Konuşacaksın tradutor Espanhol
1,171 parallel translation
Bu gece yarısı bir telefon randevun var. FBI'ın Seri Cinayet Masası şefiyle konuşacaksın. Özel ajan Beckford.
Tiene usted una cita telefónica esta noche, a medianoche, para hablar con el Jefe de la División de Asesinos en Serie del FBI, agente especial Beckford.
Medya'da şiddet konusunda konuşacaksın.
Tu discurso original sobre la violencia en los medios.
Bir şey istiyorsan benimle konuşacaksın.
Si quieres algo, habla conmigo.
Şimdi konuşayım mı yoksa sen mi konuşacaksın?
¿ Ahora qué yo escuchare de usted y qué le digo? ¿ - por qué?
"Gümüş bir sesle konuşacaksın. Kuşlarla şarkı söyleyeceksin."
"Hablarás con voz plateada, cantarás con los pájaros."
Ne hakkında konuşacaksın ki?
Y que es lo que nos dirias?
- Niye gidip onlarla konuşacaksın?
¿ Por qué vas a hablar con ellos?
Bizimle suç hakkında mı konuşacaksınız, Bay Poirot?
¿ Piensa hablarnos sobre el tema del crimen, señor Poirot?
Ne hakkında konuşacaksın?
- ¿ Qué necesitas?
- Maris'le konuşacaksın değil mi?
Vas a hablar con Maris, ¿ no?
Bundan sonra Elaine gibi mi konuşacaksın?
¿ Vas a comenzar a hablar como Elaine desde ahora?
Ne konuşacaksın?
¿ Para qué?
Onunla mı konuşacaksın?
¿ Quieres hablar con él? - ¡ Bien, lo pondré al teléfono!
Keje'nin yanına gidip konuşacaksın.
Irás a ver a Keje y hablarás con ella.
Telefonda amnezi yavruyla konuşacaksın. Daha fazla nakite ihtiyacımız olduğunu söyleyeceksin.
Llama por teléfono a Srta. Amnesia, dile que necesitamos más dinero.
Konuşacaksın hayatım.
- ¡ Sólo quería hablar con él!
Kameraya bak. Kırmızı ışığa konuşacaksın.
Mira a la cámara, háblale a la luz roja.
Burada mı konuşacaksınız? - Evet.
- ¿ quiere contestar desde aquí?
- Ne yani siz seks hakkında konuşacaksınız ben de hamurdan Aztek köylüleri mi yapacağım?
¿ Entonces ustedes pueden hablar de sexo... mientras yo hago una maqueta con pasta seca?
Bakalım Oprah terk-i diyar edince nasıl konuşacaksın.
Veamos cómo te va cuando Oprah se acabe.
Benimle konuşacaksınız.
- ¡ Hablarás conmigo!
Birbirinizle, benim aracılığımla konuşacaksınız.
Tú y él podrán hablar usándome a mí.
Pekala Vince- - Ne hakkında konuşacaksın?
Vic, digo Vince, ¿ qué quieres?
Oturup benimle konuşacaksın!
¡ Siéntese y hable conmigo!
Bence konuşacaksın.
Creo que sí querrás.
Onunla konuşacaksın o zaman.
Entonces habla con él.
- Konuşacaksın.
- ¡ Vas a hablar, criminal!
Burada olacaklar yüzünden kız kardeşinle bir ay telefonda konuşacaksın.
Con la mierda que va a pasar hablarías con tu hermana por un mes.
Şimdi mi konuşacaksın?
Ahora?
- Benimle ne konuşacaksın?
- Habla con tus amigos.
Sadece izin verilince konuşacaksın! Anlaşıldı mı?
Sólo puedes hablar cuando se dirijan a ti. ¿ Entendido?
Grama ile konuşacaksın ve beni oyuna sokacaksın.
Tú ve a hablar con Grama. Haz que me dé dinero para jugar.
Yalnız sadece benimle ne zaman bir daha konuşacaksın diye merak ediyordum.
Sólo me preguntaba cuándo volverías a hablarme.
Seni özlÜyorum. ÜzgÜnÜm John onlarla mı konuşacaksın?
Te extraño, lo siento... así que, tengo el numero de esos tipos...
Onunla konuşacaksın!
Tu vas a ir a hablar con el!
Şu çocukla konuşacaksın.
tu vayas a hablar con el.
Kanunları değiştirmek istiyorsanız bunu meclisle konuşacaksınız.
Si quiere cambiar la ley, tendrá que hablar con su senador.
Bugün Beechum'la duyguları hakkında konuşacaksın.
Lo que quiero es que preguntes a Beechum cómo se siente.
Konuşacaksın, fahişe!
¡ Vas a hablar, puta!
Konuşacaksın!
¡ Abre el hocico!
- O zaman konuşacaksın Bob. Ne kadar istiyorsa konuşacaksın.
- Pues, entonces habla lo que quiera.
Önce hangisinden konuşacaksın?
Muy bien, ¿ qué quieres que abordar en primer lugar en esta lista?
Konuşacaksın, haydut çocuk.
Te haremos cantar, confederado.
- Neden Claire'le konuşacaksın?
- ¿ Por qué hablas con Claire?
Artık benimle hep bu şekilde mi konuşacaksın?
¿ En serio este será el modo en que siempre me hablarás?
- Ne konuşacaksın?
Muy bien, ¿ qué es?
Hayır, çıkmanı değil, sana göre, sadece hukuk konuşacaksınız.
No, una cita no, por lo que sabes es una cena para hablar de derecho.
O zaman Joey Poole'la konuşacaksınız.
Hablen con Joey Poole.
Evet konuşacaksın!
¡ Pues ahora vas a hablar, si tienes algo que decir!
Babanla bu şekilde mi konuşacaksın?
¿ Es ese el tono para hablarle a tu papá?
Bunu onunla konuşurum. Neyi konuşacaksın? Ha.
Salim no estas en este caso más.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuş benimle 497
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşmak istemiyor musun 16
konuşuyoruz 54
konuş benimle 497
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabilir miyiz 236