English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Y ] / Yapmak

Yapmak tradutor Espanhol

84,844 parallel translation
Bramford'da bir şey yapmak, belki de nehiri vadiye akıtmaktı.
Algo que ver con el Bram, tal vez, el arroyo que atraviesa el valle.
Eğer bütün bunları yapmak istiyorsan.. Beni vurmak zorundasın.
Si realmente quiere seguir adelante con eso, va a tener que dispararme.
Benimle bunu yapmak zorunda değilsin.
No tienes que hacerlo conmigo, amor.
Cidden, bunu yapmak iyi bir fikir mi?
Ante todo, siendo sinceros, ¿ te parece una buena idea?
Burdayım. Nick ile olan meselenden sonra bunu yapmak istediğine emin misin?
Estoy aquí. ¿ Estás seguro de querer hacer esto justo después de tu pequeña pelea con Nick?
Ee, ne yapmak istersin?
Entonces, ¿ qué te apetece hacer?
Bir nokta yapmak zorunda kaldım.
Tenía que aclarar las cosas.
Şimdi, bunu yapmak istediğine emin misin?
Ahora, ¿ estás seguro de que quieres hacer esto?
Oh, takdir etmek ya da etmek Suç mahallinde bulunan iki değişik parmak izi, Her ikisi de, vurgu yapmak için tekrar ediyorum,
Tener una apreciación del o de los dos pares de huellas que encontré en la escena del crimen, ambas, y repito por énfasis, ambas en el sistema.
Ne yapmak istediğini hiç düşündün mü?
¿ Has pensado alguna vez en qué quieres hacer?
Onunla hiç birşey yapmak istemedi.
No quiero tener nada que ver con él.
- Bunu yapmak istemiyecek.
- No va a querer hacerlo.
ışte burada yapacağımız şey... Mantıklı şeyler yapmak Kimse açıklayamaz.
Eso es lo que hacemos aquí... darle sentido a las cosas que nadie puede explicar.
- Bunu yapmak istediğinden emin misin?
- ¿ Estás segura de que quieres hacerlo?
Şey Ben... Ben İngilizce pratik yapmak isterim.
Bueno... me... me gustaría practicar mi inglés.
Ormanda damping yapmak bir çözüm olarak düşünülmemelidir.
El vertido en el bosque no debe considerarse una solución.
Bunu yapmak ne kadar sürer.
¿ Cuánto tiempo se tarda en hacerlo?
Evet, bunu yapmak için birkaç insanı öldür.
Sí, y matar a algunas personas para hacerlo.
Ve hiçbir Grimm... daha önce başardı... Bu bağlantıyı yapmak için.
Y ningún Grimm había sido anteriormente capaz... de hacer esa conexión.
Belki de spor yapmak için yapıyor.
Quizás lo haga por diversión.
İnanın bana, bu yalnız başına yapmak istediğim bir şey değil.
Créeme que esto no es algo que quiera hacer sola.
Peki bu kitabı nasıl açacağız? Tatlım, annem kitabı açmak için bir şeyler yapmak zorunda.
Entonces, ¿ cómo abrimos este libro? Cariño, mamá tiene que hacer algo para abrir el libro.
- Çok şey var Yapmak için yetişmek.
- Tenemos un montón de cosas de las que ponerte al día.
Yapmak ister misin?
¿ Quieres empezar?
Ne yapmak istiyorsun?
¿ Qué quieres hacer?
Bunu yapmak zorunda değilsin.
No tenes que hacer esto por mi.
Her ne kadar bütün gün bunu yapmak istesem de işe gitmeliyiz.
Aunque me encantaria estar todo el dia haciendo esto, deberiamos ir yendo
Dünyada iyi şeyler yapmak için beni yüzüstü bırakıyor.
El se nego porque quiere hacer el bien en este mundo.
İyi şeyler yapmak istiyorsan canıma minnet ama bunu başka meslekte yap eğer bu gibi yerlerde iş aramaya çalışırsan şundan adın gibi emin olabilirsin ki engellemek için elimden geleni yaparım.
Queres hacer el bien por favor pero hacelo con otra profesion, porque si alguna vez me llego a enterar de que queres conseguir trabajo en esos lugares, podes apostar el orto que voy a hacer todo para detenerte.
Bırak yapsın ne yapacaksa çünkü ben de bir şeyler yapmak istiyorum.
Deja que se desahogue, porque sé que yo también quiero desahogarme.
Yapmak istediğim tek şey vardı, onu da mahvettin çünkü buraya geri dönmek istemediğimi hâlâ kabul edemedin.
Quería hacer una cosa y me la arruinaste solo porque no puedes aceptar el hecho de que no quiero volver a trabajar aquí.
Peki, bunu daha resmi bir ortamda yapmak isterdim ama -
Esperaba hacer esto en un ambiente más formal, pero...
-... pratik yapmak. - Ve ben de diyorum ki uygun bir dosya gelirse sana izin vereceğim söz veriyorum ama bu dosyada olmaz.
- Y yo te digo que cuando llegue el caso apropiado, te prometo que te lo daré, pero este no es el caso.
Birbirimizin hakkında her şeyi bilemeyiz ama bu birbirimizi daha fazla tanımamız gerektiğini gösteriyor ve bunu yapmanın en iyi yolu çocuğumuzun dünyaya gelmesine hazırlık yapmak.
No nos conocemos completamente, pero eso solo significa que tenemos que conocernos mejor, y, ¿ qué mejor manera de conocernos que preparándonos a traer a nuestro hijo al mundo?
Şu an ne yapmak seni mutlu ederdi?
¿ Qué te haría sentir feliz, ahora mismo?
Şu an ruh halim konuşma yapmak için uygun mu hiç bilmiyorum.
No sé si estoy en el estado de ánimo correcto.
Hayatımda iyi bir şeyler yapmak istiyordum.
Necesitaba hacer algo bueno con mi vida.
"AVM Noel Baba'larına zorbalık yapmak" mı?
"¿ Molestando a Santas del Centro Comercial?"
Bebek yapmak gibi mi?
¿ Te gustan los niños?
Aynen öyle. Bebek yapmak gibi.
Sí, me gustan los niños.
Babanı çok az tanıyorum ama bu sabah Charlie'ye yaptığı şey onu yapmak kolay değil.
Apenas conozco a tu padre... pero lo que le hizo a Charlie esta mañana... no es fácil de hacer.
Bu konuda ne yapmak istiyorsun?
Así que, ¿ qué quieres hacer al respecto?
Amerikan topraklarında terör saldırısı yapmak için.
De cometer una atrocidad terrorista en suelo estadounidense.
Klonunu yapmak bir çeşit mastürbasyon gibi.
Follarte a tu clon es más como masturbación avanzada.
Seçim yapmak kolaydır.
La elección es sencilla.
Siz sapsiler ne yapmak istersiniz?
¿ Qué quieren hacer hoy, diablillas?
Ne yapmak istersiniz?
¿ Qué quieren hacer?
Bazi fedakârliklar yapmak zorunda kaliyorum ve vicdanen sunu soyleyebilirim ki, bunu pek istemiyorum.
Siento que debo hacer sacrificios que, la verdad, no quiero hacer.
Teknoloji şirketine yatırım yapmak isterim.
Quiero invertir en un espacio tecnológico.
İnternet sadece dua zincirlerini iletmek ve Clintonlar hakkında şaka yapmak için kullanılmalı.
Internet solo debería servir para enviar correos en cadena y hacer bromas sobre los Clinton.
- Belki de woge yapmak istememiştir.
- Tal vez no quería woguear.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]