Oraya tradutor Espanhol
69,604 parallel translation
Billy, oraya çıkabilirim Ve gökyüzünün kırmızı olduğunu söyle... Ve bana inanırlardı.
Billy, podría salir ahí fuera, decirles que el cielo es rojo... y me creerían.
O nereye biz oraya.
A donde quiera que vaya, vamos a seguirlo.
Doğrudan doğruya oraya yönelse ya.
¿ por qué no puede trazar un rumbo directamente a un punto del mapa?
İki. Mucizevi bir şekilde bizi oraya ulaştırır.
O dos, por algún tipo de milagro, tiene éxito al conducirnos allí.
Ben de tam olarak oraya bakıyorum.
Y ahí miro yo también.
- Derhâl oraya gitmeliyiz.
- Tenemos que ir.
Oraya gitmelisin.
Tienes que ir.
Oraya asla ama asla inmezdim.
Yo no bajaría ni muerto.
Artık otobüs şoförü değilsin. Seni oraya biz götüreceğiz.
Ya no eres conductor.
Şimdi oraya git ve kocama insan gibi davran.
Ahora, ve afuera y compórtate como un ser humano con mi marido.
Oraya gideceğimizi söylemiştim.
Te dije que lo lograríamos.
Yüzünü oraya yapıştırmam.
No metería la cara allí.
Görüyorsun, boru yukarıya. Duvardan geçiyor Oraya
Verán, esta tubería aquí arriba va... a través de la pared de ahí.
Hayır, şu anda oraya gitmek değil.
No, es mejor no bajar allí por el momento.
Sen oraya gitmemi istedin Bir saniye.
Te la creí por un segundo.
Oraya gitmenin eski usul yolunu biliyorum.
Sé cómo llegar allí a la antigua.
Oraya nasıl gideceğiz?
¿ Cómo vamos a llegar?
Şimdi oraya girip kapıyı açacağım ve şahane bir şey yutacağız.
Iré ahí, abriré la puerta, y nos tragaremos algo maravilloso.
Beni oraya getirtmeyin.
No me hagas ir hasta ahí.
Fareler korktular ve oraya buraya kaçışırken kuyruklarını doladılar.
Las ratas se asustaron, se aplastaron las unas a las otras y se enredaron sus colas.
Oraya bir daha gideceğimizi sanmıyorum.
No creo que podamos volver allí nunca. Ya.
Oraya boşuna gitme.
Es inútil ir allí.
Aslında, ortağımla başka bir çağrı almıştık, oraya giderken...
En realidad, yo y mi compañero volvíamos de otra llamada, cuando observamos...
Sadece birinin onu oraya götürmesi gerek.
Alguien tiene que llegar allí.
Üzerinden atlayıp, kutuyu kuleye götürür oraya yerleştir ve yemek saatine kadar evine dönersin.
Saltas, llevas la caja a La Torre, la conectas y regresas a tiempo para la cena.
Mia, eğer evini özlüyorsa yine oraya dönebiliriz.
Mia, si extraña la casa, volveremos en un viaje.
Ve onlar Will dayından dünyanın öbür ucuna gidip oraya yerleşmesini istediler.
Y querían que el tío Will... se desplazará a medio mundo... Mudar nuestra casa después de que pasara...
Oraya gidiyorsun!
¡ Vas a entrar!
Eğer evini özlüyorsa yine oraya dönebiliriz.
Si extraña la casa, volveremos en un viaje.
- Oraya nasıl gitti?
- ¿ Cómo diablos llegó ahí?
- Onunla ya oraya gideceğim.
- Iré con él a la sala de operaciones.
Sizi oraya taşıyacağım.
Yo te voy a ayudar.
Hadi ama, Wendell, oraya girme bile.
Vamos, Wendell, no vayas por ahí.
Herhalde her şey yolunda mı diye kontrol etmek için oraya gitti.
Creo que fue a ver que lo hicieran bien.
Ve oraya sörfe gidiyoruz!
¡ Y las vamos a montar!
Oraya gidelim.
Ve para allá.
Başka yerler oraya benzemez.
No es nada de eso.
Davan mahkemeye sunulduğunda oraya geçeriz.
Bueno, estableceremos todo eso cuando su caso llegue a los tribunales.
Eğer öldürmeyi planlamış olsaydın..... seni oraya benim götürmeme izin vermezdin.
No me hubieras dejado llevarte a su casa... si hubieras querido matarlo.
Oraya girip benim için alırsın diye umuyorum.
Esperaba que entraras ahí y me la cogieras.
Hong Kong'a, İspanya'ya, Buenos Aires'e gidiyor. Patron nereye derse oraya.
Vamos a Hong Kong, España, Buenos Aires, básicamente donde nos diga el jefe.
Oraya senden daha iyi uyum sağlarım gülüm.
Eso cuenta. Encajaré allí mucho mejor que tú, copito de nieve.
Oraya gittiğin gün geberirsin.
Si vas allí, estarás muerto en uno.
Oraya nasıl girdiysen, bravo.
Comoquiera que hayas entrado ahí, bravo.
Bir çoğumuz benzer sebeplere oraya düşmüştük.
Muchos de nosotros terminamos ahí abajo por la misma razón.
Neden doğruca oraya gitmedin?
¿ Por qué no has ido allí directamente?
İlk oraya ateş ederler.
Es el primer sitio al que van a disparar.
Konu oraya geldiği zaman, müzikal tarzı bir şeye takıldı.
Cuando llegamos a esa parte, se puso a cantar.
O kadar düzgün ve özelsen neden New Jersey'ye ya da Londra'ya veya nereliysen oraya dönmüyorsun?
Si eres tan centrado y especial, ¿ por qué no vuelves a Jersey, Londres o donde mierda sea?
Oraya yürüyebiliriz.
Podemos ir caminando.
- Otis oraya gidiyor, değil mi?
Otis va allí, ¿ no?
oraya git 101
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidelim 54
oraya gidemezsin 37
oraya koy 38
oraya bak 56
oraya gidin 38
oraya gitmeliyiz 19
oraya gidiyorum 49
oraya geliyorum 69
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gidelim 54
oraya gidemezsin 37
oraya koy 38
oraya bak 56
oraya gidin 38
oraya gitmeliyiz 19