer çocuklar bir şeyi baş parmakları ve iki parmaklarının arasına alıyorlarsa, bu aslında yazma becerileri için uygulama yapıyorlar demekmiş.
Espera, de hecho, leí que si los niños toman cosas y las ponen entre el pulgar y dos dedos, es para practicar sus futuras destrezas de escritura.
Polis merkezinden bir şey çalmanın iki katı suç sayıldığını biliyor muydunuz?
¿ Sabéis que robar en una comisaría es súper ilegal, ¿ verdad?
seyirciler 18
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
seyredin 30
şey evet 24
şey için 42
şey gibi 140
şeytan mı 26
şeyde 37
şeydi 22
şeyden 21
şey yani 16
seyredin 30
şey evet 24
şey için 42
şey gibi 140
şeytan mı 26
şeyy 181
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
seyir subayı 22
iki saat 66
iki saat önce 19
iki saniye 32
şeye benziyor 18
şey ben 70
şey mi 23
şey efendim 19
seyret şimdi 29
seyir subayı 22
iki saat 66
iki saat önce 19
iki saniye 32