Çekim bir tradutor Espanhol
1,352 parallel translation
Şimdi de olayı yavaş çekim bir el sallamayla toparla.
Ahora termínalo con una despedida en cámara lenta.
Hadi başlayalım. Deep Powder tanıtımı, çekim bir.
Promocional "Deep Powder", toma 1.
Bugün böyle bir sahne için 200 çekim kullanılabilir.
Hoy en día, ese encuentro puede tomar hasta 200 tomas.
Bir orman çekimi vardı.. tek bir açıdan kare boyunca ağır çekim alevler ve.. uçan helikopterler.
Había una toma de la jungla... que se incendiaba lentamente mientras volaban los helicópteros... en ángulos raros y en cámara lenta a través del cuadro.
Yani, başka bir çekim hakkında bir şeyler dediniz?
¿ Y dijeron algo sobre otro tiroteo?
Bulunduğumuz bölgede bir çekim ekibi vardı ve...
Teníamos un equipo de filmación en la calle y...
Miami Vice'da o sersem sıçanı oynadığımda bir çekim sonrası Don Johnson bana "iyi iş, evlat" demişti.
Cuando hice a un soplón drogadicto en División Miami recuerdo que, después de una toma, Don Johnson dijo : "Buen trabajo, chico."
Pekâlâ, uzun bir yavaş çekim istiyorum, tamam mı?
TIM : Muy bien, lanzó un largo seguimiento de tiro, ¿ no?
Burada 41 yaşındayım. Fotoğrafı çeken adam, çekim boyunca devasa bir sertleşme yaşamıştı. Tanrım.
Tenía 41 años y el fotógrafo que la tomó tuvo una erección durante toda la sesión.
Benbe burda çılgınca bir anneden oğluna yapılan basit bir çağrının biraz çekim oluşturacağını düşünüyordum.
Y aquí estaba yo, loca por pensar que una simple llamada de una madre a su hijo podría tener alguna atracción.
Ozaman aramızda böyle yüklü bir cinsel çekim olmuyacak yani. 604 00 : 31 : 43,033 - - 00 : 31 : 45,391 Ne cinsel çekimi?
Bien, no habrá nada de tensión sexual alta entre tú y yo.
Bir görgü tanığının yaptığı çekim ve güvenlik kamerasından alınan görüntüler patlamanın şiddetini gösteriyor.
El video de un testigo ocular y las cámaras de seguridad muestran el impacto de la explosión.
Şuna bir yakın çekim alabilir misin?
¿ Podrías conseguir una toma más cercana de eso?
Bu tür çekim kuvvetini oluşturabilecek benim bildiğim tek bir şey var.
Solo hay una cosa que conozco que pueda crear esa clase de empuje gravitatorio.
Bugün erken saatlerde bir çekim yaptım. Sen de seversin diye düşündüm.
Hoy más temprano filmé algo que me encantaría que veas... si quieres.
Oh, anladım... bu bir çekim fırsatı.
Ya veo, esta es una oportunidad fotográfica.
Seyretmekte olduğunuz sadece birkaç dakika evvel yapılmış bir çekim.
Lo que están viendo es lo que ocurrió hace unos minutos.
Skip ile kız arasında bir çekim oluştu.
Yo... Skip tuvo algo con la chica.
- Bir çekim daha. Lütfen.
- Una filmación más. ¿ Por favor?
- benim bebeğimde iki gündür aç koluna büyük bir et bağlanacak çekim başladıktan sonra her ne olursa olsun durduramam tamam mı?
- Mi hijo también esta hambriento. Te ataremos un gran pedazo de carne en el brazo. Cuando empecemos nadie podrá ayudarte, ¿ entiendes?
Her şeyi duyabilirsin, Ve etrafındaki her şey ağır çekim hareket ediyormuş gibi gelir, Tıpkı bir film gibi.
puedes escuchar todo, y se siente como si todo a tu alrededor se estuviera moviendo en cámara lenta, como en una película.
Belki diğer duvara da bir şömine. Böylece her üç duvarda da çekim yapabilirim.
Y tal vez un falso hogar en otra pared, así puedo usar tres sitios.
Aramızda bir çekim var, Sarah.
Aquí hay una atracción, Sarah.
Yakınındaki bir kütle çekim kaynağının gelgit etkisinde olsun, bu şekilde ısı üreten sıvı bir çekirdeği olsun ve gördüğümüz hidrotermal bacaları oluşturan ısı gibi ısı üretsin.
Y que tuviera una fuerza gravitacional que altere las mareas para que su núcleo sea líquido y genere calor, como las chimeneas hidrotermales que vemos,
Tasdikli bir çekim var, 100.000 dolarlık.
Tengo un cheque certificado de cien mil dólares.
Florida'da çekim yaptığımız yerlerden biri, hmm, hindistan cevizi ağaçlığında bir ev idi, kendine kont diyen bir adama ait.
Uno de los lugares en los que filmamos en Florida... fue esta casa de Coconut Grove... que era de un tipo que decía ser conde.
Yani, gerçekten de, beni koltuğa kadar taşıyorlar, ben de tüm çekim boyunca oturarak rol yapıyordum, sarhoş, bir oraya bir buraya.
Literalmente, tenían que llevarme a una silla... y rodaba toda la película sentado en una silla... recitando las líneas, ebrio.
Sizi bir hafta boyunca bir çekim ekibiyle izlemek istiyoruz.
Queremos seguiros con una cámara durante una semana.
Dün Rob'la çekim yaptık Ve senin harika bir taklidini yaptı.
Ayer me ocupé de Rob y te imita de modo fantástico.
Yeni bir çekim yapıyorum.
Otra toma.
Neyse hemen kısa bir çekim yapalım.
Haré una toma corta.
Yapacağım bir çok çekim olacak.
Voy a hacer varias tomas.
Onun varlığını anlayabildiğimiz başka bir görüntü ise, Treadwell in göründüğü bu çekim.
La otra pista que tenemos de su presencia... es esta toma de Treadwell.
Şimdi adam gibi bir kaç çekim yapalım.
Hagamos un par de tomas lindas ahora.
Uzun bir çekim.
- Es muy improbable.
Son bir çekim kaldı, bir on dakikamız daha var.
Permíteme 10 minutos más.
Bir kara deliğin çekim alanındaki yörüngesel bulutun içinde bulunuyor.
Está localizada en un disco de crecimiento de una singularidad desnuda.
Koloni'nin sınırları, kara deliğin çekim kuvveti içinde ancak yine de sabit bir yörüngeyi korumakta.
La colonia permanece dentro del pozo gravitatorio del agujero negro pero mantiene una órbita estable.
Sadece aramızda mükemmel bir çekim vardı.
Es que tuvimos una química excelente.
Val, birbirimize nezaketen bir karar aldık biz. Kendi kameralarımızın çekim yapmasına izin vermiyoruz şu an.
Val, hemos decidido, como cortesía hacia las otras que no tendremos a nuestros equipos filmando ahora.
Daha önce canlı çekim izlemediyseniz gerçek bir şova hazır olun!
Si nunca han estado en una grabación en vivo... ¡ Esta les va a encantar!
50.000 dolarlık bir çekim var. Paraya çevirmeni isterim.
Tengo un cheque por $ 50.000 que me gustaría cobrar con Ud.
O şekilde değil. Ama hep aramızda bir çekim olduğunu düşünmüştüm.
- Pero pensé es decir, siempre existió este magnetismo.
Onlar burada, ölü bir yıldızın çekim kuvvetinin boşluğunda... tricobalt savaş başlığı patlattılar.
Detonaron una cabeza de guerra de tricobalto aquí dentro del pozo de gravedad de una estrella muerta.
Aslında berbat bir çekim, ama sadece ilk ay için.
Te encantará. En realidad, es terrible, pero es sólo el primer mes.
Lois, senin yeni çekimlerini aldım ve bir daha ki pazartesiye.... GIamour'da çekim ayarladım. Ama şekerim, en yüksekte kalmak için bunlara ihtiyacın olacak.
Lois, tengo tus nuevas fotos, y ya arreglé unas tomas para Glamour el próximo lunes pero, muñeca, necesitarás esto para seguir en lo más alto.
D.A.Pennebaker'ımız olmak ister misin? Bir kamera ödünç alacağız ve ayık birinin çekim yapması lazım.
Pedimos una cámara de vídeo, y necesitamos que alguien sobrio saque las fotografías.
Hiç bir çekim alamıyoruz.
Parece que no atraemos a ninguna.
Sanırım bir nevi cinsel çekim kalitesi.
- Michael... - Algunas cosas, ya sabes...
Kesilmemiş tek bir çekim.
Una escena ininterrumpida
Banka, herhangi bir çekim durumunu beklemek için hazırda.
El banco está a la espera de cualquier actividad de su tarjeta de crédito.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir şey yok 987
bir tanem 228
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir ay sonra 33
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29